- Kategori
- Gündelik Yaşam
Seni "sen" yapan önceliklerindir!...

Öncelikle şunu belirtelim, olumlu/olumsuz, iyi/kötü, aleyhte/lehte, aldığınız her kararın, yaptığınız her seçimin, ortaya koyduğunuz her davranışın mutlaka size göre bir bahanesi ya da gerekçesi vardır. Yani genel olarak insan önce karar verir, sonrasında o kararı çeşitli gerekçelerle bir şekilde kafasında meşrulaştırır. Yine başkalarının etkisinde kalmış olmak ya da olmamamak da, yaptığımız seçimlerin bize ait olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Hal böyleyken önümüzdeki binbir seçenek içinden aldığımız her karar başkasına/başkalarına ait değil yalnızca bize aittir.
Diğer yandan, hayatta aldığımız küçük ya da büyük kararlar sonuç itibariyle bizim maddi-manevi gücümüzün kısıtlılığı altındadır. Örneğin en sevdiğimiz arkadaşımızın çok yüklü olan bir borcunu kapatmak isteyebiliriz, ancak böyle bir kararı hayata geçirmemiz cebimizdeki paraya bir diğer deyişle gücümüze bağlıdır. Ancak gücümüz sadece para değildir. Arkadaş, eş dost çevremiz, kişisel bağlantılarımız, maddi kaynakları yönlendirebilme olanaklarımız ya da bankadaki paramız gücümüzü oluşturan faktörlerden bazılarıdır. Yine kişisel yeteneklerimiz, azmimiz, sabrımız, pratikliğimiz, çalışkanlığımız vb. faktörlerde kişisel gücümüzü belirlemektedir. Ve son olarak, özellikle herşeyin hızlandığı, zaman çalan faktörlerin arttığı, hiç bir şeye tam olarak yetişemediğimiz şu çağda "zamanımız" ve onu nasıl ve ne kadar etkin kullanabildığımız da kişinin gücünü ortaya koymaktadır. Özetle bir kararı hayata geçirmek için paramız, zamanımız olabilir ama beceriksizliğimiz bizi engelleyebilir. Ya da "paramız ve çalışkanlığımız" o kararı uygulayacak "zamanımız" olmadığından yetersiz kalabilirler. Ya da tam tersi bir bakış açısıyla; paramız yoktur ancak, zamanımız ve kişisel bağlantılarımız kararımızı uygulamak için yeterlidir. Dolayısıyla bir kararı hayata geçirmekle ilgili olarak "gücümüz", yukarıda saydıklarımızın bir bileşkesidir ve her kişinin farklı bileşkelerden oluşan belki aynı belki farklı güce sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Konuyu çok dağıtmadan tek cümlede özetlersek; her kararın sahibi başkası değil kendimizizdir ve bu kararları alırken kısıtımız ya da imkanımız, sahip olduğumuz maddi-manevi kaynaklardan oluşan "gücümüz"dür.
Şimdi elimizde sınırsız seçeneklerde "yapmak istediklerimiz" ve kısıtlı ya da belli düzeyde bir "gücümüz" var. İşte hayatta önümüzdeki seçenekler arasında, sahip olduğumuz bu "gücü" hangi seçimlere yönlendirdiğimiz yani seçenekler arasında hangilerine öncelik verdiğimiz bizi biz yapan kararlarımızdır.
Yani örneğin kişi hayatı boyunca yoksullara yardım etmek isteyip (ilk paragrafta belirttiğim gibi) sürekli çeşitli gerekçeler ürettiyse sonuç olarak yoksullara yardım etmemiştir. Ya da sürekli görüşmek, dertleşmek, özlem duyduğu arkadaşlarından, akrabalarından bahsediyor hatta bunu o kişilere de iletiyor ancak "bir türlü ve hiç" zamanı olmuyorsa, bu zaman yokluğu değil, sahip olduğu zamanda o kişilere öncelik vermediği anlamına gelmektedir. Biraz dikkatli baktığınızda bu örnekleri siz de hayatınızda başkaları için değil öncelikle kendiniz için olmak kaydıyla çoğaltabilirsiniz. Ve bu örnekleri gördükçe "iyi şeyleri" yapmamak için ortaya konulan bahanelerin ya da "kötü şeyleri" yapmak için ortaya konulan gerekçelerin ne kadar havada kalan ve gerçekte sırıtan "kılıflar" olduğunu siz de görebilirsiniz.
Önceliklerinizin, sizi siz yapan en önemli gerçek olduğunu aklınızdan hiç bir zaman çıkarmayın...
Sevgi ve selamla...