- Kategori
- Sevgililer Günü
Seni Sevom--- Sevgililer günüymüş

Bugün sevgililer günüymüş. Oldum olası, böyle günleri pek anlamamışımdır. Sevginin belli bir güne hapsedilmesini kabul etmemişimdir. Sevginin zorlama günlerle hatırlanması düşüncesi de; beni bu tip günlere soğuk bakmama sebep olmuştur. Bazen düşünüyorum da; acaba benim sevgilim/sevdiğim/sevdiklerim mi olmadı...
Bize zorla dikta ettirilmeye çalışılan muhtelif günlerden biridir bu gün. İnsan seviyorsa ve ona sevgisi, muhabbeti varsa, neden bir gün olsun ki... Seven için, hergün bu gün gibi olması gerekmez mi?
Bence sevgi bir çiçek, bir yaprak gibidir. Her daim bakımı ve okşanması gerekir. Bir an kayıtsız kaldığında, ihmal edildiğinde solar, kurur, yok olur gider. Aslında sevgi, sürekli hatırlanması, yaşanması gereken bir duygudur. Bu nedenledir ki; sevgi senenin bir günü ile ikâme edilecek, sevgiliye/sevene/sevilene atfedilecek bir değer değildir.
Diğer taraftan çoğunluğun belirttiği gibi; bu günler tüketimin artırılmasını da beraberinde getirmektedir.
Ancak, kısa bir süre de olsa, piyasada bir hareketliliği sağlaması nedeniyle ekonomik açıdan olumlu bakanlarda vardır. Bir bakıma haklılar da...
14 Şubat’ın “sevgililer günü” olduğu aşikar bir şekilde hatırlatılmaktadır. Televizyonlar bir hafta önceden, ne gibi hediyelerin alınması gerektiği konusunda bangır bangır bağırmakta, aktiviteler yapılmakta, olaya kayıtsız kalınmaması konusunda insanlar şartlandırılmaktadırlar.
Bir takım yönlendirilmelerle, bu gün sevgililer günü olarak kutlanılması gerekmektedir. Bazıları bizim sevgimizi bile günlere ayırarak, yıllarımızı bölük pörçük etmeye başladılar.
Sakın sevgililer gününe karşı olduğum anlaşılmasın. Sadece sevenin/sevilenin mevcut sevgisinin bir güne sığdırılmasına, bir gün ile yetinilmesine karşıyım. Seven için hergün sevgililer günü olması gerekir. Yani şimdi, bu gün sevdiğimi hatırlayacağım da; diğer günler hiç hatırlamayacak mıyım?
Başka günlerde sevdiğime, sevdiğimin belirtisi olarak bir gül, bir çiçek veya ne bileyim ufaktan da olsa bir hediye almayacak mıyım?
İşte, ben buna karşıyım.
Etrafındaki kişilerin hediyeleştiği bir ortamda, kim sevdiklerini hediyesiz bırakabilir ki...
Kaldı ki; şöyle ya da böyle bizim âdetlerimiz de ve inancımızda da hediyeleşmek, israfa kaçmamak kaydıyla, hoş karşılanan teşvik edilen bir haslettİr.
Elbette ki doğayı, hayvanları, anne-babamızı, öğretmenimizi…seviyoruz, seviyoruz, seviyoruz... Velhasılı “YARADILANI SEVERİM, YARADANDAN ÖTÜRÜ” Çünkü insanın özünde sevgi/sevmek vardır.
Mevcut ihtiyaçlarımız gibi, sevmek de insan olmanın gereklerindendir. Birilerini veya bir şeyleri muhakkak severiz, çünkü… Evet, neden, niçin, nasıl severiz? Neden bir yılda, illa da bir gün, bugün... Sevdiğimizi kişilere hediye almak veya sürpriz yapmak bugüne mi has/mahsus olmalı?.. Sevmeyi bir güne sığdırmak/sığdırabilmek doğru mu?
Hayatımızda önemli yerlere sahip olan sevdiğimiz insanlara, sadece bir gün ayırmak yeterli olur mu acaba?
Sevmenin günü, saati olmadığı gibi, sevginin ifadesi bir hediye ile sınırlı olmaması gerekir.
O zaman, yine de âdet olduğu üzere küçücükte olsa bir hediye, belki de bir buket gül alıp sevdiklerimize takdim edelim. Bu hediye ile onun bir günlük diye tabir edilen mutluluğu bize de yansısın ve tatlı bir gün geçirmenin keyfini yaşayalım/yaşatalım. Yaşatalım ki sevgiye karşı olduğumuz düşünülmesin, yanlış anlaşılmasın...
Eğer, bir gün sevdiklerini hatırlamaksa; haydi o zaman bakın çiçekçiler, kalplere yerleştirilmiş “SENİ SEVOM” yazılı çiçek ve gül buketleri sizleri bekliyor, daha ne duruyorsunuz?..
Haydi o zaman!...
Unutmadan! Her yıl olduğu gibi, bakalım bu gün de, AKAN JET Çiçekçilik sahibi Ruhi AKAN kardeşimiz, ilgi çekici, hangi mesajları buket ve çelenklere yazacak?
Yılları böldüler, severiz diye,
Sevgiyi bir güne, sığdırmak niye,
Özümüz sevgidir, ömür hediye,
Bence bir gün değil, her gün olmalı!
Kerim BAYDAK