- Kategori
- Deneme
Senin Bu Hayattaki Amacın Ne?

''Bizler, sihirbazın şapkası içindeki tavşanın tüyleri arasında yaşayan pireleriz. Çoğunluğumuz ömrünün sonuna kadar o tüyler arasında yaşar. Az bir kısmımız ise o tüylerin en uç noktasına kadar tırmanarak sihirbazın gözlerine bakmak için ömrünü harcar. İşte, sizler de o tüylere tırmanan ve sihirbazın gözlerine bakmaya çalışarak ömrünü harcayan pireler gibi olun.''
Yukarıdaki sözler lisedeki felsefe öğretmenime aitti. O yıllarda aklımız bir karış havada olduğu için ne demek istediğini anlamaya uğraşmak yerine sadece bilinçaltı okyanusuma bir şişe içerisinde bırakıvermişim.
Zaman ilerledikçe bilinçaltı okyanusumuza attığımız o şişeler birer birer zihnimin kıyılarına vurmaya başladı. Hepsi öyle önemli şeyler sanmayın ama bazıları var ki hayatınızda başlamak üzere olan bir maraton koşusunun start fişeği olabiliyor.
Felsefe öğretmenimin bu sözleri sarf ettiği zamanlarda sihirbazın tavşanının tüyleri arasında güvende, sıcacık bir ortamda yaşayan pirelerden olsam da ilerleyen zamanlarda o tüylere tırmanmayı ve sihirbazın gözlerinin içine bakmayı kafaya koymuştum.
İster yaratılış inancına sahip olun, isterseniz her şeyin bir tesadüf sonucu meydana geldiği inancına sahip olun ya da kendinizce farklı teorileriniz olsun, hiç biri, ait olduğumuz tür olan ''İnsan'' türünün sahip olduğu en büyük ayrıcalığın, nimetin, avantajın –artık adına ne derseniz deyin- ''akıl ve düşünce'' gücü olduğunu değiştirmez.
Neye inanırsanız inanın ama beni; insan türünün, bu hayata doğup, büyüyüp, çoğalıp ve ölmek için geldiğine inandıramazsınız. Şimdi içinizden bazıları çıkıp ''Neden geldiğimiz'' belli değil mi zaten diyecektir ama benim vurgulamak istediğim nokta o değil. Kendinizi ait hissettiğiniz değerler doğrultusunda verdiğiniz mücadele nedir? Size bahşedilen akıl ve düşünce nimetlerinin kullanılması noktasında hayvanlardan farkınız ne? Tavşanın tüyleri arasında mı geçti bu zamana kadar ki ömrünüz yoksa o tüylere tırmanma uğraşı içerisinde mi?
Bir bakın etrafınıza… Kendinize, ailenize, iş ortamınıza, içinde yaşadığınız topluma… Bir bakın!
Kaç kişinin mücadele içerisinde olduğunu görüyorsunuz? Kaç kişinin o aklını(arı) kullanarak topladığı işe yarar polenlerden(bilgi) sentezleyerek bal(fikir) ürettiğini gözlemliyorsunuz?
Sizi bilmem ama ben ne gözlemlediğimi müsaadenizle biraz ifade edeyim; ben, bir araya geldiğinde dedikodudan başka bir şey yapmayan(çünkü sahip olduğu aklın sınırları fazlasına izin vermiyor), zamanının büyük çoğunluğunu televizyon başında niteliksiz programları ve dizileri izleyerek geçiren, okumayan, anlamayan, sormayan, sorgulamayan, öğrenmek için çaba sarf etmeyen, bizi hayvanlardan ayıran en büyük fark olan ‘akıl ve düşünme’ yetisini kullanmayan yığınlar gözlemliyorum. Soruyorum size; eğer biz öğrenmek, anlamak ve sorgulamak için sahip olduğumuz kısıtlı zamanları yukarıdaki eylemlerle harcar isek neyi, nasıl ve ne zaman öğreneceğiz?
Hayat, ''anlamak'' için mücadele edenler için çok ama çok kısa… Ve bu yolda ne kadar cahil olduğumuz ile yüzleşmek ise(mücadele etmeyenler hiçbir zaman yüzleşemeyecek) şaşkınlık verici. Unutmayın! Öğrendikçe, cahilliğimiz daha da artacak.
Sözüm, tavşanın tüyleri arasında hayatını sürdürmekten memnun olanlara değil; o tüylere tırmanarak sihirbazın gözlerine bakmak isteyenleredir.
***
Saygıyla... 4 Aralık 2018 - Denizli / Özkan SARI