Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Sensizken ben buralarda...

Sensizken ben buralarda...
 

Yeniden, yeniden aynı şeyleri yazmak ne büyük bir acı. Tükenmek üzereyim, derin bir soluk aldım oda da bir gram oksijen yok. İçtiğim sigaraların dumanlarını bir kez daha içime çektim.
Bu gece herşeyi unutmak istiyorum, tüm yaşanmışlıkları herşeyi ama herşeyi...Zaman, mekan bilincimi yitirmek, yalnızca kendi varlığımla başbaşa kalmak istiyorum. Ama burda, bu şehirde olmuyor, her köşe bucağında hayallerimiz, umutlarımız var. gökgürültüsünü andıran o düşler etrafımı sarıyor, beni boğuyor. Nefes alabilmak, bunlardan bi an kurtulmak için kafamı kaldırıp bu şehirden uzaklara bakıyorum. Tanıdık gördüğüm koyu renkte gökyüzü ve parlak ay. Bir kez daha bakıyorum; daha derin işte o zaman içim tuhaf oluyor, ürperiyor. Kendime dahi itiraf etmekten zorlanıyorum, korkuyorum.
Gece uzun oluyor bu şehirde sensiz, geçmek bilmiyor. Sigara üstüne sigara içiyorum ama saatleri kısaltmıyor, bir an önce güneşi doğurtmuyor bana öyle zamanla ve en çok gecede anlıyorum sensizliği. Bir kez daha keşke seni bu kadar sevmeseydim diyorum kendime. Ama dönüş çok uzak, çünkü sen o an benden çok uzakta bir yerlerde yalnız ve korumasızsın.
Ve ben bu gecelerde, sana her yazmak istediğimde ellerime yüzlerce toplu iğne batmışcasına yoğun bir acı hissediyorum. Ellerimin titremesine, vücudumdan bütün gücümün çekilmesine engel olamıyorum. Kanırtıcı bir aletle beynimi iğdiş ediyorlar. Duygularım köreldi, dudaklarım, parmaklarım, bütün bedenim duyarsızlaştı. Kimse yaşadıklarımın farkında değil. Her gece tüm bu acılar birden etlenip kemiklenip, başıma balyoz indirmeye hazır bir cellat edasıyla tepemde dikiliyor. Her gece ve her gece.... Uykuya dalıp onları yalnız bıraktığımdaysa kabusların dürdüklemesiyle uyanıyorum. Sonra yine sensiz yeni bir sabahı bekleyen gece köleleri gibi elimde dibine gelmiş bir mumla aydınlığı arıyorum.
Güneş yavaş yavaş doğmaya başlıyor. İçim içime sığmıyor, gözlerim kapanıyor uykusuzluktan ama geceyi unutuyorum, ya da o bana unuturuyor.
Yitip gidiyorum yavaş yavaş... Buna dayanamıyorum, içim elvermiyor.
İçimde kımıldayıp duran sensizlik duygusunu büsbütün yok edemiyorum. İçimde sakladığım özlem, katılaşıp bir koca taş gibi oturdu yüreğime. İçim eziliyor o taşın ağırlığıyla. Sevdiğim adam bir düş gibi silinip gitti gözlerimin önünden... Yalandı her şey: Yaşanan herşeyi düşümde görmüştüm sanki, kendim uydurmuştum onu.

 
Toplam blog
: 27
: 1985
Kayıt tarihi
: 27.05.08
 
 

02/09/1985 Ankara doğumluyum, halen de Ankara'da yaşamaktayım. 6 yaşında piyano eğitimi almaya ba..