Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Eylül '08

 
Kategori
Futbol
 

Sentetik mağlubiyet

Sentetik mağlubiyet
 

Ankara’nın hoyrat soğuğuna yıllardır göğüs geren 19 Mayıs stadı’nın çilekeş, buruşuk zemini, bu yıl cilt kanserine boyun eğdi ve geçirdiği estetik ameliyat sonrası suni çime dönüştürüldü bildiğimiz gibi. Drenajı iyi olan bu zemine alttan ısıtma sistemiyle sentetikleşmeye engel olunamaz mıydı acaba?

Günlerce tartışıldı, konuşuldu bu konu. Futbolcu sağlığını tehdit eden plastik çimlerin döşenmesi kimin fikriydi? Dengenin güç bela sağlandığı, olası bir sakatlığa davetiye çıkaran sentetik çime; “FİFA standartlarına uygundur” raporu çıkması kafaları büsbütün karıştırdı doğrusu.

Gerçeğiyle, plastiğinin arasında ne gibi fark olduğunu halı sahada maç yapanlar iyi bilir. Bilmeyenler için özetlersek; Gerçek çime basıldığında krampon hafifçe yere gömülür. Zemin daha yumuşaktır. Kokusunu anlatmaya zaten ne hacet. Fakat sentetik çime bastığınızda halıya basmış gibi olursunuz. Bu da hareketlerinize kısıtlama getirmenize yol açar.

Artık Ankara deplasmanları bu yüzden kâbusa döndü maalesef. Ankaraspor Yeni kent Asaş’ta oynadığı için, dört Ankara deplasmanımızın üçünü bu statta oynayacak olmamız en büyük sıkıntımız olsa gerek.

İşte o zulüm deplasmanlarımızın ilkini oynamak için, Gençlerbirliği Oftaş’tan devşirme, Hacettepe’nin konuğu olduk bu hafta. Üstelik 8 asımızdan yoksun olarak. Değişen sadece rakibin kimliği değil tabi ki. Renkleri de mor-beyaz olup menekşe kokusunu almışlar.

Stoperlerimizin yokluğundan dolayı, gelen forma şansını en iyi şekilde değerlendirmek isterdi şüphesiz Can Arat. Lugano Milli Takımından dönerken uçağını kaçırmış, Edu’nun da henüz geçmemişti sakatlığı. Böyle bir fırsat bir daha gelir miydi Can’a?

Takım 1-0 öndeyken, rakibe asist yaparak skorun eşitlenmesine neden oldu Can. Bunun şokunu yeni atlatmıştı ki, bu kez de ters bir vuruşla meşin yuvarlağı kendi ağlarımıza yollayarak yenik duruma düşmemize neden oldu.

Maçın bitimine saniyeler kala, bir pozisyonda ofsaytı bozup, atağın penaltıyla neticelenmesine sebebiyet veren yine Can’ın ta kendisiydi. Bu üç kritik hata zeminin sentetikliğinden mi, yoksa Can’ın tecrübesizliğinden mi kaynaklandığını varın siz yorumlayın. Şunu açık söylemek gerekir ki; Can ne zaman oyuna girse, sancı girer boş böğrüme.

İyi niyetinden hiç şüphemiz olmasın. Ama gerçekten çok deneyimsiz ve yıllardan beri ne yazık ki geliştiremedi kendisini Can Arat. “Yedek kalarak nasıl geliştirebilir ki futbolunu” diyenlere de vardır elbet cevabımız. Müzmin yedek Semih’i örnek almalı kendisine. Kişi pekâlâ yedek kalarak bile geliştirebilir futbolunu. Semih ilk 11’in değişmeziyse bugün; bunu yedek kaldığı için küsmek yerine, olgunluk gösterip, özveriyle çalışıp, formayı kapması sayesindedir.

2-1’lik bu yenilgiyi yalnızca Can’a bağlamak tabi ki haksızlık olur. Plastik zemininde payı yadsınamayacak kadar çok. Mesela Can’ın asistliğinden yenen ilk golde Volkan’ın ayağı kayması sonucu topa müdahale edememesi başka bir etkendir. Skor 1-0 lehimizeyken Alex’le bulduğumuz golün faul gerekçesiyle verilmemesi, Güiza, Alex’in pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalmışken ofsayt bayrağına takılması hakeminde yenilgi çorbasında tuzunun bulunmasının kanıtıdır.

Skora direkt etki etmese de, evlere şenlik verilen haksız penaltı var ki sormayın gitsin. Bu karar verildiğinde hepimizin ağzından söz birliği yapmışçasına; “Yukarda Allah var, nasıl penaltı bu” cümlesi çıkmıştır kesin. Bu yapay penaltı kaçınca, duygularımıza tercüman olduğu gerekçesiyle çift sarıdan atılan Volkan’a kızmasın kimse. Dünyada; “Yukarda Allah var” söyleminden oyuncu atan ilk hakem Mustafa Kamil Abitoğlu, ilk atılan oyuncuda Volkan olarak tarihe geçtiler sanırım.

Oyundan alındığı için Kazım’ın hocasını alkışlaması, yine oyundan çıkarken golümüzün asistanı Uğur’un ıslıklanması ve bu ıslıklara etki tepkiyi doğurduğundan Uğur’un gösterdiği tepki hiç mi hiç yakışmadı.

Sergilenen kötü futbol, Çarşamba gecesi oynanacak olan Porto maçına ölçü olmamalı bence. Şampiyonlar liginin havasının farklı olduğunu bilmeyenimiz yok. Eksik oyuncularımızın takıma dönecek olmaları da cabası.

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara