- Kategori
- Kitap
Serenad
"Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar".
Kitabın arka kapağındaki açıklama da böyle başlıyor. Merak ediyoruz bu karşılama nasıl bir tarihsel yolculuğa ve sorgulamaya götürecek bizi diye.
Zülfü Livaneli son kitabı "Serenad" da 60 yıl süren bir aşkın katları arasında ,bizi birçoğumuzun bilmediği bazı trajik tarihsel gerçeklerle yüzleştirmiş. Romanın kurgusundaki bu aşk örgüsü bile, devletlerin ve onların siyasi kararlarının insanı yok sayan zalimliği karşısında taş kesilen okuyucuyu yumuşatamıyor. Okurken taş kesiliyoruz.
Peki devlet örgütünü oluşturan kim? İnsan...
İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiğinin farkında olmayan; insanı yani kendini din, dil, milliyet, cinsiyet,renk, cinsel tercih, siyaset gibi bir takım önsıfatlar ve önyargılarla yine kendine yabancılaştıran insanla bir yüzleşme bu aynı zamanda..
"Devletler herkese karşı zalimdi"
Ülkemizde de ne yazık ki devlet örgütünü oluşturan bu insanların zulmü Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi tanımamış.
" Toplum olarak, sessiz bir sözleşmeyle susma kararı alınmış, yaşananlar genç kuşaklara aktarılmamıştı" diyor Livaneli. Birçok tarihsel gerçek için bu doğru.
" Bir muhalif kişi bunlardan söz ederse,sanki sorunları o yaratmış gibi ona öfke duyulurdu."
Tarihi bugünün değerleriyle, koşullarıyla yargılayamayız belki, ama ibret alıp ders çıkarabiliriz. Bu nedenle de yaşananları bilmemiz çok önemli.
Her ne sebeple olursa olsun bence insanlık adına yapılan hiçbir suç unutulmamalı , örtbas edilmemeli ,kayıtları muhafaza edilmelidir. Çünkü yarını kurmanın tek yolu, devlet gibi soyut bir kavramın arkasına sığınmadan insan olarak tarihin gösterdiği ibretlerden ders almaktır.
Bu anlamda Zülfü Livaneli'de pek bilinmeyen karanlık bir geçmişe, belkide gizlenen bir geçmişe perde aralamış.
Kitap daha çok 2. Dünya savaşındaki karanlık günlere götürmüş bizi. Almanya ve Avrupadaki Yahudi soykırımından kaçan 190 bilimadamının ülkemize sığınmaları ve onların başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere üniversite ve bilime olan katkılarını okuyoruz kitapta.
Almanya, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Türk hükümetinin suç ortaklığında bir insanlık trajedisi olan "Struma" olayını okuyoruz,
Yine duymadığımız, Kırım Türklerine yaşatılan "Mavi Alay" trajedisiyle sarsılıyoruz.
Bunun dışında yazar kitabında bilinmeyen birçok tarihi olaya da didaktik bir bakış açısıyla yer vermiş.
Almanya 2. dünya savaşı sırasında yaşattığı kendi insanlık suçlarıyla ne kadar yüzleşip hesaplaşabildi bunu bilemiyoruz. Ama özellikle Ortadoğu'da, Afganistan'da, Afrika'da yaşanan insanlık dramları, geçmişten günümüze devletlerin ya da iktidarların kendi iktidar çıkarları ya da kendilerince "milli menfaaatleri" uğruna zalimlik anlamında pek de değişmediğini gösteriyor..
Ülkemiz özelinde de aynı şey geçerli.
Yaşamı yeniden ve daha doğru daha insancıl daha adil ve yaşanılabilir üretebilmek ve yanlışlıkların yerine doğruyu koyabilmenin yolu hesaplaşmadan geçer. Yanlışlarımızla yüzleşmek ve hesaplaşmak onları yeniden yaşamamak adına en doğru yoldur. Bu insanlara ve devletlere değişimin de anahtarını sunar.
Buna rağmen insanların kendileriyle kendi geçmişleriyle, devletlerin de tarihleriyle yüzleşip hesaplaşabilmeleri kolay değildir. Çoğu zaman tarihe kendi kutsallarımız, doğrularımız üzerinden baktığımızdan başkalarının acılarını kavramamız da mümkün olamıyor. Bu acılar bir insanlık suçunun işlenmesi sonucunda yaşansa bile.
"İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin" bir romanda dengeli ve belirli bir kurgu içinde okuyucuyu kucaklaması her zaman kolay olmayabiliyor. Zülfü Livaneli bunu başarmış. "Serenad" didaktik olduğu kadar kurgusuyla da okuyanda etki bırakan bir roman olmuş.
Edebi anlamda bir eleştiride bulunmayacağım. Zülfü Livaneli yazar olarak kendini fazlasıyla kanıtlamış bir yazar. Zaten insan okudukları karşısında öyle sarsılıyorki kurgudaki eksikliklerin fazla farkına varamıyor. Bu anlamda da yazarın amaçladığı hedefe ulaşatığını düşünüyorum.
Bir okuyucu olarak kitap hakkında söyleyebileceğim diğer bir konu ise fiyatı. Pahalı geldi bana.
Tijen Taşlı- İzmir