Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Haziran '09

 
Kategori
Futbol
 

Serhat Akın, Tuncay Şanlı, Mehmet Aurelio ve... İhraç ürünlerimizin durumu...

Serhat Akın, Tuncay Şanlı, Mehmet Aurelio ve... İhraç ürünlerimizin durumu...
 

Tuncay Şanlı'nın iki sene önce transfer olduğu kulüp Middlesbrough bu sene Premier ligden bir alt klasmana düştü. Mehmet Aurelio, menajeri Bayram Tutumlu'nun ortalığı yangın yerine çevirerek pazarladığı Real Betis de İspanya'da La Liga'da küme düşen takımların arasına adını yazdırdı. Aklımıza hemen Torino'ya transfer olan Hakan Şükür geliyor. Sanırım o sezon Torino da benzer bir son yaşamıştı.

Yani, ne demek istiyoruz?

"Bizim ihraç ürünlerimiz gittikleri takımları küme düşürüyorlar" mı?

Hayır, başka bir şey konuşacağız bugün.

Lugano sezon ortasından beri İtalya'da bir kulübe geçmek için Fenerbahçe'yi oyalayıp duruyor. Juventus falan derken dün gazetelere Lazio ismi çıktı. Hayırlı olsun.

İstisna yok mu?

Nihat Kahveci! İspanya'daki lakabı El Turco. Real Sociedad'da 2004 senesinde yılın futbolcusu seçildi. Takımının 2003 yılında uzun süre lider götürdüğü ve son anda şampiyonluğunu kaybettiği sezon mücadelesinde büyük pay sahibi oldu. Ancak aynı takımın küme düşen kadrosunda da vardı. Çok ilginç değil mi?

<ımg src="http://www.turkspor.net/images/news/NihatKahveci15.jpg">

Selçuk Yula, Fenerbahçe'de oynadığı parlak yılların sonuncusunda Almanya’ya gitmek istedi ve gitti. Çok büyük bir fiyasko oldu macerası; Hakan Şükür'ün yaşadıklarının benzerini yaşadı. Türkiye'ye döndü. Galatasaray forması giydi, olmadı, Sarıyer derken futboldan koptu.

<ımg height="443" src="http://img368.imageshack.us/img368/4087/selukyulaedis2209ev2.jpg" width="207">

Fenerbahçe Baliç'i iyi bir fiyata Real Madrid'e sattı. Bu işten Fenerbahçe çok para kazandı. Ya Baliç? Hikayesi o kadar taze ki...

Okacha... Yine Aziz Yıldırım'ın becerisi ile büyük paralara satıldı. Okacha, Fenerbahçe'de oynarken yaptığı sükseyi yapabildi mi?

Emre Belözoğlu, Okan Buruk, Arif Erdem, Hakan Ünsal... Çok iyi takımlara transfer oldular. Sonuç?

Serhat Akın, Fenerbahçe'de büyük bir yıldız olmaya adaydı. Fenerbahçe'nin Mustafa Denizli ile 2001 yılında başlattığı büyük hamlenin en önemli oyuncusuydu. Solda Tuncay Şanlı, sağda Serhat Akın'lı kadro tutmuş olsaydı belki Fenerbahçe Türkiye'de bir Barselona efsanesi yazacaktı. Ancak o da sabredemedi. Belçika'ya transfer oldu. Bu sene Türkiye'ye geri döndü. Aynı sezonda formasını giydiği iki takım, Kocaelispor ve Konyaspor küme düştüler.

<ımg src="http://www.medyaspor.com/Files/Images/2008_08_15_kocaelispor_serhat_akin_imza.JPG">

"Bu bir lanet mi?"

Hayır.

Tuncay Şanlı'nın transfer olduğu sezon onunla ilgili yazdığım yazıdan uzun bir alıntı yapıyorum.

"Tuncay, Türk futbolunun yetiştirdiği günümüzdeki ender yeteneklerden bir tanesi. Fenerbahçe formasıyla ilk çıktığı 2001 yılındaki maçtan beri neredeyse altı yıl geçmiş. Fenerbahçe'ye çok şeyler verdiğini biliyorum. Son üç şampiyonlukta onun emeklerinin olduğuna hiç kuşku duymuyoruz.

Ama Tuncay Fenerbahçe'ye verdiği hizmetin yarısını kendisine verebilmiş mi?

İşte bugün konuşmamız gereken son şey bu. Tuncay bu sezon biraz biraz kendisi için bir şeyler yapmış olsa da hala beklentilerden çok uzakta duruyor. Tuncay'ı Tuncay yapan özellik bugün maalesef hızı, hırsı, takipçiliği.

Futbolun bu tarafı da var kuşkusuz. Yani siz sadece bu özelliklerinizle de iyi bir kariyer yapabilirsiniz. Özellikle de İngiltere gibi liglerde futbolcunun yaratıcılığı, fundamentalitesi, bilgisi çok önemli değildir. İngiltere gibi ülkelerde futbol oynayabilmenin ölçülerinden bir tanesi işini iyi yapabilmek, sevmektir. Bu nedenle de İngiliz seyircisi sahada emek veren futbolcusuna başarısız olsa da destek olmayı sürdürür.

Tugay'ın bugün 37-38 yaşında futbol oynuyor olmasının nedeni de budur.

Tuncay'dan bizler çok daha farklı şeyler bekliyorduk. Ronaldinho ile eşzamanlı olarak futbol piyasasına çıkmışlardı; ülkemizin de katıldığı Konfederasyon Kupası maçlarında her ikisini de izleme şansımız oldu. Tuncay herkesin ağzını sulandırdı; sadece o mu, neredeyse önemli futbolcularını Fenerbahçe'nin kadrosuna dahil ettiği beş altı gelecek vaat eden futbolcu da bu turnuvada boy gösterdiler.

Biraz daha konuyu derinleştirelim. Yıllardır şu bir gerçektir ki, futbolumuzun gençleri rakiplerine karşı hep üstünlük sağlamışlar, A takımı seviyesine geldiklerindeyse tam bir hüsran yaşanmıştır. Bunun nedeni bizim gençlerimizin kendisini geliştirecek fundemantel zenginliğe sahip olamayışlarıdır. 20 - 21 yaşlarda imzaladıkları milyon dolarlık sözleşmelerle "oldum" havalarına girmeleri nedeniyle ilerleyen zaman dilimlerinde büyük bir düşüş yaşanmaktadır.

Konfederasyon Kupası kadrosunu Fenerbahçe'ye kuşkusuz büyük şeyler verdi. Ama bugün bu futbolculardan sadece Tuncay kendisini Avrupa'ya kadar pazarlayabilecek bir vizyon yaratabildi.

Şimdi bir kaç acı gerçekle yüzleşelim. Tuncay futbol oynamayı biliyor mu sorusunu soralım, kendimize.

Tuncay'ın son Bosna Hersek maçında Sabri'ye verdiği asisti gözlerinizin önüne getirin. Tuncay o pası etrafında üçer beşer metre boşluk olduğu halde, düşerken ve can havliyle dediğimiz bir durumda verdi.

Tuncay'ın, Ali Sami Yen'de oynanan meşhur Galatasaray maçında sahaya atılan yabancı maddeleri protesto etmek için sahadaki pet şişeye vuruş anını aklınıza getirin.

Geçen sene (2006) İnönü'de oynanan Beşiktaş - Fenerbahçe maçının 90. dakikasında attığı gol vuruşunu da gözlerinizin önüne getirin.

Tuncay'ın ceza sahası civarından yaptığı bütün vuruşları bir bir hatırlayın...

Tuncay bu sene (2007) Palermo'ya attığı gol dışında benzer bir gol vuruş tekniği geliştiremedi.

Tuncay topla çoğu zamanla dediğimiz şeyi senkronize edemeden buluşuyor. Bu da onun topa sahip olmasını geciktiriyor. Tuncay'ın topu ayağında yumuşatma konusunda da Appiah'tan öğreneceği çok şeyi var. Çünkü top Tuncay'a havadan geldiğinde geliş hızıyla orantılı bir şekilde ayağı ile buluşuyor, top değdiği yerden en az iki üç metre açılıyor.

Tuncay bütün eksikliğini koşarak, mücadele ederek kapatmaya çalışıyor. Çok iyi niyetli, işine sahip çıkan güçlü bir futbolcu oluşu da onun pozitif özellikleri.

Tuncay kendisini geliştirmeyen, bu konuda üzerine düşen görevi yerine getirmeyen, bu anlamda sorumsuzca davranan bir futbolcudur.

Bir futbolcunun bu kadarla kendisini Avrupa'ya pazarlaması düşündürücüdür. Avrupa'da top oynamak adına, ben de Avrupa'da oynadım demek için gitmek bence çift soru işaretlik bir husustur.

Tuncay Avrupa'da sıradan bir futbolcu olmanın ötesine geçemez. “

( http://futbolunyorumu.blogcu.com/tuncay-in-avrupa-macerasi-uzerine_3240618.html)


Tuncay hala bizim bildiğimiz Tuncay. Hala topu önünde durdurmayı beceremiyor. Can havliyle pas veriyor, hatta attığı goller bile öyle...

Peki Tuncay bu futbolunu 32 yaşında da oynayabilir mi?

Tugay 39 yaşına kadar oynadı; ancak o orta sahanın ortasında durarak, etrafına pas dağıtan bir futbolcuydu. Koşmasına gerek yoktu. Üstelik Tugay koşan bir takımda, örneğin Chelsea, Arsenal'da top oynamadı. İngiltere'nin Denizlispor'u, Gençlerbirliği'nde top oynadı.

Avrupa'da ismi yok olurken Anelka Türkiye'ye geldi. Yaklaşık iki sene top oynadı. Bugün Chelsea'de gol krallığının ortağı oldu.

Avrupa'ya gitmeyi bir marifet sayan köşe yazarlarımız, futbol adamlarımız da var. Kuşkusuz yurtdışında top koşturan oyuncularımız ülkemizin vitrini. Ancak artık bu ülkenin takımları da Avrupa'nın üst düzey takımlarıyla lig mücadelesi veriyor. Takımlarımız Mart, Nisan ayına kadar Avrupa'da oynuyor. Ayrıca Türkiye'ye doğru dürüst iyi futbolcu da gelmiyor. Durum böyleyken Türkiye'de kalmanın futbolcuların kariyerinde çok daha pozitif etki yaratacağına inanıyorum.

Tuncay'ın ve Aurelio'nun bu sene transfer olacakları takımları merakla bekliyorum. Eğer Avrupa arenasında boy göstermeyecek yine önümüzdeki sene bulundukları ligde orta sıralarda ve düşme hattında mücadele edecek takımlarda oynayacaklarsa...

Eeee? Bu mudur?

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara