Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '15

 
Kategori
Siyaset
 

Sermaye ve iktidar kardeşliği

Sermaye ve iktidar kardeşliği
 

Para dünya üzerindeki tek iktidardır. Ekonomi denen dengenin temel taşını oluşturur. Cağımız da elektronik sistemin hızla gelişmesi, dünya ticaretinin bu sistem üzerinde yapılır hale gelmesi, paranın sürekli hareketli olmasını sağlamaktadır.  Ekonomisi güçlü devlet demek, paraya ve sermayeye  gücüne sahip, bu gücü sevk ve idare etme yeteneği gelişmiş devlet demektir.

Paranın siyaset üzerindeki etkisi son derece güçlüdür. Çünkü iktidar parayı değil, para iktidarı getirir. Hangi siyasi parti olursa olsun halk üzerindeki etkileri, siyasi manevraları ne kadar güçlü olursa olsun sermayenin sevmediği  iktidarın  ayak da durma şansı yoktur . Napolyon’un meşhur lafıdır . “para para, Para” sözündeki  neden gücün kimde olduğunu anlatmaya çalışmasıdır. Sermayenin siyasal güç üzerindeki  etkilerini kendi ülke tarihimizde de adım, adım görmekteyiz. En belirgin sermaye politikaları 70 yılarda Ecevit ve Demirel hükümetleri döneminde görülmüştür. Sermaye politika üzerinde siyasi manevralar yaparak, dönemin ekonomik yapısını en verimli şekilde kullanmayı hedeflemiş, dönemin iktidarlarını kendi çıkar merkezlerinde kullanmışlardır.

Bu dönemde sermaye görünüşte Demirel  seviyor, Sosyal güçse  Ecevit’i. Demirel hükümeti demek bolluk demek, yani tüketim ekonomisi üzerine kurulmuş, her türlü ürüne ulaşmak mümkündür. Aynı zamanda sermayenin piyasaya çıkması nedeniyle para hareketleri güçlüdür. Tüketim bolluğu nedeniyle fiyatlar sürekli dalgalanmaktadır. Enflasyon yüksektir. Para hızla sermayenin cebine 10 koyan 100 kazanarak döner. Tüketime yeterli desteği veremeyen üretim tökezler. Üretimin dinamizmi olan işçi sermayeden yeterli desteği  ve emeğinin hakkını alamayınca isyan eder . Sermaye sahipleri kazancın kaybını önlemek amacıyla geri çekilir ve hükümet zor duruma düşer,

Zamanın diğer iktidar adayı Ecevit hükümeti devreye girer. İşçi, memur ve köylünün en çok bel bağladığı hükümettir. Fakat Ecevit hükümetini sermaye sevmez.  İktidara gelince para birden piyasadan çekilir, yokluk, yoksuzluk başlar.  Artık kara adamların dönemidir, Stokçuların paraya para demediği dönemdir. Üretim yavaşlar çünkü 1 e üretip, 10 e satma dönemidir. Az işçilik, az hammadde fakat kazanç aynıdır. Dolayısıyla sermaye için fark eden bir şey yoktur. Onlar her iki dönemde de kazanırlar.

Günümüz siyasetine dönersek durumda aslında bir değişiklik yoktur. Akp  hükümeti öncesi  kurulan Ecevit, Mesut Yılmaz ve Bahçeli hükümetinin düştüğü ekonomik acizliği hepimiz hatırlarız. Her ne kadar hükümet koalisyon olsa da sermayenin eskiden beri tanıdığı Ecevit Başbakandır. Geçmişten bu yana  gelen alışkanlık vardır. Sermaye’nin  Ecevit’i görmeye tahammülü yoktur. Acilen para piyasadan çekilir. Hükümet acze düşürülür. Yabancı paraların tavan yaptığı aynı zamanda enflasyonun tırmandığı bir dönemdir. Hükümet nerdeyse memur maaşlarını bile veremeyecek durumdadır. Tarihte ilk defa şahsi kefalet verilerek İMF den borç para alınır. Evet yanlış duymadınız Ecevit, Yılmaz ve bahçelinin şahsi kefaleti karşılığı imf borç para verir. Sonuç hepimizin bildiği gibi hükümet ilk seçimde Akp partisine yenik düşer ve iktidarı Akp hükümetine devreder.

Akp hükümeti iktidar olur olmaz piyasalar değişir. Nerden geldiği belli olmayan bir sermaye ve para bolluğu oluşur.  İnsanlar sanır ki bu hükümetin başarısıdır. Halbuki başarı sermayenin başarısıdır. Sermaye hükümeti sevmiştir. Hükümet de sermayeyi . Dolayısıyla sermayenin gücüne güç katacak oluşumları sağlaması gerekmektedir. Evet Cumhuriyet tarihin en parlak sermaye zenginliği olduğu üçüncü dönemi yaşamaktayız. Yani Menderes, Özal ve Tayip dönemidir. İlk iki dönemde siyasal açıdan uzun bir süreçtir,  fakat bu iktidarlar yine sermayenin ihaneti ile son bulmuştur. Günümüzün iktidarı Akp en parlak 12 yılının ardından, sermayenin hışmına uğraması an meselesidir. Bu şu an piyasada görülen  ekonomik dalgalanmalarla net olarak görülmektedir. Hükümet bu duruma mutlaka kendice tedbirler alacaktır. Ama sonuca yine sermaye karar verecektir.  Sermayenin yön değiştirmesindeki neden nedir. Bu durum için bir sürü neden bulabiliriz ,  kendimce iki nedenden bahsetmek istiyorum.

1-Sermaye sahipleri, özellikle Reel ekonominin olmadığı, kayıt dışı ekonominin ve kara paranın yoğunlukta olduğu ülkelerde sermaye havuzları kurarlar. Son derece emniyetli ve korunaklı olan bu havuzlar zaman içinde etrafından ve tabanında kacaklar vermeye başlar. Bu şu demektir. Sermaye artık bu havuzda emniyetli değildir. Kendine daha korunaklı bir havuz kurmalıdır. İste Sermaye sahipleri ülkemizde yeterli kazancın sağlandığına ve zaman içinde kazanç hızının yavaşladığı kanaatine varmaları, aynı zamanda sermayenin korunması endişesine kapılmaları, paranın yeni havuzlara aktarılmasını sağlar.

2-Hükümet ortak olduğu sermaye gurubunun ihanetine uğramıştır.  Akp parti kuruluşunda, ortak olarak sermaye gücüne sahip cemaatin ekonomik desteğini almıştır.  Para gücünü elinde bulunduran cemaat  Akp hükümeti döneminde bütün ihaleleri ve yatırımları alarak parayı merkezileştirmiş ve kendi ekonomik sistemlerini oluşturmuşlardır. Büyük çoğunluğu kayıt dışı ekonominin verdiği öz güvenle kara paranın tavan yaptığı bir dönemin nimetlerinden son derece yararlanmışlardır. Ülke ekonomisinin büyük kısmının  kayıt dışı olması nedeniyle, kayıt dışı  sermayenin boyutunun ne kadar, nerede, kimlerin cebinde olduğu da belli değildir. Dolayısıyla parayı ekonomiden çekmek kolaydır. İste bu günkü  ülkemizdeki ekonomik sorunları yaratan en büyük etken kayıt dışı ekonomidir. Kayıt dışı güce sahip sermaye hükümetin en ufak tökezlemesinde  paniğe kapılıp sermayeyi güvence altına alma çabaları artmaktadır.

Hep beraber yakın gelecekte bir şeye daha şahit olacağız. Sermaye kayıp giderken hükümette yavaş, yavaş kayıp gidecektir. Ama biz yine her zamanki gibi sadece sessizce bakacağız.

Kayıt dışı ekonomide oluşan sermaye maalesef kayıt dışı olarak kendi mecralarına kayıp gidiyor. Reel ekonomilerde bu tür olayların yaşanma olasılığı son derece zordur. Kayıtlı para ancak kayıtlı transferlerle olur buda para hareketlerinin kontrolünü sağlar.  Dolayısıyla ekonomik çöküş zamanlarında ekonomi diri kalır. Fakat kayıt dışı ekonomide kontrol yoktur. Para bavulla taşınır.

Gelirken kimsenin ruhu duymadığı gibi, giderken de duymaz.  Yer yüzünde hiçbir ülke yoktur ki kayıt dışı ekonomi ile güçlü olsun. Bizim ülke siyasetimiz neden bu kangren olmuş kayıt dışı ile mücadele etmemektedir.  Neden ülke siyaseti ve kamu oyu eften pufta nedenlerle dikkati başka yerlere çekilmektedir. Siyasilerin kayıt dışı ile mücadele etmemelerinin  nedenini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu ülkede iktidara çulsuz gelip, tirilyonluk sermaye edinen  iktidar sahiplerini hepimiz bilmekteyiz.  Böylesine ballı bir ekonomiyi kim sevmez ki, iktidar sahipleri sevmesin. 

Bu gün her şeyine kefil olduğunuz hükümetin döneminde bile kayıt dışı %60-70’i bulmakta iken, kimse neden bu durumu sorgulamıyor. Haram parayla, helal ekmek yediklerini söyleyen siyasetçilere güvenmek yerine, seçme hakkına sahip olan halkın bu insanları sorgulaması gerekmiyor mu?

Ne dersiniz…. 

Fikret Bayrak 

 
Toplam blog
: 39
: 366
Kayıt tarihi
: 27.11.14
 
 

1966 yılında Giresunda doğdu, Bulancak Ticaret Meslek lisesinde okudu ve Anadolu Universitesi İşlem..