Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '10

 
Kategori
Gelenekler
 

Sevda uğruna

Ne büyük sevdalara beşik oldu bu topraklar… Sevdalar büyüdü yüreklerde, yaşananlar anlatılarak geldi günümüze…
Günümüzden kaç sevda anlatılacak yarınlara? Bir fotoğraf karesiyle başladım düşünmeye… Seneler önce karadeniz illerinden birinin meydanında çekilmiş bir fotoğraf, oynayanların hepsi erkek. Malum o dönemde kızların meydanlarda horon oynama gibi bir şansı yok. Ancak erkek kılığına girerse oynayabilir. Benzer şekilde de erkekler de ancak kadın kılığında yer alabilirdi kız horonlarında… Bunları düşünürken anneannemin, babaannemin, büyüklerimizin anlattıkları geldi aklıma… Çayeli’nde düğünler Perşembe günü başlar Pazar günü bitermiş. Düğün ertesi pazartesi günü de kutlama yaparlarmış… Düğün boyunca yemekler yapılır, dağıtılır, horonlar da eksik olmazmış. Horonlar günümüzde olduğu gibi karışık oynanmazmış. Genelde kızlar evin içinde erkekler de dışarıda oynarmış. Evlilik düşünen gençler düğünleri dört gözle beklermiş… Yoksa nerde görecekler birbirlerini. Düğünlerde görecek dediysem o da çok düşük bir olasılıkmış. Kızlar keşanlarına, peştamallarına sarılıp geçerlermiş erkeklerin içinden… Kızların yüzünü rahat görmek için tek yol onların içine girmekmiş. O dönemlerde kızlarla erkeklerin aralarını yapan ablalar, yengeler meşhurmuş. Her mahallede, köyde birkaç tane olurmuş ve gençler hürmet gösterirlermiş. Erkekler haberleşmek istediği kızlar için bu aracı yengelere başvururmuş. O dönem telefon, e postayı henüz bilmiyorlarmış bile… Mektup yazsalar da okuyabilecek kaç kız vardı ki? Malum çoğu ailelerin kızlarını okula göndermediği. Kimi genç erkekler de kendileri için uygun bir kız bulmasını rica edermiş bu yengelerden. İyi de erkek kızı nasıl görecek? Fotoğraf ta yok o dönemlerde… Kızla erkeğin karşılaşması için fedekarlık biraz erkeğe düşermiş.

Başlangıcı nasıl olmuş bilinmez ama gelenekselmiş zamanla bu buluşma şekli… Belki de bir kısmınız biliyorsunuz, belki de dedeniz, nineniz, anneniz, babanız bu şekilde tanışıp evlendi… Erkeğin kız horonuna girmesi için yapabileceği tek şey kadın kılığına girmekmiş. Keşanları takar hazırlanır ve aracı yenge horona götürüp kızın koluna sokarmış. Çoğunlukla da anlaşılırmış erkek olduğu ama kimse bir şey demezmiş. Kızla erkek çaktırmadan birbirine bakar, kararlarını verirmiş. Kız eğer beğenirse horona devam edermiş. Eğer beğenmezse erkeğin gururu kırılmasın diye bir tur horona devam edip bırakırmış. Tabii ki, kızların bir kerede kabul ettiği pek görülmezmiş. Biraz naz etmek te gerekir… Erkek bir başka düğünün olmasını beklemek zorunda kalırmış. Bir kez daha kadın kılığında sevdiğinin kolunda horon edebilmek için… “Karadeniz erkeği kadın kılığına girer mi?”diye sorsak çoğumuzun cevabı eminim “hayır” olur… Oysa konu sevda olunca seneler önce Keşanları takıp horonlara girmişler… Günümüzde kaç erkek yapar bunu? Zaten buna da gerek yok… Artık herkes birbirleriyle rahat rahat konuşup arkadaş olabiliyor. Bir bakışma başlayıp evlenenler, mutlu evlilikler… Sevda uğruna kadın kılığına giren erkekler… Bir kez gördüğü erkekler evlenen kızlar… Senelerce konuşup, biribirini tanımaya çalışan insanlar, kısa, mutsuz evlilikler, boşanmalar… Hayat kolaylaştıkça her şeyin kolayını mı seçer olduk? Tahammülsüz mü olduk? Sevdamız mı büyük, egolarımız mı? Seneler öncesinde sevda uğruna yapılanların bir kısmı bunlar ya bizim yaptıklarımız? Yüreğinde büyütmediğin sevda gerçekten büyük müdür?
 
Toplam blog
: 69
: 718
Kayıt tarihi
: 29.01.09
 
 

Kelimeleri ardı sıra ekleyerek ve içine yüreğimden gelen sesi katarak yazdıklarım anlatır beni size..