- Kategori
- Kitap
Sevdadan Aşka / Okunması Bambaşka!

“ Sevdalan,
Aşkı ara,
Aşkı bul,
Aşkı tat,
Aşkı yaşa,
Aşkı ömrüne kat,
Tüketme. ”
Poyraz Ülger
*
Önce, ön ve arka kapaklarına göz gezdirdim. Arka kapağı okuyunca Baskın ile Cennet serüveni şimşeklendi! Yapıt, fırından yeni çıkmış yumurtalı pide kokusuna ve görünümüne özdeşik geldi.
Özgeçmişi okudum ve ardından şiirsel bir girişle sayfalara daldım. Sevgisel yaklaşımla torunlarına adadığı sözcüklere gözüm ilişti. Kısa ve özgün dizelerle bölümler arasına soluklama getirilmiş olduğunu da ayrımsadım.
Yurdumuzun incisi Ege Bölgesinde gezinerek romana daldım. Kaz Dağlarının devamında girintili çıkıntılı coğrafi yapıda bilgilenerek ilerlemeye başladım. Geçmiş yıllarda iki hafta kaldığım Çeşme ile ilgili tümcelerin ustaca kurulmuş olduğunu gözlemledim. Üstelik yapıta yansıyan psikolojik yaklaşım, yazarın araştırmacı yanı, ayrıntılı tanıtımı, güçlü ve özgün betimlemeleri, didaktik bilgileri sunuşu ve derin kültürü ile birleşince bir nehir roman okuduğumun bilincine vardım! Örneğin: Beyoğlu İstiklal Caddesi’ni anlatımı; o yerleri görmeyenleri gezdirme izlenimi vermektedir. Baskın’ın psikolojik iyileştirilmesine koşut yapıtın okuru da sağlık konusunu empatik bularak kendini sorgulamaktadır.
Okul yıllarının o anlatımı güç, içten ve tertemiz aşkları Cennet ile Baskın odaklı ilerleme çizgisinde; sevginin sevdaya, sevdanın aşka dönüşmesi birlikteliği ustaca işlenmektedir.
Baskın’ın Çorum ili Irmaklı Köyü’nde başlayan sevda öyküsü, başarılı betimlemelerle Ankara Hukuk Fakültesi ve Cennet’in okulu İstanbul Ünv. Eczacılık Fakültesinde korlanıyor! Şansızlıklar sonrasında Çorum başlangıç, Belçika’nın başkenti Brüksel son olmaktadır. Baskın ve annesi arasındaki bağ ile Cennet ve romanın öteki kişileri arasındaki ilişkilerde dik duruşun ve dürüstlüğün ön planda olması özelliği, ayrı bir güzellik katmaktadır!
Ne ki, her dönemde ve her yerde karşıtların olduğu gibi; Cennet’in öğretmen annesi ve teyzeleri saman altı akan su örneği, kimi çalışma ve çabalarla Cennet’i Baskın’dan soğutarak ve iletişimsiz bırakarak çevresel ve parasal açıdan varsıl, oysa insanlıktan yoksul Kurtuluş’la evlendirmeyi başarmaları, yazgıyı öteleyen ve mutsuzluğa götüren en belirgin olumsuzluktur!
Elbette sevgi üstüne sevgi olmaz. Böylesi Baskın ile Maria evliliği de mutsuzluk getirmiştir. Sonunda sönmeyen sevda ateşi ve mantıklı düşünme gücü; geç de olsa Baskın ile Cennet’i uzun soluklu ve yıkıcı bir serüven sonrasında birleştirmiştir! Başka bir söylemle Ankara ile İstanbul çizgisinde gerçekleşmeyen ve hiçbir zaman küllenmeyen Baskın ile Cennet aşkı, geç de olsa Brüksel’de kavuşmayla mutlu sona ulaşmaktadır!
Okuma işlevini coşkuyla sürdürürken; yöreye özgü kişi adlarının da özenle seçildiğine tanık oldum. (Gurbet, Dursun Ali, Çiçek, Eryaman, Turabi, Hicran, Elkızı, Zemzem, Durkaya, Sümbül, Şahbanu, Meryem, Satı, Değmenaz, Güle, Pir Sultan, Arpi, Maria, Tuana, Lilyana ve Rosalinde, gibi…) Ayrıca yapıtta noktalama ve yazım kuralları da yerli yerindedir.
Geçtiğimiz günlerde Kadıköy’de PTT karşısındaki Seyhan Kitapevi’nde sergenlere bakarken SEVDADAN AŞKA, gözüme ve gönlüme takıldı! Elime aldım inceledim, sevindim! Öyle ki, Rektör Ağabeyimle tokalaşır oldum! Geniş dağıtım ağına girdiği ve nicelikli okur kitlesine ulaşacağı, düşüncesindeyim.
Kimi kitapları yazılı ya da sözlü anlatmak, içeriğini tam olarak yansıtamaz. Okumak ya da yaşamak gerekir. SEVDADAN AŞKA; yazınımıza Yaşar Kemal örneği nitelikli yapıtlar kazandıran Sayın Poyraz ÜLGER”in özenli, istençli ve ustaca çalışmasının adıdır! Roman; akıcı ve duru bir anlatımla kaleme alınmış olup ‘nehir roman’ olarak adlandırılan sürükleyici bir nitelik kazanmıştır.
Yazarını alkışlıyor, sevgi ve saygılarımla başarılarının sürmesini diliyorum.
*