Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevgili / Eş arayan kızlarımıza tüyolar!

Sevgili / Eş arayan kızlarımıza tüyolar!
 

Kaynak:İnternet


Kadını erkeği de yok bu işin, kendini anlayacak, sevecek, destek olacak bir sevgiliyi, eşi kim istemez ki!

Aynalardan değil de, sevgilisinden duymak ister insan güzelliğini, sıcak sohbetleri olsun, zaman zaman içi kaynasın, bazen saçları okşansın…

Elleri tutulsun ister, ne hikmetse kadınlar bunu pek sever, gözlerinin içine bakılsın, omzuna bir kol dolansın…

Buraya kadar mutabıkız sanırım!

Şimdi gelelim işin püf noktasına: Sevgili ya da eş aranmakla bulunmaz! Çok ciddiyim, en azından istediğiniz karakterde, özelliklerde rast gelmez!

Nedenini de kısaca açıklamaya çalışayım size, aramaya başladığınız an artık bu işin ille de olması gerektiğini düşündüğünüz andır!

Mutlaka kaygılanmaya başlamışsınızdır, sevgilisi/eşi olan diğer hemcinslerinizle kendinizi kıyaslamalar da tam da o zamanlara denk düşer, ya gereksiz yere ille de eksiklerinizi görürsünüz, ya da artılarınızı görüp “Vay be, reva mıydı bu bana!” tarzında durumunuza üzülürsünüz!

Yavaş yavaş özgüveniniz azalmaya başlar, ya daha fazla içinize kapanırsınız, ya da olduğunuzdan fazla öne çıkma gereksinimi duyarsınız!

Doğal yapınız etkilenmeye başlar, farklılıklardan medet umarsınız, örneğin daha seksi olmak, ya da daha hanım hanımcık görünmek, iğreti dikiş gibi durdukça bu farklılıklar üzerinizde, rahatsızlığınız artar, elbette. Kendinizi yerden yere vurma eğilimi baş gösterir ki, bu durumdan ancak bir sevgili sizi kurtaracak diye düşünmeye başlarsınız, oysa odaklanan ve dengenizi bozan aslında siz kendinizsinizdir!

Elde olmadan her tanıştığınız, her karşılaştığınız erkeğe potansiyel sevgili/eş gözüyle bakarsınız, beyin süzgeçleri anında eler ya da “Hah, tam da bu işte!” der, ancak panik durumu mevcuttur bünyede, süzgeçler anlık reaksiyon gösterme modundadır…

Anında elediğiniz kişiyi tanıma fırsatınız olsa, belki de beklediğiniz beyaz atlı prensinizdir, ancak zamana karşı yarışmak gibi bir yarışa sokunca insan kendini, uzuvlar da uyum sağlamaya çalışıyor sonuçta!

“Hah, tamam!” diye düşündüğünüz kişi ise genel anlamda hemen hemen her hemcinsinizin aklından geçen kişidir, o kişi için ise siz onlardan sadece birisinizdir!

Neden derseniz, otomatik olarak adamın üstüne düşersiniz, sabırsızlığınız yüzünüze, beden deviniminize yansır, farkında dahi olmazsınız!

Adam için onu elde etmeye çalışan diğer kişilerden farkınız kalmamıştır!

Erkek ve kadın yapıları farklıdır, erkekler avcı ruhludur, hedef belirlemek ve hedefe ulaşmak isterler, oysa siz birkaç konuşmadan sonra evlilik hayalleri bile kurmaya başlamışsınızdır muhtemelen.

Özgün kişiliği sevgili/eş aramaya başlamadan itibaren geçen zaman içinde geçici mutasyona uğramış hemcinslerim kendilerini bile tanıyamazlar neredeyse, anlamsız anaçlıklardan tutun, demek istediklerini diyememe, türlü senaryolarla cebelleşme, sağ profilim daha güzel, ille de o koltuğa oturayım takıntılarından, sevecen gözükeyim diye zoraki gülümsemelerinden, ciddi durayım derken abartılı kaş kaldırmalarından tutun da, işi oldu bittiye getirmeye kadar varan davranışlarından öncelikle kendileri rahatsız olur, karşı tarafın rahatsız olmaması ise mümkün dahi değildir yani!

İşin amiyane ifadesi şudur: Erkek genelde gelene kışt demez! Alternatifsel bir yapıları vardır, biz dişiler gibi birkaç şey paylaştık, artık biz ayrılamayız tarzında düşünemezler, benden söylemesi!

Ayıp olur, acaba şu mudur gibi de düşünmezler bizler gibi, sıkıldıkları anda, aradıklarını bulmadıklarının ilk ayırtına vardıklarında ama kibarca bahaneler ile, ama tek söz etmeden çekip giderler!

Size de işin travma bölümü kalır!

Arayış içinde olanlar, öncelikle aramama konusunda kendinizi ikna etmeniz gerekiyor!

Nereden mi biliyorum, pek çevresi tarafından önemsenen bir genç kız değildir, gün gelir aşık olur, aşık olduğu da ona, o saatten sonra bir sürü teklif alır! Vallaha böyledir bu işler!

Nedenine gelince, öncelikle özgüveni yerindedir, ikinci olarak mutludur, dolayısıyla etrafa ışık saçmaktadır, son olarak da şu bir gerçektir ki, diğer erkeklere potansiyel sevgili gözüyle bakmamaktadır!

Bazı kitaplara denk geldim, yok şunu yaparsanız erkek aşık olur size, yok bunu yaparsanız vazgeçemez, falan, bence tek yapmanız gereken kendi kişiliğinizin farkına varın, kendiniz sevin!

Siz kendinizi sevmezseniz bir başkası sizi sevemez ki!

Elalemin adamlarına sunduğunuz avuç avuç hoşgörüden kendinize ayırmadan olmaz ki!

Doğallığınızdan lütfen feragat etmeyin, bir insanın en muhteşem halidir, makyaj falan değil demek istediğim, kişiliğiniz yalın, çıplak olsun…

Önce arkadaş olmayı bilemek gerek, arkadaş olmadan bir insan tanınamaz, amacınız eğer günü kurtarmak değilse…

Günü kurtarmak istiyorsanız eğer, sabrınızı kontrol edemeyeceğinize kanaat getiriyorsanız, en azından bunun bilincinde olunuz, gereksiz yere kendinizi hırpalamadığınız sürece en azından yaşamda her şey bir deneyimdir, her bir deneyim de gün gelir işe yarar!

Sonuçta insanız, deneye yanıla yaşayacağız!

Ancak, lütfen, aklınıza geldikçe tekrarlayın: Sizden bir başka daha yok! Siz özelsiniz! Ruhunuz, kişiliğiniz özel, lenslerle gözler, estetikle burun, ağız değişebilir, o nedenle kendinizin değerini bilin derim ve ne olur sırf bir sevgilim/kocam olsun diye düşünerek olur olmaz kişilerin önünde paspas olmayın!

Sevgiyle kalın…

Gülgün Karaoğlu
Haziran,05/09

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..