- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sevgili aydın!
Merhaba
Herkese iyi pazarlar dilerim. Pazar günleri özellikle sabahları daha iyidir. İşin yoksa geç kalkarsın, gazeteni doya doya okursun. Ancak pazartesi sendromu yüzünden, pazar gecelerini pek sevemiyordum ki; tv'de umutsuz ev kadınları diye bir dizi başladı. Pek güzel, şirin bir dizi. Gerçi toplumumuzun yaralarını deşmekten biraz uzak ama sahici gelen yanları çok, o yüzden seviyorum. Kimi aydın arkadaşlar yerli dizilere pek sıcak bakmaz. Onları seyredenleri bile hor görür, yabancı dizilerin meftunu olurlar.
Bende o yabancı dizileri beğeniyorum aslında ama toplumumuzda bu kadar kanayan yara varken yabancıları izleyerek oyalanmak bana insanlık dışı geliyor. Evet insanlık dışı!
Zira insan, yani birey önce kendi toplumundan sorumludur. Bu gün başımıza gelen ne varsa; kendi toplumuna yabancı, hatta toplumun gerçeklerini görmezden gelen aydınlar yüzündendir. Biliyorum, çoğunun içinde geçti gençliğim. CNBC'deki dizi ve filmleri ve BBC'deki haberleri takip ederler. Futbolla biraz, daha çok basketbolla ilgilenirler. Bolca, hiç seyretmedikleri kadın programlarından iğrenerek bahsederler. Cahil insanları hor gördükleri o kadar bellidir ki; onların karşısında yapmacık bir sevgi gösterisinde bulunarak kendilerini tatmin ederler. Bak ben şu zavallıya bile güzel davranıyorum, aşağılamıyorum diye düşünürler. Oysa ben bu tip insanları hiç sevmiyorum. Ne demek bu ülkede yaşayıpta halkın sevdiği şeyleri küçümsemek. Eğer çok küçümsenecek durumdalarsa bu senin suçun, sevgili aydınım!!!
Adın ne: AYDIN! Peki niye halkını bilinçlendirip aydınlatacağına kendine bir koza örüp onun içinde yaşıyorsun? Nerde kaldı senin aydınlığın? Sen benim gözümde mum bile değilsin ki, mum sadece dibine ışık verir. Oysa sen eşini dostunuda kendin gibi yaşamaları ve halktan kopmaları için zorluyorsun, sonrada yok hükümeti beğenmiyorsun, yok ana muhalefete küfürler ediyorsun.
Kimse sana göre değil aslında değil mi? Zavallı sen!
Bak senin hiç sevmediğin halk ağzıyla sitemler edeceğim şimdi.Yok öyle yağlı börek kardeşim, nekka ekmek, okka köfte.. Sen bu halka ne verdinde ne bekliyorsun. Yarından tezi yok, eğer bu içinde bulunduğun halkını küçümsemeyi bırakıp, onların arasına gerçekten karışmayı beceremezsen bu ülke elden gidiyor haberin olsun. Hemde o beğenmediğin cahil takımı var ya, seni alt edebilmek adına köylü kurnazlığını kullanıp, o çok sevdiğin yabancılarla işbirliği yapacak. Bir zamanlar gülüp geçtiğin, zavallı gördüğün çoğunluktan merhamet dilenmeye başlayıp, hayata onların penceresinden bakmak zorunda kalacaksın. Üstelik bu sefer senin ışığın sönmüş olduğundan dibini bile aydınlatamayacaksın!
Halkını sevenlere sevgilerimle
Berrin Aksu