Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Kasım '11

 
Kategori
Öykü
 

Sevgili Bay ve Bayan Köstebek

Sevgili Bay ve Bayan Köstebek
 

İş bu anlatı mezar taşı ustası Abdülamid Ustanın nasıl sosyete mezarcısı olduğunun öyküsüdür.

Abdülamid usta kendi halinde yaşlı bir adamdı. Bu gün anıt parkın bulunduğu yerde mezarlığın tam karşısında bir dükkânı vardı. İşinin ehliydi. Mermerden mezar taşı yapma konusunda kimse onun eline su dökemezdi.(Sosyetenin ona ilgi duyması çok sonralara dayanır.) O günlerde Abdülamid ustanın kafasını kurcalayan biricik konu, mezarlık oradan taşındığında ne yapacağıydı. Bunun üzerine kendi kendine türlü düşünceler üreterek, büyük bir sıkıntı ve keder içinde geçiriyordu günlerini. Mezarlığın taşınmasına karşıydı. Hem diyordu kemikleri nasıl toplayacaklarmış, kiminin başı, kiminin ayağına, kiminin ayağı kiminin başına geçer, onun ölüsü bunun ölüsüyle karışır. Allah korusun, yarın sorgu günü gelip çattığında, zavallı ölüler, kafasını bacağını aramaya çıkarda, sizden hesap sorarlar. O böyle dedikçe vah vah diyordu çevresindekiler. Olacağı buydu. Gül gibi usta aklını oynattı.

O civarda birkaç mezar taşı ustası daha vardı. Bunlar öteden beri Abdülamid ustayı çekemiyorlar, nasıl yapsakta hakkından gelsek diye düşünüp dururlardı. Abdülamid ustanın, bu kafa, kol, bacak sözlerini işitince kıs kıs gülmeye başladılar. Aradan çok geçmedi. Hemen ertesi gün, plastik bir bacak astılar dükkânının kapısına. Abdülamid usta, bacağı kaptığı gibi bir kenara fırlattı. Bir başka günde, kapıyı açtığı gibi bir kol düşmüştü kafasına. Üzerine şöyle bir yazı iliştirilmişti. “Merak etme biz seni kollarız gül Abdülamid.” Abdülamid usta, bu sefer kızmadı. Kolu bir kenara koydu.

Mezarlığın az ötesinde bir top sahası vardı. Burada mahallenin amatör takımı maç yapardı. Bir müddetten beri sahayı köstebekler işgal etmişti. Öyle ki sahanın her yanı delik deşikti. O günde mahalle takımının önemli bir maçı vardı. İşte bu maçta topçulardan biri, topa vuracağım derken ayağı bir köstebek çukuruna girdi. Topçunun ayağı kırıldı. Maç iptal edildi. Bu sahada top oynanmazdı artık. Abdülamid usta boş durmadı. O gün gece yarısına kadar çalışıp çabalayarak, iki tane mezar taşı hazırladı. Ardından götürüp o taşları, sahanın ortasına dikti. Hemen ertesi gün bir heyet sahayı kontrol etmeye gelecekti. Heyet geldiğinde, orta sahanın, ortasına dikilmiş bu mezar taşlarını buldu. Üzerinde “Sevgili bay ve bayan köstebek  Ruhunuz ışığa kavuşsun yazıyordu.”

Heyet başkanı giderken yanında bu mezar taşlarını götürdü. Bu olay unutulmaya yüz tutarken bir gün heyet başkanının evine gelen, zengin bir konuk bu taşları gördü. Görür görmezde taşların işçiliğine hayran kaldı. Bu taşları yapan ustayla tanışmak istediğini söyledi. Abdülamid ustayla tanışır tanışmazda üç beş mezar taşı siparişi verdi. Bu taşları evinin bir köşesinde sergiliyordu. İşe bakın ki bu adamın evine gelen gidenin haddi hesabı yoktu. Bir gün evine gelen konukları bu taşları görünce kıkır kıkır güldüler. Onlara yeni bir eğlence çıkmıştı. Sosyetik hanımlardan biri laf olsun diye, “ay bizde yaptıralım dedi.”  Diğerleri altta kalmaya hiç niyetli değildi. Onlarda taşların başına üşüştüler.

 Bir ay sonra Abdülamid usta tam elli sipariş almıştı. O sırada mezarlık taşındı. Abdülamid ustada dükkânını başka bir yere taşıdı. Kocaman bir tabela yaptırdı. Üzerine de “Sosyete Mezarcısı Gül Abdülamid Usta” diye yazdırdı.

 
Toplam blog
: 261
: 335
Kayıt tarihi
: 30.08.10
 
 

Anadolu Üniversitesi İşletme fakültesi mezunuyum. Çeşitli kuruluşlarda muhasebe ve dış ticaret or..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara