Sevgili ülkem, uyan artık

Bir türbandır tutturmuş gidiyoruz. Serbest bırakılırsa, eminim takan sayısı azalacak ya da en azından çoğalmayacaktır.

Yasak olunca, sadece dikkat çekmek veya tepki vermek adına, özellikle genç kesimin tercihi olduğunu sanıyorum.

“Türbanlı öğrenciler üniversitede olursa, başı açıklarla aralarında kavga çıkar, türbanlılar başı açıklar üzerinde baskı oluştururlar”düşüncesi çok saçma bana göre. Çünkü erkekleri yok sayan bir düşünce bu. Türbanı savunan –karşı olan, öğrenci kesimi sadece kızlar değil ki...

Öyle aileler biliyorum ki dört kızı var örneğin; ikisi türbanlı, ikisi açık. Yolda yürürken görüyorum, türbanlı ile modern giysili iki kız gayet samimi bir şekilde birlikte geziyorlar..

Aşırı uçlarda olanlar hariç, toplumun büyük bir bölümünde, başı örtülü, türbanlı, açık bayanlar; komşu, arkadaş, dost olmada hiçbir sakınca görmüyorlar. Ama birileri, etnik köken ayrımcılığını yaygınlaştırarak , dini görüş ayrılığını körükleyerek birbirimize düşürme planlarını başarı ile! uyguluyorlar.

Oysa başta eğitim, sağlık, vergi reformları olmak üzere ne çok yapılacak işler var.

Şu; girmek için dokuz takla attığımız Avrupa birliğinde ekonomimizin güçlenmemesi için ne dolaplar çevriliyor diye araştırıp sorgulayanımız kaç kişi? Adamlar Japonya gibi ülkelerle ithalat-ihracat yapmamızı engelleyen, madde bile koydurmuşlar...

Vatan gazetesinde yazan bir yazar(Yiğit Bulut) “Türkiye’de petrol var mı?” başlıklı yazısında ülkemizin birçok yerinde petrol bulunduğundan söz ediyor. Ve şöyle bir yorum getiriyor: Bu petrol yatakları, ancak Amerikalıların bu kuyular üzerinde tamamiyle hak sahibi olmaları sonucunda ortaya çıkarılacak. Petrol olduğu, uydudan tespit edilen kuyuları bizim yetkililer açmak istediklerinde “petrol yok “ deyip kapattırıyormuş sevgili müttefiklerimiz....

Adıyaman’daki bir kuyunun varlığını rahmetli Muammer Aksoy’un ortaya çıkardığını, fakat kapattırıldığını öğreniyoruz bu yazıdan. Ve savcının üç yıllık bir çalışması sonucunda kuyu açılmış. Şu anda günde 200 varil petrol çıkıyormuş o kuyudan.

Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt’ın şu sözleri ne kadar anlamlı: “hatalar yaptık, ve bu hatalar bize silah olarak döndü” ben bu sözü şöyle yorumluyorum: Yarım asırdır uyutuluyoruz. Avrupalı dostlarımız, Amerikalı kardeşlerimiz tarafından... Güçlü bir Türkiye; bölgeyi kontrol etmelerine, büyük Ortadoğu projelerini gerçekleştirmelerine engel olacaktır, .çünkü. Bu güne kadar maske takıyorlardı, sadece belli aydın grubu niyetlerini biliyordu.Onların da konuşanlarını, yazanlarını susturdular... Ama şimdi sokaktaki insan biliyor niyetlerini. Maskeleri düştü... Artık maske takmak gereğini de duymuyorlar zaten. Açık açık “ dünyanın hakimi benim, dediklerini yapmak zorundasın” diyorlar.

Fransa “Ermeni soykırımı yoktur” diyene hapis cezası veriyor.Kendisi Cezayir’i 132 yıl sömürmüş, dilini yasakladığı için halen Cezayir de Arapça konuşan insan sayısı azmış.Bir milyon Cezayirliyi öldürmüş. Bu “ çifte standart “ falan değil, resmen haydutluk. Dünya haydutların, çetelerin eline kalmış. Ben diyorum ki:

Dükkanlarımızın isimlerini, İngilizce, Fransızca koyacağımıza güzel Türkçemizden seçsek...

Türk alternatifi varsa, tüketeceğimiz malları, Türk yapımı olanlardan tercih etsek...

Çocuklarımıza milli birliğimizin önemini vurgulayan eğitimi sadece okulda değil ailede de versek...

Televizyon kanalları özellikle gençlere, olumsuz etkileri olan magazin programları yerine; ülkemiz üzerinde oynanan oyunları her kesimden, her yaştan insanın anlayacağı bir anlatımla açıklasa, anlatsa...

Küçükmüş gibi görünen bu önlemlerin, sonuçlarının etkili olacağı kanısındayım.

Bugün türban serbest olsa, sorun bir şekilde bitse bir çoğumuz çok iyi biliyoruz ki başka tartışma konuları çıkacaktır. Gözlerimizin kurulan tuzakları görmemesi için; birbirimizle çatışmamıza zemin hazırlayacak daha kaç konu sırada bilmiyoruz.

Üzerimizdeki ölü toprağını atıp, silkelenip uyanma zamanı...Korkarım şimdi uyanmazsak hiç uyanamayacağız...

Saygı ve sevgilerimle....