- Kategori
- Güncel
Sevgiliye, sevgilisi olana olmasını dileyene :)

AŞK HAKKINDA,
Askta yarın yoktur. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru islemeye baslar. İnsan korkusuz olur, daha derinden anlamaya baslar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de tam ortasında.
Hindistan’da Ganj Nehri’nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... New York’ta, bir sokakta, kartondan kulübesinde yasayan kadının çıplak yalnızlığı da Her şey onunladır, ona emanettir sanki ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabin yazmadığı hakikatlere daha yakinizdir, inan...
Her hazzın en derin zerresine erişebilmek umuduyla yazın tüm ahengini taşırcasına cıvıl cıvıl yapar bizi aşk... Sonra acıları vardır, dünyanın tüm mutluluğuna tercih edebileceğin acılar. Öyle bir şey ki sevgili, insan aşk acısıyla ölebilir de, ölümsüzleşebilir de…
Öyle güzeldir ki bir sevgilinin dünyasında nefes almak, sözüm ona dargın olduğumuzda bile elimiz telefonda “arasa da barışsak” diye düşünürüz. “Asla affetmem” diye bir laf döner durur ama bir kere daha gözlerinize bakıp gülümserse, dünyaları önünüze sermiş gibi köşenize çekilip zafer çığlıkları atarsınız. Sonra bir bakarsınız affetmişsiniz, affetmişim. Ortada ne suçlu vardır ne de hâkim…
Aşk öyle elem bir sefalet ki açlığından süründürecek kadar uğraşır bizimle. Ona susadığımız anları bekler ve geldiğinde çaresizce teslim olduğumuzda anlarız.
“Aslında farkındasındır, sen acısına bile razısındır. Çünkü ruhumuz doğuştan bir içgüdümle muhtaçtır sevgiye, sevgiliye…”
Hayatımızı değiştiren ya da daha yaşanır hale getiren sevgili için çekilecek çilenin kutsallığına erişiriz.
Öyle anlar gelir ki sevgili, sensiz hiçbir anı yaşayamaz olurum. . Seninleyken sürekli kumanda savaşı verdiğim o televizyon düşman kesilir bana, sokaklar ender karanlıklarla karşılar beni, korktuğum bütün rüyaları bir bir görürüm. Seni elimden alan cadıları boğazlarım kâbuslarımda, sonra sabaha karşı alnımdan öpüp uyandıracakken sırtını dönüp giden adama bakar ağlarım. "Nasıl bu hale geldik biz?" Akşam elinde çiçeklerle gülümseyen adama tekrar âşık olurum. Bizim küskünlüğümüz bir günü aşarsa yaşayamam derdim ya sevgili, hiç yaşatmayan bir adam olmanı dileyerek kucaklarım seni o gün.
Ve Her yeni gün yeni bir kavga mevzu bahis olsun isterim ki, her an barışma telaşıyla sımsıcak bir hoş geldin demek düşsün bana.
Ben aşkı acısının içinde, dargınlığın küskünlüğün kol gezdiği o yerlerinde her zaman yeniden başlamaya cesareti olan iki insan gibi ve en kötü kavgalardan sonra bile öpüşüp koklaşarak barışan iki küçük çocuk gibi yaşarım…
Sevgili, aşkta yarın olmaz anla artık. Bugün bizi mutlu ediyorsa bırak yaşayalım. Yarın küsersek sonraki gün barışalım. Ve öndeki gün ettiğimiz kavgalar hiç olmamış yarın da yaşanmayacak gibi sarılalım birbirimize…
YARIN YENİ DEN SEVGİLİ OLALIM SEVGİLİ, SENİNLE HER GÜN ÖNCEKİNDEN DAHA GÜZEL OLSUN.
(Bu arada Şeker kız Candy ilk aşkı en masum en tatlı öğreneceğiniz çağdaş bir portre bence :) iyi bakın ve çocuk hayallerinize geri dönün, çocuk heveslerinizle sarılın elinizdekine, belki o zaman yüreğinizdeki servetin farkına varırsınız)
Tüm sevgililerin 14 Şubatı en güzel mutlulukların müjdecisi olsun,
1 güne sığdırmayacak kadar güzel sürprizlerin olduğu bir aşk dileğiyle,
Sevgiyle sevgiliyle …
Bulut Ablanız :)