- Kategori
- Deneme
Sevmek, ahh sevmek...

Sevmek,
Her insana nasip olmayan bir tutku.
Bir türkü duyuyorum uzaklardan,
Seviyorum
Bir sazın ezgisini duyuyorum, kendimden geçiyorum.
Seviyorum.
Ne yazık ki pek çok insanda bulamazsınız sevgiyi.
Tüm insanları sevmek.
Vatanı, Bayrağı, Ulusal değerleri sevmek çok görülür oldu bu günlerde.
Elbette tüm bayrakları, sadece kendi bayrağını sevmek olur mu ?
Kuşları sevmek…Kuşlar içinde güvercinleri daha çok seviyorum biliyor musunuz ?
Her Cuma, okulun kapanış töreninde İstiklal Marşı hoparlörden okunmaya başlıyor,
Tüm personel ve öğrenciler gür sesle başlıyoruz İstiklal Marşını söylemeye.
Hazır olda, gözler bayrakta,
İlginç !
Benim gözüm ise her hafta bayrağın üzerlerindeki bir çift güvercinde.
Ne zaman İstiklal Marşına başlasak, bu bir çift güvercin bayrağın üzerinde, göklerde keyifle tur atıyor. Benim de keyfim yerinde, İstiklal Marşı hep bir ağızdan söyleniyor o anda.
Düşünüyorum, kuşlar bile özgürlüğün tadını çıkarıyor.
Seviyorlar İstiklal Marşındaki ahengi ve bayrağın keyifle dalgalanışını.
Bayrak sevgisi olmayanlara ne diyeyim ?
Sevmek yüce bir duygu.
Toprağı sevmek, ağaçları, böcekleri, çiçekleri sevmek…
Sevmek bazı insanların doğasında var.
Ama bazısında ise göremezsiniz sevgiyi.
Eşimi, çocuklarımı çok seviyorum.
Hele torunumu ?
Marketten çıkıyorum akşam üstü,
Kızın biri sevgilisiyle tam yanımdan geçiyor, bana dönerek bağırıyor :
"Amca, ben bunu seviyorum !"
Eh kızım sev, hayırlı olsun, ama bırakma !
Hamile kadına soruyorum;
“Kaç aylık ?”
“Sana ne be adam ?”
“Hiç öylesine.” Diyorum. “Allah kolay kurtarsın, bu yaz sıcağında zor da .”
Bebek arabasında gülümseyen bir bebek,
Sevmek istiyorum, en azından yanağından bir makas ?
“Adı ne ?” diyorum.
Kadın suskun.
Tanışmıyoruz ya !
Bahçeye varıyorum.
Sabahın altısı
Güneş beni selamlıyor.
Güneşi seviyorum.
Komşu bahçenin köpekleri koşuyorlar üstüme üstüme !
En küçüğünden en büyüğüne.
Oldu şimdi !
Tanıdılar beni,
Seviyorum onları ya.
Onlar da beni.
Küçük köpekler ayağıma dolanıyor.
Sizi pamuklar sizi ! Hepsi aynı yaşta.
Paçalarımı çekiştiriyorlar.
“Oğlum durun, pantolonun borcunu bile daha ödemedim.” Diyorum ağzım kulaklarımda.
Bir yandan su bidonlarını indirmekteyim.
Fidanları seviyorum ya .
Küçük eniklerin annesi durur mu ?
O da sevgi istiyor.
Yarabbim, ön ayaklarını omuzlarıma atıyor.
Neredeyse benim boyumda,
Ha, ha, haa,
Lan oğlum tamam, tamam!
Fidanların sulaması bitince, tatlı bir yorgunlukla evdeyim.
Hanım soruyor,
“Sen üstüne başına ne yaptın öyle ?”
“Hiiç, ben ne yaptım ki ?
Şimdi banyoya girerim olur, biter.
Seni seviyorum aşkım !"