Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...
 

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini... üstelik seviyordu o da pek ala beni. Fakat gel gelelim bir sabah gün ışıyıpta uyandığımda, sanki tüm gece ayazda kalmış sandım bedenimi. Dönüp baktım başımı koyduğum yastığımın yanına, oysa orada yatıyordu sevdiğim dediğim hala...üstelik sarılıyordu da bana..."bak" dedim işte o zaman "durum ciddileşmiş, gel kale al artık istersen sen bu nükseden üşümelerini." Ve ardından, daha o henüz uyanmadan madem durum bu, o halde demir alma vakti gelmiş bu limandan...haydi kalk kızım heyamola" deyiverdim kendime.

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...sevdiğim sevildiğini bilmiyordu ama hala. Önce durup epey düşündüm. Sonra bir o fikre bir diğerine taşındım. Bir zaman doluya koydum onu almadı, bir zaman sonra boşa koydum ama dolduramadı...Eni sonu dedim ki; hayat kısa, insan fani gel desen eni iyisi mi de ona diyeceğini...Aldım karşıma sevdiğimi, dedim öylece sonunu düşünmeden ne varsa demek istediğimi. Önce korktu kaçtı, kaçarken de epey bir pençe salladı...Sanki o köşeye sıkışmış bir kedi, bende üzerine giden bir deli...Zaman dedim kendime...o her şeye olmadı mı hep çare.? Dediğim gibi de oldu sonunda; zamanla duruldu ne var ne yoksa... ama arada bende ki aşkta dahil oldu bu durulanlar arasına...

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...üstüne üstlük birde "sevmem ben bunu" dediğimi...Önceleri "aman sende" derken kısa zamanda aşık olmuştum o adam sende dediğimin ta kendisine. "Aman ne ala daha ne istyorsun?" demeyin durun daha... ben yola gelene kadar o aşık olan adam varya; bunu gözümün içine bakıpta daha anladığı o anda, rollerimiz değişmiştik biz onunla. Kedi fare , fare ise kedi olmuştu şimdi aynı oyunda. Sonra sonra sırayla rollerimizi değişerek bir zaman daha devam ettiysekte de bu bol tümsekli alanda yaşanan kovalamacalarımıza biz hep biliyorduk ki, bu ilişkide her iniş bir sonraki çıkışa kadar düz ovaydı sadece. Çünkü; "az huzur, çok tutkuydu" belliki bu defaki oyunun adı. Her inşin hemen ardında bir çıkış bekliyordu bizi bu yolda...Eh haz da buradaydı ya... o zamanlar didişmekten her ne kadar bunu itiraf edememiş olsakta...

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini..."benden adam olmaz" diye bağıran cinsinin hem de en önde gidenini...Eh ya serde küstahlık oluşundan "ben seni adam ederim" demenin kibarcası bir eğitmen edası vardı demek ki bende... yada belkide sadece toyluktandı onu seçmem aslında. Hoca olacağım ya hayatta hep kendime, vakit gelipte son denildiğinde; şükür ki; en olmadık adamdan en beklenmedik dersi alacak kadar da farkındaydım bu seçimimin amacını aslında. Eh elde kalan sadece bu olduğunda da; "biraz yara bere almış olsa da sol yanım, öğrenmek adına alacağımı aldığımdan, bu defa da karda çıkmayı başardım." demek kalıyordu galiba.

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...ama öyle çok fazla da değildi hani...itiraf edeyim ki; daha çok sevdiğim bir diğerinin ansızın boşalan yerini biraz olsun doldurabilmek ümidiyleydi seçimim. "Gel" dedim gelmesini istediğimde, "kal" dedim kalmasını istediğim kadar ve istediğim mesafede tam da gösterdiğim yerde. Ve bir kuklacı olduğumu anlamama vesile oluşundandır aslında, adı silinmemiş hazızamın karalama defterinden hala...
"Çıkmak isteyipte oyundan söyleyemediğimde bunu ona, yalandan bir kaza yapıp bir bacağını incitiverirsin sen kuklanın... "demişti bir dostum bana... "Eh bu durumda da; o seninle oynamayı istemeyecektir artık, bak sen bildiğini fark etmesen de yapıyorsun bunu sıkca. Sen bir kuklacısını anla ve bunu sakın unutma" diye eklediğindeyse, kabul edememiştim bunu kolayca...ve traji komik olanda buydu aslında, çünkü; tıpkı o dostumun dediği şekliyle noktalamıştım içinde olmaktan sıkıldığım bu oyunu ben sonunda.

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...Ama öylesine...hani platonik, uzaktan uzağa...Duydum geçenlerde bir yerden; şimdi artık onun bir sevdiği varmış hayatında...Hatta gördüm birde bereber çekilmiş fotoğraflarını. Ve o zaman dedim ki "bak, yakışmışlar birbirlerine ama". Söylerken bunu kendi kendime, üstelik tüm içtenliğimle; sanmayın ki sevmiyorum ben onu hala...Olsun, bu yakışmış olmaları gerçeğini değiştirmez ki, değil mi ama?...
Fakat kalbim; hala ucundan da olsa ona farklı çarpıyor aslında...ne yalan söyleyeyim ama daha çok, dostça...
Hem sevgili de olmadık ki biz hiç onunla...Eh olsaydık, şimdi bu kadar rahat olur muydum? Bakın onu bende pek bilmiyorum aslında...

Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...Seviyorumda hala...Ama o bir deli, bir de üstüne üstülük neredeyse belgeli...Yazar, çizer, içer, söyler... sabahına; dediğine demedim, demediğine dedim der...Ama ne derse, yada ne demesse kabulüm. Seviyorum işte, sanmayın ki bir sebebi var...

Seveceğim belki de yine günün birinde...ve ardından geçen bir sürenin sonunda, bir parağraf daha ekleyeceğim gelip o zaman yine buraya... ve diyeceğim ki; o parağrafın başında da: Sevmiştim ben günün birinde adamın birini...

Not: Bu yazım "ben" dediğimi tamamlama yolumda, tüm beni bana yansıtanlara şükranımın ifedesi olsun isterim. Sağ olun Var olun...

Sevgi ve ışıkla
Ayna

23.04.2008



 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..