Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '08

 
Kategori
Öykü
 

Bir sığınmacının öyküsü-3

Bir sığınmacının öyküsü-3
 


"Hemen...acele bana gelmen lazım" dediğinde, saat geceyarısını geçmişti... Burcuydu arayan..."Hayırdır, sen iyi misin?" diye sordum önce ama, sesi kötü değil sadece sadece telaşlıydı... can sıkıcı, yada tatsız bir durum olduğuna dair bir şey hissetmediğimden; "sence de saat geç olmadı mı ?" dedim.

"Yarın sabah erkenden şehir dışına çıkacağım" oldu cevabı..." ve seni gitmeden görmeliyim" diye ekledi...
"Anlaşıldı" dedim...Yine birşeyler karıştırmış beni tatlı belam... "Peki, geliyorum" dedim ve telefonu kapattım.

Birazda on küsür senedir onunla, hayatlarımızda ne olup bittiyse birbirimizle paylaşmış olmanın teklifsizliğinden olsa gerek, bu aramalarda artık saat mevhumu da kalmaz olmuştu aramızda.

Onun yaşı benimle aynı da olsa gerek minyon fiziği, gerek çilli yüzü ve hala bir kız çocuğununki kadar ışıl ışıl parıldayan gözlerinden dolayı; ben onu küçük kız kardeşimmiş gibi, o da beni ablasıymışım gibi görürdü. Aramızda buna dair bir tek konuşma geçmemiş de olsa, ilişkinin dinamiği baştan beri hep bu düzlemde gelişiyordu...

Telaşlı yapısı gereği her ne yapıyor olursa olsun o bir sincap gibi heyecanla girişirdi yapmakta olduğu işe...hele hevesleri söz konusu olduğunda... o zaman bir o kadarda tezcanlı ve kontrolsüz olurdu. Eh bu durumda biri abla olacaksa, o ben olsam iyi olur diye belki de, bir sözsüz anlaşma yapılmış gidiyordu işte aramızda...

Üstüme çarçabuk bir şeyler geçirip, acil durumlar için sakladığım bir şişe kırmızı şarabı da yanıma alıp yola koyuldum.

Ona vardığımda saat ikiye geliyordu. Kapıyı açtı...Hoş geldin bile demeden "ohh iyiki geldin, seni görmeseydim rahat edemeyecektim geç içeri " dedikten sonra kapıyı kapattı. Ben mutfakta kendime önce sert bir kahve hazırladım ve ardından kanapedeki o her zaman ki köşeme geçip, onu dinlemek için pozisyon aldım.

Elinde sigarası bir aşağı bir yukarı volta atar halde bir süre dolandı. Masmavi gözlerini kısmış, dudaklarını tuaf bir biçimde ara sıra büzüştürüp, kendi kendine mırıldanarak dolanıyordu...

Şu anda beline kadar uzanan turuncuya yakın bukleli kıvırcık saçları ve üzerindeki bu mini kırmızı geceliğiyle yaşını tahmin etmeniz olanaksızdı. Ama konuşana kadar...söze başladığındaysa; hangi konuda olursa olsun getirdiği bakış açıları ve bilgi birikimiyle dinleyenleri şaşırtmakla kalmaz, hayran da bırakırdı kendine.

Bir şey sormak yerine konuşmaya başlamasını bekleyecektim...bu arada da bir yandan, yüz çizgilerindne ruh halini anlamaya çalışıyor öte yandan da yanımda getşrdiğim şarabı açmış yudumlamaya başlamıştım...

Ben içimden tam "evet bu defa farklı bir şeyler var" derken, o söze başladı...

"Ve bu gün kazandığımı elimin tersiyle ittiğimde anladım ki aslında benim bu mücadelem, kazanmak istediğim şeyden çok, kazanan olmak içinmiş...ve bu ikisi arasındaki çok çok önemli ve o ince ayrıma varabilmem için benim illaki kazanmam gerekiyormuş.. Şimdi zafer benim...peki utanmalı mıyım sence? Yani sonuçta bunca farkındalıktan sonra hala bunu yapıyor olmaktan dolayı...yada bu boyutta bir egonun varlığı ile yüzleştiğimden ötürü?" diye sordu..

Bahsettiğinin yaklaşık bir yıllı aşkın süredir inişli çıkışlı devam eden ilişkisi olduğundan şimdi iyice emin olmuştum. Hoş son zamanlarda her şey epey-hatta söz konusu Burcu'ysa haddinden de fazla demekte sakınca yok- durağan gidiyordu.

Böylesine telaşlı olduğuna göre; ya yeni bir döneme daha giriyorlardı yada, tamamen farklı bir şeyler olmuştu...dur bakalım " dedim kendi kendime.

O ise; sorusuna yanıt beklemeden söze kaldığı yerden devam etti. Bunu yapacağını bildiğimden zaten hiç ağızımı açmaya yeltenmemiştim bile. Evet bu gecenin konusu belliki; ne seninle, ne de sensiz filminin asıl oyuncusuydu...

Sizlere, bu sürece gelinene değin geçilen aşamaları tarafsız bir bölgeye çekilerek ve çok kısa şekilde özetlemeye çalışacağım şimdi:

- Son derece sempatik, yakışıklı ve bir o kadar da ayran gönüllü olduğu belli olan bir adam...
- Vurdumduymaz, pervasız, sıcakkanlı bir delişmen bir kadın...

Adam; bağlanmak değil de, daha çok farklı olacağını düşündüğü bir ilişki yaşamak peşindeymiş gibi bir imajı oluşunun tersine; "sonunda buldum...sen demir alacağım limansın " yaklaşımında...

Kadın; yaşanmışlıklarının getrirdiği ruh üşümesi ile sıcak bir ilişki arayışında olduğunu içten içe hissetse de, diğer yandan da bu alışık olmadığı tarz karşısında hafifce şaşkın, kafası karışık ve açıkcası kararsız...

Adam; teklifinde ısrarcı...ve onun şaşkınlığından ötürü kadını; kısa süreli ilişkilerden öteye gitmeyen bir şeylerin maduru olması ile, bunun kadının kendi seçimi oluşu arasında konumlandırmak adına kararsız...

Kadının aklı; bu defa daha stabil, belki daha az heyecanlı ama, daha istikrarlı ve yormayacak türden bir şeyler mi denemeliyim? tütünden sorulasr ile haşır neşir vaziyette...

Adamın aklı; bu kadın ne ister acaba? ya yanıt aramakla meşgul...

Adam ve kadın; her ikiside bu ilişkiye istekli...

Kadın ve adam; ikiside birbirlerine karşı ilgili...

Adam ve kadın; bir çok soru işareti ve beraberinde cevaplanana kadar yaşanacak kaotik, bir o kadar da dinamik bir ilişkiye aklen onay vermez , kalben hevesli halde...

İlk 2 ayın bilançosu:

Kadın; adama aşık (her ne kadar itiraf etmese de)...
Adam; kadına karşı tutkulu...

Kadın; bu defa demir almak niyetinde (her ne kadar açıkca dile getirmese de) ...
Adam; dilindeki bu olsa da, hala buna hazır olmadığını farkında...

Kadın; adamın bu farkında olduğuklarının fena halde bilincinde...
Adam; kadının kendini sık boğaz edebilecek olmasının endişesinde...

Kadın; başlangıca göre bir kaç adım ileride...
Adam; bir kaç adım geride...

İkinci 2 ayın bilançosu:

Adam; kadını gözden çıkartmamış olsa da, yeni ilişkilere açık bir havada...
Kadın; gözü adamdan başkasını görmez hallerde...

Adam; bu durumu kendi lehine işlemek için, sürekli gelgitler yaratıp suların yükselişi ile çekilmesi arasındaki zamanları en iyi şekilde değerlendirmekte...

Kadın; med yada cezirde her an adama kapıları açık vaziyette...hatta bundan da öte, yedek anahtar da, adamın elinde...

Üçüncü 2 ayın bilançosu:

Adam; kadına artık sevgili olamayacakların söylemenin en uygun ve en kibar yolunu arar hallerde...
Kadın; duyacaklarını farkında ancak, buna karşı henüz çaresiz ve savunmasız vaziyette...

Adam; kadına birlikteliklerini bitirmek değil, biraz olsun nefes alma ihtiyacında olduğunu söylemiş ve aslında bundan böyle kadının ne düşüneceği ve yapacağı konusunda da oldukça pervasız durumda...

Kadın; bunun aslında kendisi içinde iyi olacağını ve kendisinin de bu ilişkiden aslında sıkılmaya başladığı konusunda kendi içinde bir takım inançlar (boş da olsa) geliştirme gayretinde...

Dördüncü 2 ayın bilançosu:

Kadın; istediğinin ne olduğunu anlamış... onu beraber olduğu bu adam ile paylaşabilmenin imkaansızlığını fark etmiş ve bundan dolayı da; ona karşı takıntılı halde arzulu...

Adam; Kadının kendinden vazgeç(e)meyişi karşısında son derece keyifli... ve bu fark edişle doğru orantılı olacak ölçüde, kendi hayatını yaşar halde...

Kadın; boş bir umudun peşinde anlamsızca ısrarlı...
Adam; beğendiği ve kendini kayıtısız şartsız tercih eden bu kadına karşı nötür kalabilecek kadar kendinden emin...

Kadın; adamın farklı kişilerle baraberliği olmasına rağmen, kendini de istiyor olmasıyla yetinebilmek için "bu özgür bir ilişki, önemi olan benim ve onun birbirimize sevgi duyuyor olmamız" demekle yetinecek hallerde...

Adam; kadının hiç bir şekilde ne düşündüğünü sormaz durumda ve sadece kendi istediği vakit, sürelerde kadınla ilişkisine devam etmekte...

Beşinci 2 ayın bilançosu:

Kadın; önemsenmediğini ve bu ilişkide kendi adına daha çok ilgiyi hak ettiğini düşünmekte... ve bunun için tüm gemileri yakacak kadar bıkmış vaziyette.

Adam; kadının kendi ve de ilişkileri hakkındaki fikri ve hislerine ilgisiz.

Kadın; kendini kandırmaya çalışmaktan yorgun ve "ne olursa olsun bu iş bitmeli" demiş ve bunu hayatına canı yanarakta olsa nihayet geçirmiş vaziyette...

Adam; her ne kadar şaşkın gibi gözükse de, bu kararılığın ardında duracak bir kadın olduğunu aslında bilir ve oyunun son buluşundan hoşnut olmasa da kabullenir gibi gözükmekte. Ve yaşananları kar sayar bir halde sesiz ve şimdilik tepkisiz.

Kadın; ayrılık kararı almışsa da; bunu adama açıkça söylememiş, sadece görüşme taleplerini red etmekle yetinmeyi tercih ederek bu ilişkiye son noktayı koymuş durumda. Ve tahminlerin ötesinde rahatlamış bir halde.

Adam; Bir kaç buluşma teklifine "hayır" yanıtı geldiğinde üstelememiş de olsa, hala biraz (beklenenin aksi) buruk ve sitemkar bir halde...

Altıncı 2 ayın bilançosu:

Adam; kadına karşı ilgili ve neredeyse tekrar aşık halde...

Kadın; adama karşı nötür...


Yedinci iki ayın dolmasına iki gün kala yani bu gece ki bilanço:

Kadın; Bu gün kazandığımı elimin tersiyle ittiğinde bu mücadelesinin kazanmak istediği şeyden çok, kazanan olmak adına sürdürdüğü bir şey olduğunu anlamış halde. Ve bunun aslında bir çok beraberliğinde yaşadığı bir sorunu belki artık bu defa çözebilmek adına, tüm bunları fark edebilmesi için seçilen ve yaşanan bir ilişki olduğunu anlamış halde...

Adam; tüm bunlardan habersiz bir daha ki buluşma için, kadından telefon bekler vaziyette...

Kadın; sabah kalkacak uçağa hazırlanmak için bir kaç saatliğine olsun uyumak umuduyla yatak odasının yolunu tutmuş durumda...ve bir süreliğine gideceği bu uzak şehirde yaşayacağı yeni maceraların heyecanına şimdiden kendini kaptırmış halde... ve bir de: Savaşmış, kazanmış, esirini almış...ve sonra da onu serbest bırakmış olmanın gururu koltuklarını epey bir kabartmış vaziyette.

Ben mi?

Ben tarafsız gözlemci köşemde...
Gözlerim neredeyse tekbaşıma bitirdiğim bir şişe kırmızı Şili şarabın da etkisiyle artık ince birer çizgi halinde...
ve yüzümde tatlı bir gülümseme...

Ve perde tekrar kapanır...


Sevgi ve ışıkla,
Ayna

14.04.2008








 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..