- Kategori
- Dünya
Sevr Antlaşması'nı, Lozan'da "yırtıp attık!" diyoruz ama; aslında hiç de öyle değil...

Böyle bir haritayı yok sayan Türkiye'nin, benzer bir haritayla karşılaşmasını, Türkiye düşmanlarından başka kim ister ki?
LOZANA'DA YIRTIP ATTIĞIMIZ, ANTLAŞMA'NIN YALNIZCA BİZDEKİ NÜSHASIYDI...
Antlaşma'nın aslı, bu antlaşmayı düzenleyenler tarafından, "gelecekte uygun bir zamanda" tekrar gündeme getirilmek için kasalarında saklanmıştı...
*
1980'li yıllarda, "uygun zamanın" geldiğini düşünen ABD ve destekçisi AB, birlikte planladıkları bir proje ile Türkiye'de Sevr koşullarını hatırlatan "silahlı ve sosyal" yanı olan bir uygulamaya başladılar.
Projenin silahlı kanadı PKK; sosyal yanı da "Barış Gönüllüleri" idi...
PKK, yer ve zaman seçimi yapmadan, planlı plansız eylemler yapıyor; yakıyor, yıkıyor, hem güvenlik güçlerimizden(asker, polis, korucu) hem de sivillerden (Kürtler dahil) can alıyorlardı...
"Barış Gönüllüleri" ise, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, hem misyonerlik yapıyorlar hem de bölge halkında "Kürtlük" bilinci yaratmaya çalışıyorlardı...
*
1990'lı yıllara gelindiğinde ise, Sevr Antlaşması'nın yapımcıları, yavaş yavaş baklayı ağızlarından çıkarmaya başladılar...Bu bakla, Fransa ve Almanya birlikteliğinde ve de Amerika desteğinde, ağızlarında iyice ıslandı ve nihayet tencereye konarak pişirilmeye başlandı..
"-- Sosyalist Enternasyonel'in 1993 Ekim ayı toplantısında, Avrupa Sosyalist Parlamento Grup Başkanı, bu toplantıya katılan Türk heyetinin bir temsilcisine;
'Kürdistan'da işler nasıl' diye sormuştur.
- ABD'de yayımlanan bir strateji dergisinin Aralık-1988 sayısında, İngiltere'nin Avrupa Birliği içindeki, 'Uluslararası Kürt Konferansı' girişiminin destekçisi olduğu ifade edilmiştir.
-- Anı dergide, Fransa eski Cumhurbaşkanı'nın eşi Daniella Mitterand'ın;
'Zaman ve şartlar bir Kürt Devleti'nin kurulması için uygundur' sözleri yer almıştır.
-- İngiltere Dışişleri Bakanı Robin Cook, Londra'da bir gazeteye verdiği demeçte;
'Türkiye'nin Doğu sınırları tartışılmalıdır. İngiltere, Irak'ın parçalanması sonunda kurulacak bir Kürt Devleti'ne hoş geldin demeye, samimiyetle hazırdır' demiştir.
-- Avusturyalı Parlamenter Hannes Swobodan'ın hazırladığı ve Avrupa Parlamentosu'ndan geçerek resmileşen, Türkiye İçin AB Stratejisi Raporu'nda;
'Türkiye'deki Kürtlerin azınlık olarak görülmesi ve Kürtlere yasal ayrıcalık hakları getirilmesi' ifadeleri yer almıştır.
-- ABD,(Buna İngiltere ve Fransa'yı da dahil etmek gerekir) kendine yakın yerli ve yabancı uzmanlar aracılığıyla;
'Mustafa Kemal'in 1923 yılında bir Türk-Kürt Cumhuriyeti Federasyonu kurmamakla büyük hata yaptığı' şeklindeki görüşü etrafa yayarak kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır.
-- Son olarak, yukarıdaki heveslenmelere paralel olarak, "Büyük Kürdistan" hayali peşinde koşanların;
'Ortadoğu'da 40 milyon Kürt yaşıyor. Bir devlet olmayan en büyük milletiz. Kürt cini lambadan çıkmış durumda' şeklindeki yaklaşımları Sevr İdeolojisi'nin hala canlı olduğunu göstermektedir(1).
*
Bütün bu gelişmeler karşısında biz ne yaptık ve ne dedik?
Korfez Savaşı sırsında, Amerikalı bir Albay, duvardaki bir haritaya yaklaşıyor; avucunu harita üzerinde dolaştırarak yanında bulunan bir Türk gazeteciye şöyle diyor:
"Siz isteseniz de istemeseniz de, bu bölgede bir Kürt Devleti kurulacaktır! Karşı çıkarsanız sizinle savaşacaklardır"(2).
Savaştılar da...Binlerce, asker, polis, korucu ve sivil hayatlarından oldular ve milyarlarca dolarlık ekonomik kayıplara uğradık...
İşte yaptığımız budur...O zaman ne dedik?
Bol bol konuştuk...Gazetelerde, destekli desteksiz atarak yazılar yazdık; kendilerinin hangi okulda okuyup "uzman" olduklarını bilmediğimiz kişiler, televizyonlarda kafalarımız şişirdi, aklımız çeldi..
*
Büyüklerimiz de gerçeği gördüler...Onlar da bir şeyler söylediler :
- Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel; "Avrupa'nın kafasındaki Sevr'dir. Fırat'ın doğusunda bir Kürt Devleti kurmak fikridir"(x) dedi.
- Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, "Batı'nın Sevr özlemi ve hedefi net biçimde ortadadır" demişti.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan :
-- Dünyanın ve bölgemizin yeniden yapılandırılmasına çalışıldığı şu karanlık dönemde, eğer durmaya kalkarsak, kendimizi bulacağımız yer Sevr şartlarıdır(3).
-- 2017 yılının ilk "muhtarlar toplantısında"(Özetle), "Bugün Türkiye, yeni bir İstiklal Mücadelesi içindedir. Bu mücadeleyi kaybedersek 100 yıl önce başarılamayan bir Sevr tezgahı yeniden önümüze getirilecektir...(4).
*
Durum budur...
Türkiye, şu anda, Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana, hiç yaşamadığı bir "var olma mücadelesi" içinde bulunmaktadır... Bunun vebalini(dış güçleri görmezden gelip) yalnızca devlete ve hükümete yüklemek biraz haksızlık olur...
Bu nedenle, kızgınlıkların, karşıtlıkların, siyasi ikbal beklentilerinin ertelenmesi; geçici bir zaman için de olsa, devletin bekasının ardına itilmesi zamanıdır...
Devleti eleştirmenin; ülkenin bütünlüğünün bozulmasını isteyenlerin yanında olmanın; devleti yalnız bırakmanın; kaderine terk etmenin ve bunu seyretmenin zamanı değildir...
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Muhalefet partileri liderlerinin, kol kola resim çektirmelerinin tam zamanıdır.
cdenizkent
--------------------- :
(1) Bu ve benzeri sözler ve girişimler için, Harp Akademileri Yayını olan,"Sevr ve Lozan" adlı kitaba bakılabilir.
(2) cdenizkent, "Adım adım Kürdistan-1", "Milliyet.com.tr", 16 Aralık 2009(Bu blog, bu adla yazdığım 9-10 blogluk bir dizinin ilkidir. Okumayanların okumasını öneririm)
Not : Amerikalı Albay'ın, haritada gösterdiği yer, bizim Güneydoğu Anadolu bölgemizin bir kısmını da içine alan sınırımıza bitişik Kuzey Irak topraklarıdır. O sıralarda bu yerlerde Kürt yapılanması karşı çıktımız "kırmızı çizgimiz" idi; ancak bu çizgi çoktan sarardı ve silindi. Şu anda, Kuzey Irak Yönetimi ile aramızda önemli bir sorun yok gibi...
(x) "Fırat'ın doğusunda dün ne oldu; bugün neler oluyor ve yarın ne olacak" başlıklı, sanıyorum 20'yi aşkın sayıda blog yazdım(blog dizisi)...Bu fazla itibar görmedi; ama okumayanlar okusunlar ve okuyanlar da tekrar okusunlar. Şimdi tam zamanıdır.
(3) "Sabah.com.tr", 23 Aralık 2016
(4) "Milliyet.com.tr", 4 Ocak 2017