- Kategori
- Mizah
Şeytan kulağı, merdiven altı, Siyah Kedi, bunlar beynimi yedi
Aman yatağın sağından kalkayım da günüm güzel geçsin.
Bugün ayın 13. günü dikkatli olmak lazım başımıza kötü olaylar gelebilir.
Eyvah, uğurlu yüzüğümü takmadım ne yapacağım şimdi ben.
Şu karşımdan gelene bakmayayım, mavi gözlü, nazar falan değidirir.
O ses de ne ayna mı kırıldı, vah vah başımıza gelecek var.
Bardak mı kırıldı, neyse boşver, evden nazar gitti.
Hayatımıza yüzlerce takıntıyı, batıl inancı nasıl da sığdırmışız, her duruma karşı mutlaka aklımıza tınnnnn!! diye düşüverir aniden. Bazılarını büyüklerimizden, bazılarını da kendi tecrübelerimiz sonrasında edindiğimiz cin fikirlerden yapılandırırız özenle. Mesela, eşim tuttuğu takımın maçını evin hangi koltuğunda izlerken, başarılı olduğunu düşünürse, hep aynı yerde konuşlanmaya çalışır. Bu bir süre böyle gider. Günün birinde, uğurlu koltukta otururken takım yeniliyorsa, o koltuk hemen uğursuz ilan edilir. Bir keresinde takım beyaz tişört giyerek izlediğinde başarılı olmuşsa, o tişörtsüz maç izlenmez, Allah bağışlasın yeni bir takıntı edinmişizdir ailece.
Kimileri, evden çıkarken, sağ adımla çıkar, kimileri nazar boncuğunu asla yanından eksik etmez.. Kimileri yolda yürürken, çizgilere basmamaya özen gösterir. Kimileri de adım başı bir batıl inanca takılıp, takıntı üretir durur
Anne : Aman kızım dur, merdiven altından geçme, uğursuzluktur.
Kız : Neden anne, ordan geçersem birileri yukarıdan kafama saksı mı atacak, merdiven altı nöbetçileri mi var?
Anne : Anneyle dalga geçme, çarpılırsın. Şeytan kulağına kurşun, düşüverirsin 2.80 görürsün gününü.
Anne : Ahh yazııııık, kadıncağıza bak, nasıl da ayağını alçıya almışlar. Dur üç kere tahtaya vurayım (dudaklarla) mucuuuuuk, hıh kulağımı da çekeyim.
Kız : Ne oldu anne, sağlam sağlam çektin mi?
Anne : Sus sen bakiiim, aaaa bak yere bir parça simit düşmüş, nimettir, günah, al onu da şöyle duvarın üstüne kenara koyuver, haaaaa koymadan öper gibi yap.
Kız : Anlamadım ama tamam anneciğim.....
Anne : Hiiiiiii, neredeyse eziliyorduk bak, aman Allah korudu, dur şu dilenciye bir para vereyim.
Kız : Anne dilenciye parayı anladım da, neden başından üç kez döndürdün parayı verirken.?
Anne : Başımıza gelebilecek belaları uzak tutmak için.
Kız : Hımmmmm anladım anne??????
Anne : Dur kızım dur, siyah kedinin önünden geçme
Kız : Yok artık, kedinin suçu ne yahuu?
Anne : Uğursuzluktur kızım.
Kız :Aaaaa anne ne yapıyorsun, delirdin galiba
Anne : Yok kızım yok, yakamdan içeri tükürür gibi yapıyorum.
Kız : O da niye?
Anne : Tanıdıklarımızı görmek için.
Kız : Bak, işte buna gülerim, bu zamanda tanıdıklarını görmek için binbir türlü yol var, demode bir batıl inanç bu.
Anne : Böyle şeylerin zamanı olmaz kızım yürü
Kız : Peki oldu tontonum, yorulduk vallahi, eve de geldik artık zaten.
Anne : Amann aman, şimdi, Neriman hanım bizim geldiğimizi görünce, gelir kesin, bak o geldiği zaman, çaktırmadan ayakkabısının içine bir tutam tuz dök
Kız : Neden, ayakları mı kokuyor?
Anne : Yok be kızım, çabuk gitsin diye, çok yoruldum, çekemeyeceğim onu saatlerce. Haaa bu arada, gel eteğinin ucu sökülmüş, onu dikeyim, ağzına da bir küçük kaşık koy
Kız : Ne ağzı, ne kaşığı?
Anne : Ben üstünde dikiş dikerken aklın dikilmesin diye.
Kız : Vallahi, anne, bugün beyin kıvrımlarımda hiç kırışıklık kalmadı sayende, hepsi ütülendi sabahtan beri.
Anne : Bak unutma da, sana bir sır daha, akşama kuzenin bize ilk kez kalmaya gelecek ya, söyle yastığının altına bir anahtar koysun
.Kız : Neden, rüyasında gördüğü kapıları açabilmek için mi?
Anne : Yok yok, ilerde evleneceği kişiyi görür.
Kız : Vallahi, inanamıyorum sana, sayende birçok konuda aydınlandım, pırıl pırıl oldum anneciğim.
Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen yazımı en az üç kişiye tavsiye edin, yoksa başınıza kötü şeyler gelebilir benden söylemesi:)) Sevgiler.