Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şeytanı medya mı yarattı?

Şeytanı medya mı yarattı?
 

ulviye internet kurbanı mı?


Ulviye 35 yaşındaydı o zaman...

Orlon örgü hırkası içinde oturuyordu sessizce ve başı önde... Gazetecilere bir şey söylememişti... Oysa ertesi gün ve sonrasında haber başlığı "Bizi bu chat işi mahvetti" diye atılmıştı,2002 Mart ayı ikinci yarısında.

"Eşim internette chat (sohbet) yapıyor, tanıştığı çiftleri evimize çağırıyordu. Toplu seks yapıyorduk" demişti Ulviye Yıldız.

"Olay " 72 milletin temsilcisi bulunan 15 milyonluk İstanbul’da değil; Manisa'nın Salihli'sinde gerçekleşmişti. Mahkeme tutanaklarına ve fısıltı gazetesi muhabirlerinin anlattıklarına göre ‘Ulviye Hanım, zamanla grup çalışmasından bıkıp, yine internetten tanıştığı Mustafa Bey'le birlikte olmaya başlamıştı. Bir gün Mustafa Bey'le eve geldiklerinde kocayı alkollü bulmuşlar. Başına teflon tavayla vurup 3 yerinden bıçaklamışlar.

"Hayatımızı bilgisayarda chat mahvetti" diyordu gazetelerin üçüncü sayfalarında Ulviye Hanım...

* * *

Düşünüyorum da, bu "melanet"i Salihli’ye, ya da anadolu’nun başka bir kentindeki sokaklarda bulunan evlere, iş yerlerine internet mi soktu?

Aynı soruyu, televizyon haberlerinde hayretle izlediğimiz, gazete sayalarında şaşırmadan okuduğumuz "hunharlık - sapıklık" karışımı öyküler için de sormak gerek

Bütün bu musibetlerin müsebbibi medya mı acep?

Yani biz evimize televizyon ya da internet girmeden önce kendi halinde, edebiyle yaşayan mazbut bir toplumduk da bu ışıklı kutular mı bizi yoldan çıkardı?

Grup seksini, seri cinayetleri, küçücük erek çocuklarının popo fotoğraflarını, minik kız çocuklarının çıplak fotolarını dünyaya dağıtmayı, 6 yaşında kızımıza alem önünde göbek attırmayı, aşığımızı eve alıp kocamızı bıçaklatmayı, şişme kadın uğruna arkadaş canına kıymayı, alacaklısına silah zoruyla etek giydirip şişeye oturtarak şantaj fotoğrafı çekmeyi, öldürdüğümüz adamı önce parçalara ayırıp bir güzel yaktıktan sonra küllerini saksılara bölüştürüp bahçemizin değişik köşelerine yerleştirmeyi...

....tüm bu "icat"ları medya mı öğretti bize?


* * *

Şunu diyenler çıkacaktır elbet: "Evet. bizler10 yıl öncesine kadar melek kadar olmasa da masumduk, bizi onlar, internet ve medya yoldan çıkardı"
Suçu bu ışık saçan kutulara atıp kurtulmak kolay olurdu.

Ancak televizyonun icadından beri "medyanın etkisi" üzerine yapılan araştırmalar, işin bu kadar basit olmadığını gösteriyor.Elbette gününün ortalama 5 saatini ekran karşısında geçiren bir toplum, gördüklerinden ve okuduklarından etkilenecektir.

Ancak şunu da atlamamak gerek:

İzleyici, kendi tutumunu destekleyen mesajlara ilgi göstermektedir. O yüzden de medya, davranış değişikliği yaratmaktan ziyade, yerleşik davranışı pekiştirici bir yol izlemekte. Çünkü Reyting var, çünkü tiraj var...

* * *

Ulaştığım sonuç şu:

Medya, bir ‘şeytan’ yaratmadı.
İçimizde varolan şeytanı uyandırdı... Ve yerelden ulusala oradan da global ölçeğe taşıdı.
Paparazziler, komşu evi dikizleme huyumuzu meşrulaştırdı.
Sübyan siteleri, saraylarımıza damgasını vuran bir adeti alenileştirdi.
Evde veya mahalle düğünlerinde zil takıp oynattığımız kızlarımız artık TV stüdyosunda oynuyorlar.
Geçmişte öldürülüp meralara gömülen cesetler ise büyük şehirlerde -yersizlikten – bodrum katlarına; o yok ise saksılara dağıtılmak zorunda kalınıyor.

Diyeceğim şu ki, dostlar; azmamıza, baştan çıkmamıza, katil olmamıza, günaha girmemize, soysuzlaşmamıza neden olan şey yalnızca medya değil.
Günahsız demiyorum elbet...
O'nun günahı :
'Beynimizde yetişen yasak elmayı dişleme cesareti ve utanmazlık vermesi...'

6 yıl önce bacak arasını çocuklarına tercih edip, yavuklusu ile bir olup kocasını öldürmeyi başaran Ulviye, internet kurbanı mı sizce?
Ve bugün 41 yaşındaki Ulviye...
Alaşehir Kapalı Cezaevi’de şiirler yazıyor...

YAVRULARIM ÖZLEDİM SİZİ
Seneler geçti ne haberinizi alıyorum,
Ne de sizi görebiliyorum.
Sizin özleminizle, hasretinizle
Geçiyor günlerim elem ve keder...
Gelmek istesem de, gelemiyorum
Canlarım mavişlerim.
Ben çekerim yüreğimdeki hasret ateşinizi,
Yavrularım özledim sizi.

Resminize bakıyorum da, nasıl büyümüşsünüz,
Hayalimde canlandırıyorum bana gelişinizi,
Anneciğim diye kollarınızı açıp koşarak,
Yılların hasreti, özlemi ile boynuma sarılışınız,
Yavrularım özledim sizi.
Hayallerimde, rüyalarımda, dualarımda,
Üstlerini örtüyorum üşümesinler.
Sineme sarıyorum korkmasınlar,
Dua ediyorum kimseler kötülük yapmasınlar,
Öksüz, yetim yavrularıma, mavişlerime diye…
Yavrularım özledim sizi.

Yaşamlarının en güzel anlarında,
Anne özlemi o minicik kalplerinde,
Olamaz yaradanım olamaz, acımadın mı?
O körpecik yavrularıma, mavişlerime,
Benim canım taş mı, kaya mı?
Nasıl dayansın bu ayrılığa bu acılara?
Yavrularım özledim sizi.

Ulviye Yıldız
Alaşehir Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Haber linki : http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=19521

 
Toplam blog
: 126
: 1276
Kayıt tarihi
: 10.09.06
 
 

48 yıldır yaşıyorum.Gazeteciyim, müzisyenim, babayım... Önce insan ve iyi bir yurttaş olabilme çab..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara