- Kategori
- Öykü
Sherlock Holmes dönüyor

Ben büyük bir Sherlock Holmes hayranıyım be onu bir öyküyle tekrar aramıza döndürmek istedim. Burda sadece hikayenin ilk bölümü var gelen tepki ve isteklere göre devamını da yayınlamayı düşünüyorum. Bu yüzden lütfen iyi kötü yorumlarınızı esirgemeyin. (Not: Aşağıda bahsedilen padişah Abdülhamit'tir ve kendisi gerçekten de polisitye roman hayranıdır.)
Dosya Adı : Sherlock Holmes Dönüyor
Olay Adı: (henüz belli değil:D)
Bölüm 1: Eski Dostların Buluşması
“Edinburgh’de akıl almaz cinayet” Eskiden olsa nasıl da heyecanlanırdım. Üstelik bu haberleri aziz dostum Sherlock Holmes’ün ağzından duymak ayrı bir heyecan kaynağıydı benim için. Şimdi ise tüm bunlar hiçbir şey ifade etmiyordu. Gazeteyi elimden bırakacaktım ki, eski günlerin hatırı için habere bir göz atmam gerektiğini düşündüm.Tam bu sırada çalan telefonun sesiyle irkildim. Doktorluğa döndüğümden beri hiç susmuyordu ki zaten. Arayan yine o hastalardan biri olmalıydı, basit, aciz. Hepsinden öylesine nefret ediyordum ki;sadece para kazanmam gerektiği gerçeği onlara katlanma gücü veriyordu bana. Aslında para kazanmak için bir seçeneğim daha vardı: Baker Street’e döner ve anılarımızı yazardım, böylece çok para kazanabilirdim ama biliyordum ki bu bana fazlasıyla acı verecekti. Ben de geriye kalan tek yol olan asıl mesleğime geri dönmeyi seçtim. Maziyle yaşamak yerine kendime yeni bir yol çizdim; çünkü geçmişte yaşayan o yaşlı bunaklardan biri olmak istemiyordum. Bir anda tüm bu düşüncelerden sıyrılarak çalan telefona yöneldim. Telefonun karşısından eski bir dostun sıcak sesi geliyordu. “Ah, aziz dostum Watson!Yıllar sonra tekrar sesini duymak ne kadar güzel bilemezsin!” Eminim ki dostum da ne kadar şaşırdığımı bilemezdi. “Holmes, bu sen misin?” –“Evet Watson benim, antika dostun Sherlock Holmes.” Aziz dostumla tam dört yıldır görüşmüyordum. En son …………………….. davasında beraber olmuştuk ve bana Konstantinopolis’den attığı kart dışında hiç görüşmemiştik.
(Aziz dostum Watson,
Seni habersiz bıraktığım için beni bağışla. Şu an Konstantinopolis’teyim.Belki inanamayacaksın ama bu devletin padişahı bizim maceralarımızı yakından takip ediyor. Sanırım en büyük hayranımızla tanışma şerefine eriştim. Keşke sen de burada olsaydın.
Dostun Sherlock Holmes)
“Eee Watson” dedi. “Neler yaptın yokluğumda?” – “Sen gittikten sonra iki yıla yakın bir süre Baker Street’teki ofisimizde maceralarımızı yazmaya devam ettim. Davalarla ilgili tuttuğun notlar çok işime yaradı doğrusu. Ama son iki yıldır Baker Street’e de uğramadım. Ve en önemlisi doktorluğa geri döndüm!” Birden kendi hikayemle çok fazla ilgilendiğimi düşünerek durdum. “Beni bırak da , sen neler yaptın Holmes? Neredeydin bunca yıldır? Beni gerçekten de çok meraklandırdın. Yalnız ben değil diğer insanlar ve gazeteler de gidişinle çok yakından ilgilendi. Hakkında söylenenleri duymuşsundur belki. Senin suçluların tarafına geçtiğin, yeteneklerini kaybettiğin ;eski bir düşman tarafından öldürüldüğün bile söylendi; hatta bir gazete senin kaçırıldığını ve karşılığında yüksek miktarda fidye istendiğini yazdı, çok sevenin varmış Holmes, istenen para kısa bir sürede toplandı;ama sen ortaya çıkmadın, paranın da nereye gittiğini tahmin edebilirsin sanırım” Dostum bu sözümün üzerine kendini tutamayarak şen bir kahkaha attı. Bundan tam dört yıl önce, tüm sıradan davalardan sıkılan Holmes, kendini iyice tütün ve kokaine vermişti. Aklını yeterince meşgul edecek işleri olmadığı zamanlarda hep böyle yapardı zaten. Yine böyle bir zamanda, sadece bir dostu değil sağlığıyla ilgilenen bir doktor olarak ona bir tatilin iyi geleceğini söylemiştim. Ama dostumun işlerini bırakıp da tatile çıkacağı ve bu tatilin bu kadar uzun süreceği aklımın ucundan bile geçmemişti; çünkü Holmes tam bir işkolikti. Ertesi gün Baker Street’teki ofisimize gittiğimde dostum içerde değildi. Uzun süre kapıyı vurduktan sonra, kapıyı anahtarımla açarak içeri girdim. Masanın üstünde benim için bıraktığı notu görene kadar olan bitene bir anlam verememiştim. Sonra anladım ki dostum gerçekten olaylardan sıkılmaya başlamış olacak ki garip bir şekilde tavsiyeme uymuştu.
(“Dostum Watson,
Sanırım sen haklısın, benim ufak bir tatile ihtiyacım var. Tüm bunlardan birazcık da olsa uzaklaşmalıyım. Gittiğim yerlerden sana kart atarım. Beni merak etme. Ayrıca senden gidişimi açıklamak zorunda kalacağından ötürü özür dilerim.
Aziz dostun Holmes”)
Dostum giderken kasadan yüklü bir miktar para almış, başka da hiçbir şeye dokunmamıştı. Her şey yerli yerindeydi.
“Watson” dedi Holmes. “Watson, orda mısın?” Bir an için telefonda konuştuğumu unuttuğumu fark ettim. “Ev-Evet Holmes buradayım. Ne diyordun?” – “Gezdim, diyordum Watson. Ne yaptığımı sormuştun ya, gitmek istediğim bütün ülkelere gittim. Sana da doğudan bir kart atmıştım hatırlarsan.” – “Dört yıl boyunca sadece tek bir kart attın, Holmes” dedim sitemle. “Kendimi tatile o kadar kaptırmışım ki, bir ara kim olduğumu bile unuttum. Ancak Konstantinopolis’de bir hayranımızla karşılaşınca hatırladım ünlü dedektif Sherlock Holmes olduğumu. Keşke o akşam sen de orda olsaydın, çok güzel bir akşam yemeği yedik.”
“Dört yıl boyunca nasıl oldu da hiçbir olaya karışmadan durabildin?” dedim. Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyordum. “Haha! Hiçbir olaya karışmadığımı da nerden çıkardın? – “Tatilde bile rahat duramadın değil mi, Holmes” dedim. “Ufak tefek şeylerdi” dedi “Bazı ülkelerde ufak tefek olaylara karıştım. Başka kimliklerle tabi. Hepsinden başarıyla sıyrılmak hiç de zor olmadı doğrusu. Belki inanmayacaksın ama bir ülkede bana para ödülü bile verdiler.” Eminim ki eski dostum beni tüm bunları anlatmak için aramamıştı. “Sözünü kesmek gibi olmasın ama…” dedim.”Beni tüm bunları anlatmak için aramadın herhalde, Holmes” Telefonun diğer ucundan dostumun şen kahkahaları yükseliyordu. “Formundan hiçbir şey kaybetmemişsin, Watson.” dedi. “Evet, seni rahatsız etmek için geçerli bir sebebim var” Kalbim deli gibi çarpıyordu, eğer düşündüğüm gibiyse son dört senenin boğucu havasından kurtulma vakti gelmişti. “Yeni bir vaka mı yoksa?” dedim. “Evet dostum yeni, yepyeni bir olay. Gazete görmüşsündür belki şu Edinburg’de işlenen cinayetle ilgili.” –“Evet gördüm.Nedir olayın iç yüzü?” Sesine gizemli bir hava katarak “Burada olmaz, Watson” dedi “ Telefonda olmaz;ama yarın Baker Street’te bir öğle yemeği için bana uğrarsan o zaman bununla ilgili konuşabiliriz. Kendine iyi bak dostum.” –“ Sen de Holmes, sen de.” Telefonu kapattıktan sonra gidip gazeteye göz atmayı düşündüm; ama sonra vazgeçtim. Hikayeyi Holmes’den dinlemeliydim. Tıpkı eski günlerdeki gibi. Ama yarına kadar beklemek beni çıldırtabilirdi. Akşama kadar evin içinde oradan oraya gezindim durdum. En sonunda yatağıma gidip, gözlerimi tavana diktim ve Holmes’le yaşadığımız maceraları düşünmeye başladım. Ertesi günü iple çekiyordum. Holmes’ü geri döndüren olay ne olursa olsun, dönüşümüz muhteşem olacaktı ve öyle de oldu.