Sigara ve yazarlar

Sabah yataktan yeni kalkmışsındır. Elini yüzünü yıkamadan mutfağa yönelmek istersin. Tek derdin sigara içmektir. Daha dün akşam gördüğün rüyayı dahi unutmamışken bir sigara keyfi yapmak istersin. Karnın açtır, gözünde çapak vardır, saçın başın ahenkle dans etmektedir ama yok, o sigara içilecek… 

Neyse, her sabah yaptığın rutin işleri bitirdikten sonra işe gidersin. Gazetenin manşetine bakmadan yine bir sigara yakarsın. Gazeteye sigarayla başlamak, sigara içenler için tavsiyemdir. Manşet eğer keyif veriyorsa, sigara da artı bir keyif olur. O keyifli haberin üstüne sigara içmek, kadayıfın üstüne dondurma gibi gelir. Eğer manşet canını sıkmışsa, mutsuz etmişse seni, sigara artık gereksinim değil, farz olmuştur. Stres, kemik erimesi ya da kireçlenmeye birebirdir(!) 

Manşetten sonra köşeciler gelir. 30 dakikada en az 6 köşeye konuk olursun. Her misafirlikte farklı duygular yaşarsın. Onun için tedbir almak lazım. Mesela Yılmaz Özdil bittikten sonra, sigara farz. Ahmet Hakan’dan en az bir’ on beş dakika önce, iki adet sigara içmek farzı ayn’dır. Ertuğrul Özkök’ü iyi değerlendirmek gerekir. Ortalarda falan yakmak lazım o çabuk biten sigarayı… Serdar Turgut’ da aynı onun gibidir. Tek farkı, bu ortalarda yakmayı, iki sefer yapmak gerekebilir… 

Fatih Altaylı olayı benim için muammadır. Bazen gerekebilir, bazen katiyen sigara yakmamak gerekir. Köşe okurken sigara içmeyi farklı kılan yazar benim için, Ece Temelkuran’ dır. 

Murat Bardakçı ve Engin Ardıç köşelerinde sigara kâfi değildir artık… Daha etkili maddeler bulmak gerekebilir. Kolonya falan çekmek geliyor içimden ama daha denemedim(!) Mehmet Barlas ile sigara tespitim bulunmamaktadır. 

Her nedense Ali Bulaç beni sigaradan soğutuyor. O yüzden pek fazla okumamaya dikkat ediyorum. Hasan Cemal’in yazılarını özetlediğim için sigara içmeye vakit bulamıyorum. Mehmet Ali Birand’ın köşe resmini geçerken sigara içmemek elde değil. Okusam da, okumasam da nafile… İçilecek… 

NOT: Bu yazı sigarayı özendiren bir yazı değil, sigaradan nefret edin tarzı bir yazıdır. (Halimi görüyorsunuz işte…) 

RAFTAKİLER 

- Tarihin arka odası mı, Tarih bahane dalga şahane mi?
- Öyle bir geçer zaman ki mi, öyle bir çıldırtır ki mi?
- Yahşi cazibe mi, Peker Pekmez mi?
- Hazır tatlı mı, ev tatlısı mı? 

Mahir Temur