- Kategori
- Edebiyat
Şiir çözümleme, yorumlama - 3

2 HAZİRAN 1992 TRABZON LİSESİ ŞİİR ÖYKÜ ŞENLİĞİ ÖĞRENCİLER
Şiiir çözümlenip yorumlanırken özellik gösterebilir. Sözcükler çok anlamlı, değişmece olarak kullanıldığında şiirde anlam çoğalabilir. Her okur değişik açıklamalarda bulunabilir. Şiirin her okura kurdurduğu düş ayrı olabilir. Bu da şiirin anlatımını güçlü kılar. Kimi şiirlerde ise sözcükler sözlük anlamlarıyla kullanıldığından anlam, açıklamalar ortaklaşır.
Usta ozan Behçet Necatigil'den örneklendirdiğimiz şiirler bu iki özelliği göstermektedir. Şiirleri çözümleyip yorumlayarak bunu görelim.
KAR KAR
Farı, kalbim, farı da
Kapına yığılacak karları
Kürüyeme
Ben senin necinim, kalbim
Kulun, kölen, müneccim
İşlerin, açmazlar - - koş aç, koş aç!
Rafında kapkacak, torbanda un
Al bir lenger kar
Deve hamurunu kendine kendin!
Yokum ben, bıktım, gerçek bıktım
Kapan derdinle içerle
Acılar mı anılar mı kar kar
Behçet Necatigil
Ozan, neyin üzerinde duruyor. Bunu bir okuyuşta anlayamıyoruz. Şiirde geçen farımak, kürümek, müneccim, lenger, açmaz sözcüklerinin anlamlarının bilinmemesi anlamayı güçleştiriyor. Bu nedenle sözlüğe başvurmamız gerekiyor. Bunların anlamlarını şiire aktararak bir kez daha okuyalım. Farımak: Aşınıp, yıpranıp işe yaramaz bir durum. Örnek, Gönül farımaz. Müneccim: (Ar) Yıldızlardan anlam çıkaran, falcı; astronomi ile uğraşan. Lenger: Kenarları yatık, geniş kap. Örnek, Bir lenger pilav.
Şiir kişisi kalbine sesleniyor. Bu kişi bıkkın, usanmış biri özelliği gösteriyor. Kalbine ilenmesi( kapına yağacak karları kürüyemeyecek kadar bitkin, yorgun düş ) , sonra kalbiyle hesaplaşması : kul, köle, müneccim, bıktım, kapan derdinle... Bu sözcüklerle ozan yakınmasını da dile getiriyor.
Şiirde geçen “kalp, kapı, kar, un, kapan ” sözcükleri çok anlamlı, çağrışımsal olarak kullanılmış. Örneğin, kar, “karmak” eyleminin buyuru biçimi; “kar kar” diye yinelenerek usanç dile getiriliyor. Kapan, “kapanmak” eyleminin buyuru biçimi, ayrıca tuzak olarak düşünülebilir.Sözcüklerin bu kullanım özelliğini imge olarak adlandırabiliriz..Ayrıca şiirsel söyleme özgü yinelemelere “ farı kalbim farı da koş aç, koş aç kar kar “ gidilmiş. Şiirin kapalılığı işte bu özelliklerinden kaynaklanıyor.
Biçimsel özelliğine baktığımızda İlk üçlüğün tek sözcüklü dizesi dışında diğerleri eşit uzunlukta. Şiirde iç uyakları görüyoruz: senin / necinim / müneccim / acılar / anılar/kar...farı/ karları... Şiir, yapı ve içerik olarak güç bir şiir.
Şiiri okur düş gücüyle değerlendirebilir. Her okurun ayrı değerlendirmeler yapması doğal.
GİZLİ SEVDA
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.
Seni sordu.
Hiç değişmedi, dedim,
Bildiğin gibi..
Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik
Sana selam söyledi
Behçet Necatigil
Behçet Necatigil’in Gizli Sevda şiiri Kar Kar şiirine göre açık bir şiirdir. Şiirde anlatılanlar sokakta ayaküstü gerçekleşiyor. Şiirin öyküleyici bir anlatımı var. Şiirde yer alan ton yani hava öykülemeye uygun.. Bunu, “vardı, rastladım, konuştuk, sordu, değişmedi, dedim” sözcükleriyle sağlamış. Şiir kişisi arkadaşının eski sevgilisiyle nasıl karşılaştığı, neler konuştukları, kendi yorumu sırasıyla şiirde yer almış. Şiirdeki sözcükler günlük dildeki anlamıyla yer aldığı için açık bir şiirdir diyoruz.
Şiir, dörder dizeden oluşan dörtlüklerden oluşmuş. Dizelerde“önce-görünce; burdan-oğlan; sordu-anlıyordu; evleri-söyledi” sözcükleri uyak oluşturmuş. Günlük konuşma dilinin deyimleri, ikilemeleri“ yedi sekiz, ayaküstü, ordan burdan, bir kız bir oğlan, selam söylemek”örnekleriyle kullanılmış. Şiirde düş gücümüze hiç gerek duyulmamaktadır. Çünkü anlatılan açık, anlaşılır durumda. İşte şiirin açıklığı buradan geliyor.“ Bir suçlu gibi ezik/ Sana selam söyledi” dizeleriyle unutulmayan bir aşkı da duyuruyor ozan.
Aynı ozanın anlayış olarak ayrı düzenlenmiş, kurulmuş iki şiirini değerlendirirdik.Bu şiirlerden hangisinin okuru sardığını düşünebiliriz. Bu örneklerde görüldüğü gibi şiirin kapalı ya da açık olarak niçin adlandırıldığını da görmüş bulunuyoruz.