Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '13

 
Kategori
Deneme
 

Şiir nedir?

Şiir nedir?
 

1.bp.blogspot.com


 Hadi bakalım altından kalkın? Şey gibi…

“Hayat nedir” , “Ruh nedir” , “Tanrı nedir?”

Nasıl anlatırsınız bunları bir ufacık çocuğa. Anlamaz ki… Olanaksız…

İnsanların çoğu da “Şiir nedir?” sorusunu ve yanıtının ne olabileceğini kolay kolay anlayamazlar ve bir tanım getiremezler…

Evet , bir kısmı getirebilir. Çünkü bizim ezberci eğitim sistemimizde her şeyin bir cevabı vardır ve buna karşı da hiçbir itiraz kabul edilemez…

Şiir nedir?

“Şiir, ölçülü , uyaklı dizgeli sözler bütünüdür.”  Al sana bir cevap. Ama gerçek bir cevap mı, yoksa gerçek kabul edilen bir cevap mı?

Soyut kavramlar kolay kolay tanımlanamazlar; tanımlansa bile kolay kolay algılanamazlar…

İnsanlara , “Kavak” nedir? Diye sorsanız; kolayca onu size tarif edebilirler; “Söğüt”ü de tanımlayabilirler.  Ama peki  “ağaç” nedir diye soracak olursanız, daha çok zorlanırlar. Böylece kavramlar “Somut”tan “Soyut”a doğru yol aldıkça , tanımlanma yetenekleri azalır. İnsanlar anlatmakta ve anlamakta güçlük çekerler.

Nazım Hikmet , arkadaşı Abidin Dino’ya : “Abidin , bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” dediği anda böyle soyut bir olguyu dile getiriyordu. Peki, “Mutluluk” nedir?

Asırlardır, şairler, ozanlar, sanatçılar  şiirin çeşitli tanımlarını yapabilmek için sayfalar doldurmuşlardır. Ama hiç biri de “efkarını cami, ağyarını mani” bir tanım  ortaya çıkaramamıştır. Yada şöyle söyleyelim , yani “zıddını , ayrıntılarını (gereksiz olanı) ayrı (dışarıda) tutan; asıl ögeleri, gerçekleri  içeren,” bir tanım henüz görülmemiştir.

Herkes kendine göre bir tanım geliştirmekte; yada atmakta özgürdür.  Kimse bu konuda bir yasak koyamaz. Ama olsa, olsa karşıdaki beğenmez ve kendine göre gerekçelerini de açıklayabilir. Şimdiye kadar hep böyle olmuştur.

Herkesin, ezberlediği zavallı bazı tanımları unutarak, daha ustaca, daha edebi tanımlara şöyle bir bakalım:

-“Şiir, dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak; bir olayı ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatı ,” olarak tanımlanabilir.

-Cahit Sıtkı Tarancı'ya göre şiir "Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır"

-Ahmet Haşim şiiri "Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan" diye tanımlamıştır.

-. Necip Fazıl Kısakürek ise şiir için:  "Mutlak hakikati arama işidir" der.

-“Mehmet Doğan: "Vezne veya vezin tesiri oluşturan ahenge sahip, kafiyeli veya kafiye tesiri uyandıran ses uyuşumu oluşturan edebi eser" diye tanımlar.

-“TDK sözlüğü ise: "Zengin simgelerle, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimidir" şeklinde tanımlar.

- Bir başka tanım: “ Hislerin, çağrışım ve izlenimlerin dizeler halinde dile getirildiği söz sanatıdır şiir.”

-“Şiir, dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, yada bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde  anlatma sanatıdır. (cokbilgi.com)

- J. Cocteau , şiiri tanımlarken, “Ne masayı anlatacağım diye masa kelimesini kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş kelimesini, ne de aşkı anlatacağım diye aşk kelimesini” der.

-Şiir için en eski ve sağlam tanım ise belki de , Eflatun tarafından yapılmış tanım olsa gerek. Yani, " kanatlı söz " ya da  " büyülü söz "

Benden bu kadar , siz de interneti şöyle ciddi bir şekilde karıştıracak olursanız daha nice şiir tanımları bulabilirsiniz.

Yukardaki tanımların her birine bakın , hiç biri diğerine benziyor mu? Hayır, her filozof, şair ve  sanatçı de şiir için tanımını kendisi yapmıştır, kendisi  getirmiştir. Aslında sanatçılar birbirinin ne sanat anlayışını beğenirler, ne bunun için yaptıkları açıklamaları. Bıraksanız bu konuda yıllarca tartışabilirler. Siz de her birisine : “Sen de haklısın…”, “Sen de haklısın…” diyebilirsiniz.

Peki, şairler, sanatçılar böylesine değişik tanımlar getirdiler diye, biz de vazgeçip, “Bu işin sonu yok…” diye şiirden de, şiirin tanımından da vaz mı geçelim. Hayır… Yılmaz Bey’in dediği gibi “Tartışalım.. Önerelim…” yine tartışalım.

“Barika-i efkardan mukaddeme-i hakikat doğar .“ demiş Namık Kemal (fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğar, demektir) . Eee tartışa tartışa, fikirler olgunlaşır ve zaman zaman içinde yeni yönelimlere yol açar, sözcüklerin içeriği daha derinlik kazanır ve kapsamı genişler.

Türkçe’deki her bir kelimenin kendine göre bir macerası, bir kapsamı vardır. O kapsamın nerelere kadar uzandığını tahmin bile edemezsiniz.

Şiir nedir?

Hadi gönül komayın, ben de size bir tarif yapayım: “Kalbiyle aklını dile bulayıp, balla yemektir.”

Hadi , bir de Atatürk’ün askerinin tanımlama çabasıyla tanımlayalım , elektriğin tanımını şöyle vermiş Mehmet : "Ne idüğü bilinmez ne ettüğünden bellidir.”

Şiir de öyle : Şiirin ne olduğu kolay kolay bilinmez. Ama güzel bir şiir okunduğunda veya okuduğunuzda,  kollarınızın üzerindeki damarların içinde kanınızın aktığını hissediyorsanız; kalbiniz durur gibi oluyorsa, heyecanlanıp, hiçbir şey söyleyemiyorsanız…” aklınız, fikriniz durmuştur… Şiir sizi etkisine almış; mahvetmiştir. İşte şiir odur.
Tabii, bunu duyabilmek için, ya aşık olmak gerekir; yada kırk yıllık şiir ustası…

Gerisi yalan!

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..