Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Şiirde yanılsamalar - 2 : İmgeye takılma

Şiirde yanılsamalar - 2 : İmgeye takılma
 

İmge, dış dünyadan alınan izlenimlerle oluşturulan algıların zihinde görüntüye dönüşmesi, resimsel bir değer kazanmasıdır. Belki burada şiirsel imgeleri ikiye ayırmak gerekir: 1.Bildik İmgeler: Varolan sözcükleri, bilindiği düzenleri koruyarak bir araya getirerek bildik resimler oluşturma çabası; 2.Yeni İmgeler: Hiç rastlanmadık şekilde iki yada daha fazla sözcüğü alışılmadık bir şekilde bir araya getirerek olağanüstü beyinsel resimler çizmek. Bu işlem fazlasıyla imgelemin (hayalgücünün) çalıştırılmasını gerektiriyordu. 

Birinci türden “alışıldık” imgeler yazma çabası, ne şairi, ne de okuyucuyu gerer. “yorgun eşek” dersek , böyle bir sıfat ve isimden oluşan birliktelik bizim için pek yabancı değildir; biz bunu çok çabuk kabulleniriz. Oysa , “sarhoş katır” imgesi bize, daha alışılmadık , daha olağanüstü bir yapı taşır. İyi şiir daha çok olağanüstü, alışılmadık, imgelerle yazılır; daha doğrusu , yazılırsa daha çok başarılı olur, düşüncesi bazı şairlerde egemendir. 

Şairin “İmgelemi=Hayalgücü” geniştir, zengindir. Şair şiirini yazdığı zaman bu imgelemi zorlar, oradan, duyulmadık, bilinmedik, kavramlar, imgeler tutar çıkar getirir şiirini kurar. Şairin kurduğu dünya yepyeni bir dünyadır. Biz orada, belli bir yabancılaşma içinde, sağımızı solumuzu ayırt etmeye çalışırız. 

Bu bakımdan diyebiliriz ki, şair, sözcüklerle imgeler hazırlayıp sunan, bizi farklı dünyalarda gezdiren bir kurgucudur. Şair bu bakımdan bir büyücüdür. Çünkü önceden varolmayan bir şeyi aklında kurgulayarak onu kafasında yeniden canlandırabilme yeteneğine sahiptir. Bu bakımdan şairin kafası, halkın kafasına göre, oldukça ters çalışır. Şair olmayacak şeyleri görmek ve onu gösterebilmek yeteneğine sahip kişi diye bilinir. O bakımdan, tehlikeli bir kişidir de. Çünkü şair sözü bir bakıma yalandır da..Çünkü çoğu kez öyle bir şey yoktur, ama var gibi kurgulanmıştır. Aslında bu bakımdan bütün sanatların temelinde şiir vardır. 

Şiirimizde “İkinci Yeni” akımı geniş ölçüde sözcüklere dayanması, kendisine yeni imgeler bulmayı iş edinmesi bakımından seçkin bir yere sahiptir. İkinci Yeni, 1950'li yıllarda Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan gibi şairlerin başını çektiği bir şiir ve edebiyat akımıdır. Garipçiler'e ve 1940 Toplumcu Gercekçi Kuşağı'na tepki olarak doğmuştur. İsim babası Muzaffer İlhan Erdosttur. Türk şiirinde değişik imge, çağrışım ve soyutlamalarla yeni bir söyleyiş bulma amacında olan bir akımdı. Ortak ozellikleri; dilin alışılmış kalıplarını yıkmak, sözdizimini zorlamak, değiştirmek yada bozmak oldu. Şiirde hayal gücüne ve duyguya ağırlik verdiler. (Vikipedi) 

İkinci yeni akımı geniş ölçüde yeni sözcüklerle yeni imgeler kurmaya yarayan, söylemek istediklerini soyut bir dille anlatmaya çabalayan şairlerin oluşturduğu bir akımdı, yer yer anlamın bulanıklaştığı görülür şiirlerinde. 

Alışık olmayan imgeler oluşturmak işi şairlerin işidir. Fakat bazen, bazı şairler durmadan yeni imgeler uydurmak ve onların gölgesine sığınarak yaşamak , şiirlerini sürdürmek peşindedirler. Şiirlerinde bütünlük yoktur; ana bir ileti yoktur; tema yoktur. Sadece ve sadece parlak sözcüklerle oluşturulmuş yepyeni imgeler ve o imgelerle oluşturulmuş dizeler vardır. Belli bir konu görülmez..Şiir bir yerlerden bir yerlere savrulup gider. .Şair bu düzeyde adeta, yeni imgelerin peşine düşen bir “İmge Avcısı” gibidir. Evet, bu şekilde çalışan şair, şairden çok imge avcısıdır. Yaman bir imge avcısı. Böyle bir şiir baştan sona okuyan kişi, nereden nereye geldiğini anlayamaz, belki şiiri sadece “seyretmek” durumunda kalır. 

Böyle bir şiir kötü müdür? Böyle bir şey söylenemez. Tıp doktorları da, “Hastalık yok, hasta var.” Derler. Bunu şiir yazma işine aktaracak olursak, diyebiliriz ki, “her şiir kendine özgü bir yapıdır” o zaman her şiir bağımsız olarak incelenmelidir. Güzellik kavramının içine çok fazla sayıda öğe girer. Bu bakımdan şiir her şeyden önce tadılmalıdır. İyi şiir, kötü şiir vardır. Kötü şiir kendini çok çabuk belli eder, ama iyi şiirin ölçütleri tam olarak formüle edilebilmiş değildir. Onu gördüğünüz zaman çarpılırsınız, o kadar. 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..