Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Ekim '14

 
Kategori
Edebiyat
 

Şiirin sesi 4

Şiirin sesi 4
 

Cahit Sıtkı Tarancı



Cahit Sıtkı, romantizmin ve sembolizmin etkisine kalmıştır. Şiirlerinde ölüm korkusunu ve acısını ,doğanın ve sevginin güzelliğini, sıcaklığını dile getirmiştir. Şiirini ölüm, yaşam ve geçmişle besleyen sanatçı, dili son derece akıcı bir biçimde kullanmıştır. Hece ölçüsünü kullanan sanatçı bu şiirlerinde biçime önem vermiştir. Hece ölçüsüne yeni bir ahenk ve uyum getirmiştir. Sanatçının Garip akımı (Birinci Yeni) etkisiyle yazılmış serbest şiirleri de vardır.                 

Memleket İsterim

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

(Cahit Sıtkı Tarancı)

Yaşama sevincini,iyimserliğini çevresine yayıyor Cahit Sıtkı. Yaşama bakışı iyimserdi. Çevresindeki canlı ve cansız varlıkla sevgiyle bakıyor. Onların güzelliklerinin, özelliklerinin  bozulmaması şairin dileği. Bu güzelliklerin,varlıkların dostça paylaşılmasından yana. Birçok şiirinde olduğu gibi bu şiirinde de ölümden söz etmeden duramaz.Her an ölüm korkusu sarar şairi.Ölüm korkusu olmadığı zamanlar daha rahat ve mutludur. Kuşların yaşadığı ; mavi gök altında dalların yeşil,tarlanın sarı olduğu; insanlar arasında farklılığın olmadığı bir dünya düşler. .Böyle bir ülkede yaşamaktan mutlu olacak,şikâyeti sadece ölümden olacaktır. Şiiri biçim yönünden incelediğimizde Divan ve Halk edebiyatı geleneklerinden yararlanıldığını görüyoruz. Görüldüğü gibi her bendin birinci dizesi nakarattır. Halk şiirinde, özellikle türkülerde buna benzer nakarat dizeler sıkça kullanılır. Bu tekrar dizeleri şiirde iletilmek istenen temayı vurgulamak ve hatta perçinlemek için kullanılır. Cahit Sıtkı da hayalindeki güzel memlekete olan özlemini bu tekrar dizeleriyle vurgulamış oluyor.

Şiirdeki diğer biçimsel özelliği de kullanılan ölçüdür. İlk bakışta serbest ölçüyle yazılmış gibi görünen bu şiirde Cahit Sıtkı hece ölçüsünü denemiştir. Dizelerin hecelerini saydığınızda on iki rakamına ulaşırsınız. Halk şiirinde en çok kullanılan hece kalıpları yedili, sekizli ve on birli ölçüdür. Cahit Sıtkı hece ölçüsüne bir yenilik getirerek duraksız, on ikili hece kalıbını kullanmış. Ayrıca “memleket isterim” nakaratı on ikinin yarısı olan altı hecedir ve bu yönüyle “kesik mani” dediğimiz anonim şiirlerdeki yarım dizeyi hatırlatır


Şair ilk üçlükte “mavi, yeşil, sarı” sözcükleriyle çok geniş ve mükemmel bir ülke manzarası çiziyorGünümüzde tüm dünyanın sorunu olan çevre kirliliğini hatırlatırcasına “mavi gök” ifadesiyle ozon tabakası delinmemiş; nefes almaya, canlıların yaşamasına uygun bir tablo çiziyor. Biz bir okuyucu olarak mavi sıfatıyla birlikte pırıl pırıl gökyüzünü, bembeyaz bulutları, soluyacağımız tertemiz bir havayı da düşünürüz

Cahit Sıtkı “yeşil” dal diyor. Bu sıfat belleğimizde birçok çağrışımlar yaratır. Bir uçtan öbür uca yemyeşil ormanlarla, çeşit çeşit ve tazecik meyve ağaçlarıyla bezenmiş bir ülke hayal ederiz. Ayrıca “sarı tarla” sıfatı bize temel gıda maddesi olan ekmeğin elde edildiği buğdayı, sapsarı ve uçsuz bucaksız buğday tarlalarını hatırlatırİşte şiir budur: Az sözcük fakat çok çağrışım,

Şair çevreci oluşunu bunlarla sınırlamıyor. İlk dizede çizdiği harika doğada hayvanların da rahat ve huzurlu yaşaması gerektiğini “kuşların diyarı olsun” diyerek vurgulamaya çalışıyor. Ayrıca tertemiz göğe sahip, yemyeşil ağaçlarla süslü, tarlalarında sapsarı buğdaylar dalgalanan, her türlü hayvanın barındığı bu güzel memleketin bin bir çeşit çiçekle daha da güzelleşmesini arzuluyor. Hepimiz binlerce sorunla boğuştuğumuz şu dünyada zaman zaman “Yaşamak ıstıraptır” diye düşünmüşüzdür. Cahit Sıtkı her insanın bu dünyayı ve yaşamayı gönülden sevmesi gerektiğini vurguluyor.

İşte hem içerik, hem de biçim yönünden ilginç bir şiir. Sadece bize değil dünyadaki tüm insanlara hitap eden bir sanat şaheseri…

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara