- Kategori
- Eğitim
Şikayet edebilir miyim?
İlköğretim öğretmenlerinin çok yakından bildiği ve bu dertten muzdarip oldukları bir konu var. Şikayet etme alışkanlığı... Öğretmen her ne kadar bu alışkanlığı yok etmeye çalışsa da büyük çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanır. Bu tutumun çözümüne dönük öğretmen, kesin ve kati çizgilerini belirleyerek, öğrencilere tavrını belli eder. Bu tavır kimi zaman "şikayet etmek yok, ederseniz kızmaya önce sizden başlarım" şeklinde olabilir. Bunun dışında gelen şikayete umursamaz bir tavır sergileyerek geri çevirebilir.
Özellikle ilköğretim çağı dediğimiz sosyal temasın en yoğun olduğu bir dönemde, önlemini almadığımız taktirde yaşamın ileriki aşamalarında sıkıntılar ile karşılaşılabilineceğini unutmamamız gerekir. Bireyi bekleyen sorunların başında ise çekingen, kendini ifade etmede zorluk çeken, hayata karşı aciz, tercihlerinde başarısız bireyler olmasıdır.
Öğrencinin kendi gündelik sorunlarına muhatap arayıp, kendi başına çözüm arayışına girmesi, özellikle yaşantısında sorunlar karşısında yılmayan bir tavır edinmesine neden olacaktır. Şikayet ise en son çare olarak düşünülüp, çözümsüzlüğün olduğuna inanıldığı bir anda yapılabilir. Bu süreç okulda, evde, mahallede yani her yerde bu şekilde işlemelidir. En son noktada edilecek şikayet ise yetkili kişilere ve meşru bir şekilde yapılmalıdır.
Şikayet ile ilgili bir kaç önemli nokta ise şöyle:
- Öğretmeni tarafından olumsuz bir davranışı nedeni ile uyarılacak bir öğrenci o anı kurtarmak için hemen bir başka kişiyi şikayet edebilir. Kişiyi hangi davranış bu düşünceye sevk etmiş olabilir?
- Kalemini çantasında bulamayıp, yanındaki arkadaşını şikayet eden 1. sınıf öğrencisi olabilir. Çocuk, gelecek hangi tepki için çantasını iyice araştırmadan yanındaki arkadaşını suçlayıp şikayet edebilir?
- Sınıf içerisinde yanında oturduğu arkadaşı gelip şikayet ettikten sonra gidip onunla resim yapmaya devam eden bir öğrencinin bu davranışının altındaki asıl sebep nedir acaba?
- Şikayetin dozunu kaçırıp, gelip annesini şikayet eden bir çocuğun, iki saat sonra ödev yapmadığı için okulun rehberlik servisine gönderilmesinin bir sebep sonuç ilişkisi olabilir mi?
- Beraber gelip birbirlerini şikayet eden iki çocuğun sonrada ellerini omuz omuza atarak odadan çıkmasının altındaki nedenleri araştırmak gerekmez mi?
- Sınava yeterince hazırlık yapmadığı için sınavda başarısız olan öğrencinin, öğretmenini
Bahsedilen soruların herkesin kendine has cevapları olabilir. Ancak ortak olması gereken noktalar vardır ki bu da şikayet olgusunun sebep, sonuç ve sergilenmesi gereken tutumları konusunda analiz etmektir. Şikayette her zaman bir sebep vardır. Sonucu belirleyecek olan ise muhatap olan kişidir. Dolayısı ile süreci belirleyen de muhatap olan kişidir.
Yersiz yapılan şikayetler için nasıl bir tavır sergilenmesi ise son noktadır. "İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır." atasözünü duymuşuzdur. Birey özeleştiri kazanmadığı sürece olaylara duygusal ve psikoloji yaklaşım sergileyerek hata yapabilir. Yukarıda bahsettiğimiz öğrenci tiplerine karşılıksız kalmamış olabiliriz. Ancak özeleştiriye sevk etmediğimiz sürece bunun sonu gelmez. Şikayet bahane niteliğinde ise dolayısı ile hatayı kabul etmek ile başlayacak herşey.
Şikayet günübirlik çözüm ise her iki taraf o çözüme yetkilidir zaten başka muhatap aramaya gerek yoktur. Ebeveyn ve öğretmenlere tavsiye edilen sürekli iletişim en büyük artısı budur belki. Her şikayeti değerlendirip kendince çözüm bulduğunu düşünen anne, çocuğunu farkında olmadan şikayete teşvik etmiş olacaktır. Şikayetten sonra çocuğunu suçlayıp dinlemeyen baba, duyarsız ve güvensiz bir ortam için zemin hazırlamış olur. İstenmeyen tutum şikayet değil, yersiz, ve anlamsız şikayettir. Bu da tabi ki dinleme ihtiyacını da beraberinde getirir.
Anne, baba ve öğretmene düşen görev; Çocuğun sorunlarını çözmekten ziyade kendisinin çözebilmesi için rehberlik etmektir. Problem çözümünde objektif olmasını sağlamak, hatta problem çözmede özgüven kazandırmaktır. Problem çözmesini pekiştirmek amacı ile bir ödevi en güzel şekilde yapmış gibi ödüllendirmektir. Şikayet etmeden önce kendi hatasını görmesi için düşünmeye sevk etmektir. Her şikayetin hesabını sormaya kalmamakla beraber, duyarsız da kalmamaktır.
Ebeveynler ve öğretmenler, bu süreci değerlendirirken yakınlıklarını ve ön yargılarını bir tarafa bırakarak, çocuğun ihtiyaç ve şikayetine o şekilde rehberlik etmelidirler. Asıl amaç suçlu aramak değil, sürece çözüm aramak olmalıdır.
Okulöncesi ve ilköğretim birinci kademelerinde (1, 2, 3, 4 ve 5. sınıflar) görülen şikayetlerin büyük çoğunluğu, öğrenciye geçici çözümler bulunarak yapılan yanlış pekiştirmeler ile olmuştur. Çocuk, geçici bir çözüm de olsa bir hakem arayışı içinde olduğu ve o anlık isteklerine yanıt bulduğu için şikayete başvurur.
Özetle anlatılmak istenen, kişiyi dinlemek, şikayet edilen problemin çözümüne yönelik analiz yapmasını sağlamak ve çözümde şahsın kendisinin yer almasını sağlamaktır.
Kişinin şikayetsiz her çözümünün görülmesini sağlamaktır. Bu süreç bireyde kazanım haline gelinceye kadar devam edip, sadece çözemeyeceğini düşündüğü sıkıntılarda yardım talebinde bulunması gerektiği bilinci verilmelidir.