- Kategori
- Sınavlar
Şıkları verseniz

renksiz sınav
'Batılı devletler, Osmanlı İmparatorluğu'nun içişlerine karışmak için dayanak olarak kullandıkları belge ve antlaşmaları ve bunların sonuçlarını yazınız.' diyerek verilen bir soru yu mu yeğlerdiniz? Yoksa 'Aşağıdakilerden hangisini batılı devletler Osmanlı İmparatorluğu'nun içilerine karışmak dayanak olarak kullandılar?' şeklindeki bir soruyu mu?
Test tekniğinin eğitimde, ölçme ve değerlendirme açısından baktığımızda bir çok noksanları bilinmekte. Uygulanmasının kolaylığı yanında soru dağılımı ve soru sayısının arttırılabilineceği en önemli avantajlarından fakat ölçme ve değerlendirme açısından ne kadar güvenilir ve geçerli bir sınavdır?
Bir soru ve sonunda alınan tepkileri vermek istiyorum;
'Öğretmenin sınıfa geldiğinde derse giriş aşamasında yapması gereken ilk şey nedir?'
Olay bir KPSS dershanesi program geliştirme dersinde 'Eğitim durumlarının temel değişkenleri ve boyutları' konusu incelenirken geçiyor ve öğretmen, öğretmen adaylarına yukarıdaki soruyu yöneltiyor. Ardından gelen tepki bir kaç saniyelik sessizlik, ardından birbirine bakışmalar ve olay soru öğrencilerin birinden 'Şıkları verseniz?'
Ne kadar utanç vericidir ki sınıfta seneye öğretmen olarak atanacak (!?) ben de dahil 20 kişiydik. Belki bilip kelimeye dökememekten, belki de bilmemekten veya gerçekten uygulayamamaktan. Ama en azından herkesten saçma da olsa bir kaç fikir çıkmamalı mıydı?
Uzadığını bilmeme rağmen bir örnek daha veriyorum: 'Hocam 1 kilo demir mi daha ağırdır 1 kilo pamuk mu?'
Hepimiz çocukluğumuzdan beri özellikle ebeveynlerimiz tarafından sorulan bu soruyla karşılaşmışızdır. Bu soruyu soran bir lise son öğrencisi, ve ne kadar da olsa bilişsel düzeyi oldukça yüksek birisi. Kilogramın ne ölçüsü olduğundan girerek de soruya cevap buldurabilirsiniz, soru hakkında düşündüklerinden yola çıkarak da yönlendirebilirsiniz öğrenciyi. Fakat her türlü şeye rağmen öğrencinin ikna olamaması nedendir?
Senelerdir vazgeçilemeyen 4-5 seçenekli, seçenek sayısının bir eksiği kadar yanlışın bir doğruyu götürdüğü, soruya cevap veremeyenin o konudaki bilgisinin sıfır olduğu (!?) düşünülüp üstüne üstlük doğru yaptıklarından da -yanlış bildin diye- bir miktarının götürüldüğü bu sınavlar ilerde daha da belirginleşecek sorunları beraberinde getiriyor.
Geçen sene eğitim yılının sonunda ki bu sınavların açıklandığı döneme denk geliyor, üst düzey (!) yöneticilerden bir demeç: Test çözen bir nesil mi yetiştiriyoruz?
Bildiğini ezbere bilen, bilgi düzeyinden ileriye gidemeyen, kapasitesinden çok daha fazlası yüklenen, bildiklerini bırakın analiz ve sentez düzeyinde yüksek zihinsel becerileri gerektiren bir şekilde yorumlamayı başka durumda verilen bir problemi uygulamada zorluk çeken bir nesil yetiştirdik, yetiştiriyoruz.
Halbuki hissederek, görerek, yaşayarak, uygulayarak ya da ilk sorduğum sorudaki durumu neden-sonuç ilişkisinde tartışarak öğrenseler daha iyi olmaz mıydı? Ama doğru ya; şu anda bildikleri (!) onca şeyi öğrenemeyeceklerdi.
Aslında sormak istediğim en önemli soru şu: 'İlk soruyu okur okumaz birçok kişi cevabı düşünmüştür.' diye bir varsayım çok mu önyargılı ve iddialı olur?