Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '12

 
Kategori
Güncel
 

Şimdi teröriste ağlama zamanı!

Şimdi teröriste ağlama zamanı!
 

Bu ülkede bir garip durum var. Terör azıttığı zaman şehit cenazeleri üzerinden "ağlama seansları" düzenleyenler, güvenlik güçlerinin teröri ablukaya alıp teröriste kayıplar verdirmeye başladığı zaman "terörist için ağlama seansları" düzenlemeye başlıyorlar.

Yine samimiyetsizlik...Yine siyaset!...Hükumete vurmak adına her türlü kıvırtma, her türlü riyakarlık serbest...

Hani, Hükumet güvenlikçi politikalardan vazgeçtiği için 2002 de sıfır olan terör şimdi artmıştı...Hani bu yüzden Hükumeti teröre teslim olmakla suçluyordunuz.

Şimdi, dağ başlarında askerimiz, polisimiz hakim oldu; teröre göz açtırmıyor; tuttunuz teröriste ağlamaya başladınız. Teröristin de insan olduğu, devlet teröre boyun eğdirmeye başlayınca mı aklınıza geliyor? Bu ne densizlik, bu ne samimiyetsizlik!..

Sanki, gizli bir el yeniden  dağdakileri koruma refleksiyle hareket geçti.Bunu harekete geçiren de Diyarbakır Emniyet Müdürü'nün "teröriste ağlamayan insan değildir" açıklaması oldu. Şimdi herkeste bir "insan olma" yarışıdır gidiyor!!!

Elbette, bu ülkenin gençlerinin hiç bir şekilde ölmesini istemeyiz. Zaten, bunu isteyenler bunu tahrik edenler, iki tarafın da terörden beslenen kodamanlarıdır. Yoksa, ne Hükumet, ne halk bunu ister...Ancak, bunca yıllık tecrübe göstermiştir ki dağdaki terörün beli bükülmeden ovada "barış" konuşmak mümkün olmuyor.

Keşke, bugün dağ başlarında ölen terörist gençler, buralara çıkmasaydı; keşke onları dağa götüren tüm yollar kapatılsaydı...Ama zamanında bu yolları kapamak bir yana, Kürt gençlerin dağlara çıkması için onları adeta zorlayanlar şimdi ya hesap soruyor; ya da timsah göz yaşları döküyor.

Evet, bu ülkenin tüm gençleri yaşamalıdır; yaşatılmalıdır...Gerek içerde, gerek dışarda daima barış peşinde koşulmalıdır. Ama bu samimiyetle yapılmalıdır; riyakarca değil...

Terör on gencimizi şehit ettiğinde, "nerde bu devlet, nerde bu hükumet, nerde bu ordu" diye bağıracaksınız; devlet, hükumet ve ordu terörü kıstırınca bu defa da "şimdi terörste ağlama zamanı" türküsü tutturacaksınız...Bu nasıl bir ikiyüzlülük!...

İşin bir de dış cephesi var: Şu ülkenin tarihine bir bakın, her fırsatta adam asma peşinde koşan aynı zihniyet şimdi, "Yurtta barış, cihanda barış"a sarıldı. Bu "barışçılık"larının bir tek nedeni var, kendi halkına karşı "devlet terörü" uygulayan Suriyenin zalimini korumak!

Ne oluyor size? Bu nasıl insanlık, bu nasıl vicdan? Esad'ın askerlerine acıyor ama onların katlettiklerine acımıyorsunuz... Bu çifte standardın, Sivas yangınına ağıtlar yakıp Başbağlar katliamını hiç duymamış gibi davranmaktan farkı yoktur. Bu "zihniyet" sadece kendi ölülerine ağlayan bir zihniyettir. Bu zihniyet sadece kendini "mazlum" olarak gören bir zihniyettir; en zalim olduğu anda bile...

Bu zihniyetin, cami avlusunda evire çevire Müslüman dövüp sonra da "Müslümanlar beni dövüyor" diye bağıran Siyonist arsızlığından farkı yoktur.

Zalim Esad'a arka çıkıyorsunuz; teröriste kucak açıyorsunuz; bu ülke kiminle "düşman"sa siz onunla "dost" oluyorsunuz, hala Yavuz Sultan Selim sendromu yaşıyor; hala tarihe tersinden bakıyorsunuz.

Tarihe küfretmek size bir şey kazandırmaz, ondan ders almak gerekir.

İslam ve istiklal şairi merhum Akif'in dediği gibi, ders alınmayan tarih tekerrür eder zira...

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara