- Kategori
- Güncel
Benim Cumhuriyet'im
Ah be fotoğrafım, bir de duygularımı yansıtsaydın!
Kim ne derse desin, cumhuriyeti seviyorum. Önüne birinci, ikinci gibi yakıştırma gelmeden, yalın haliyle seviyorum cumhuriyeti.
En çok bizi yıllarca sarıklı, pala bıyıklı, kara çarşaflı olarak hayal edipte, ülkemize geldiğinde gerçekle yüzleşen batı insanın gözlerinde o şaşkınlık ifadesini gördüğüm zamanlar anlıyorum cumhuriyetin değerini ve kazandırdıklarını. Ayrıca, “Ne kadar önemli ki bu kazanımlar, hala çocuklarına eskisi gibi anlatıyorlar, hayal ettiriyorlar bizi” diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Akşam işimden çıkıp evime dönerken, İstanbul’un yedi tepesine konulmuş o al bayrağı görünce heyecanlanıyorum her seferinde; “İşte!”, diyorum “Bu benim Cumhuriyet’imin şanlı bayrağı!”. Beni tarifsiz bir mutluluk alıyor, ne güzel oluyor o asil bayrağın gölgesinde özgürce yaşamanın tadını çıkarmak.
Evime gidiyorum, huzur içinde oturuyorum, sevdiklerimle hoş beş ediyorum. Biliyorum, bir az sonra kapı, bir tekmeyle açılmayacak, otomatik tüfekler taramayacak can telimizi, yarın yine güne merhaba diyerek gerine gerine uyanacağım. Bana bu güveni, tüm dünyanın istemeyerekte olsa kabul ettiği Cumhuriyet’im veriyor, gururla dolduruyorum göğsümü memleketimin bağımsız havasıyla.
Seçim zamanları, Cumhuriyet’imin milletvekillerini, belediye başkanı ve meclis üyelerini, muhtarını seçmek için oy kullanıyor olmak, -genelde desteklediklerim kazanamasalar da- sonsuz bir haz veriyor bana. Oh, diyorum ne güzel şey demokratik bir cumhuriyet rejiminde yaşıyor olmak. Baksana, diyorum başımızda ne kral, ne kraliçe, ne ağa, ne bey, ne derebeyi yok. Bazılarına katlanmak zor olsa da, ne güzel şey çoğunluğun seçtiklerinin toplumu yönetmesi, diyorum.
Geçen günlerde bir fotoğrafta görmüştüm; iki coni, almışlar omuzlarına roketatarları, hedeflerinde bir Cami minaresi, sen vuramazsın ben vururum yarışıma girişmişler. O esnada, müezzin efendinin “Allahuekber!”, diyen sesi gelmez mi kulağıma, oracıkta anladım, bu Cumhuriyeti korumanın bir ibadet olduğunu. Dinimize gösterdiğimiz özeni bu ülke hakkında yapacağımız seçimlerde de göstermemiz gerektiğini bir de.
Of, ne kadar çok şey var aslında yazmak istediğim ama bu milletin her şeyi var, okuma sabrı yok, neyleyim!
Kısacası; bu gün 85 inci yılında, bu anlamlarla, anlamalarda bir kez daha yüceleşti gözümde benim Cumhuriyet’im. “İyi ki varsın!”, dedim, “Hep var ol!” diye ekledim.
Bu gün, nazlı yıldızla hilali, üzerine düştüğü şehit kanları ile birlikte yerden alıp göndere diken ayağı çarıklı, şalvarı yamalı Anadolu yiğitlerini yâd ettim. Nasıl etmeseydim? Onlar değil miydi bize bu Cumhuriyeti hediye eden? Mustafa Kemal’in kılıcı ile işaret ettiği yere, Akdeniz’e önüne emperyalistleri katarak tek bir vücut halinde atılan onlar değil miydi? Ya gururlu kibirli sömürgecileri “…Geldikleri gibi…” evlerine gönderen, bu Cumhuriyeti, zorla onlara kabul ettiren onlar değil miydi? Hepsinin ruhları şad, mekânları cennet olsun!
Sen cumhuriyetlerin en güzeli, özgürlüğümüzün temelisin.
Sen Atamızın bize emaneti, bu milletin en büyük eserisin.
Sen en son ve ebedi Türk Devletisin.
Sen Türk’üm diyenlerin mabedi, Türkiye Cumhuriyeti’sin.
Nice yıllara, benim Cumhuriyet'im, nice yıllara Türkiye Cumhuriyeti!
Sevgiyle kalın.