- Kategori
- Gündelik Yaşam
Hüzün
Resim, Vedat TOLAN üretimidir.
Gönül üzgünlüğü, gam, keder, sıkıntı olarak tanımlanıyor Türkçe sözlüklerde hüzün kelimesi.
Bugün tanıma giren her öğe bende mevcut; hüzünlüyüm.
Gönlüm üzgün, sıkıntılı, gamlı ve “tarifsiz kederler içindeyim”…
Daha iki hafta önce, evimde misafir ettiğim, geleceğe ilişkin planlarını dinlediğim, gözlerindeki umudu sevinçle gözlemlediğim Zeynep, artık aramızda yok; rüyası bitti.
O benim bir arkadaşımın ilk çocuğuydu, on dört yıl önce o dünyaya gelirken hastanenin önünde omuz omuza beraberce beklediğim bir arkadaşımın kızıydı. O gün, ben müjdelemiştim dünyaya gelişini herkese. Bugünse ayrılışını haber verme günüymüş; ne acı.
Bir umutla gitmişti Kayseri’ye. O, sağlık personeli olmak istiyordu; belki hemşire, belki ameliyathane teknisyeni, belki acil tıp teknisyeni, belki de laborant…
Onun yıllarca tıp okumaya sabrı yoktu, bir an önce liseyi ve meslek yüksekokulunu bitirip, iş hayatına başlamak istiyordu. OKS sınavı sonucunda puanı, İstanbul’daki sağlık meslek liselerine girmeye yetmediği için, babasının memleketi olan Develi’de bir okulu, Develi Sağlık Meslek Lisesini tercih etmişti.
Daha okulun ikinci gününde heyecanla indi öğrenci servisinden, yolun karşına geçmeyi düşünüyordu. Heyecanlıydı ya unutmuştu en basit trafik kuralını, sağına soluna bakmayı. Yaptığı hatayı, o ölümcül darbeyi aldığında anlayacaktı ama artık çok geçti. Hani hayatın yüzde sekseni yapılan hatalar ve onların katlanılan cezaları arasında gidiş dönüşlerden ibarettir ya, bu seferki hatadan dönüş yoktu…
Şiir mi yazsam dedim bu dünyalar güzeli adına, tarihe bir şerh düşsem; cesaret edemedim. Şairin dediği şeyden korktum, Hasan Hüseyin’in “Tutuşur dizelerim…” diye başlayan demesinden, dizelerin tutuşmasından korktum; cesaret edemedim.
Yüreğimde eriyen lavlar sızdı kalemimin ucundan bugün; kor oldu içimi yaktı, lavdan ırmak oldu gözlerimden aktı hüzün.
Hani, hastanelerde sus işareti yapan hemşire resimleri vardır ya, senin de başında hemşire şapkasıyla bana sus diye işaret ettiğini gördüm, sustum.
Hani, “Bu dünya bir pencere, her gelen bakar gider…” der ya bir şarkıda, işte ben de bakarken o pencereden, seni de gördüğüme çok mutluyum; hoşça kal güzel kızım.
Bizi unutma olur mu gel ara sıra, “rüzgâr ol gel, yağmur ol gel…”…
Hasret koyma sevenlerini ne olur, ete kemiğe bürün de, insan gibi göründe gel.
Bugün hüzün günü dostlar, yarın Allah kerim. Doldum, taştım ne yapayım, sizlerle paylaştım; affedin.
Sevgiyle kalın.