Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '07

 
Kategori
Haber
 

Şimdi uykusuzluk vakti

Saatlerce, “Ne yazmalı?” diye düşündüm durdum.

- Ne yazmalı?

- Nasıl yazmalı?

Eskiden faydası olur, zihni açar diye yarım şişe şalgam suyu içerdim, artık “Güzel Marmara” şarabı içiyorum, nafile. İlham perisi görünmemekte inat ediyor. Kimin bedduasını aldım, bilmiyorum.

**

Sahi kuzum, tümceye “eskidendi”diye başlayınca hatırıma geldi.

Eskiyen, yitip giden yıllarda, bir Fransız yazar, “Sözün yarısı söyleyene, yarısı dinleyene aittir” demiş. Hani soyadının başında “M” sonunda “E” harfi olan yazar. (Bu da size ev ödevi olsun!)

Demişse demiş...

- Eee? E’si şu:

- Eskiden dava adamları varmış: Abdi İpekçiler, Cavit Orhan Tütengiller, Çetin Emeçler, Muammer Aksoylar, Uğur Mumcular, Ahmet Taner Kışlalılar..

Şimdi her kapıyı çalıp her çukura giren, karanlık, karışık, yüzsüz, yetersiz, yeteneksiz, niteliksiz, kişiliksiz, utanma duygusundan yoksun, şakşakçı ve goygoycu her devrin adamları var.

- Eskiden özverili insanlar varken, şimdi arsızlık ve çıkarcılığı beceri sayan, ihaleci, takipçi, teşvikçi numaracılar; “Rab bena hep bana” diyen açıkgözler var.

- Eskiden kendi kendine yeten ülkeymişiz mesela. Şimdi kendi kendine “gelin güvey” olan ülkeyiz. Örnek mi istediniz, buyurun: Kuzey Irak.

Hepsi bu kadar mı, elbette değil.

- Eskiden asgari ücretle dört kişilik aile geçiniyormuş. Şimdi dört asgari ücret toplamına bir aile geçinemiyor.

- Eskiden dönekler parmakla gösterilirmiş. Şimdi parmağınızı sallasanız döneğe çarpıyor.

- Eskiden basında yalnızca fikir adamları varmış. Şimdi “onun bunun” adamları da var.

- Eskiden fikir gazeteleri varmış: İzmir’i işgal eden Yunan Efzun Alayının sancaktarını “ilk kurşun”la yere seren ve sonrasında süngü darbeleriyle şehit edilen vatanperver Hasan Tahsin’in gazetesi Hukuk-u Beşer gibi. Şimdi vatan, ulus, yurttaşlık bilincinden yoksun ruhu kirli, dili kirli, kalemi kirli aymazların özgürlükleri kötüye kullanan, ayrılıkçı, bölücü, yıkıcı yayınlarına rastlamıyor muyuz?

- Eskiden ekranlar hiç olmazsa siyah beyazdı.

Zengin ve Yoksul, Lorel Hardy, Pilli Bebek, Pinokyo, sevimli köpek Lassie, Kaçak Dr. Richard Kimble çay, oralet ve tarçın kokuları arasında izlenir, ekran Can Akbel’in “Güne Bakış” programının ardından kapanırdı.

Şimdi ise, ekranlar eşkıyaların istilasına uğradı, kan kırmızı. Dizilerde yeraltı dünyasının acımasız hesaplaşmaları, derin devlet, silah kaçakçılığı, kan davaları, namus meseleleri say sayabildiğince...

- Eskiden yollar yürümekle aşınmazmış. Şimdi yürütmekle aşınmıyor.

Çıplak gerçek ortada: 1997-2002 yıllarında tasfiye edilen Türk Ticaret Bankası, Bank Ekspres, İnterbank, Egebank, Yurtbank, Sümerbank, Esbank, Yaşarbank, Etibank, Bank Kapital, Ulusal Bank, İktisat Bankası, Sitebank, Tarişbank, Bayındırbank, Kentbank, EGS Bank, Toprakbank, Pamukbank ve İmar Bankası niçin tasfiye edilmişti, acaba bir hatırlayan çıkar mı?

Sahne ve gösteri sanatları da çok şey yitirdi.

- Eskiden güçlü meşe ağaçları varmış: Vasfi Rıza Zobu, Cemal Reşit Rey, Bedia Muvahhit.. Şimdi karşımıza çıkanların çoğu bildiğimiz kütük. Elinizi vicdanınıza koyup söyleyiniz; görgüsüzlük, bayağılık, sululuk, savurganlık, şımarıklık fışkırmıyor mu?

Bitirirken, Murathan Mungan’ın, “Eskidendi, Çok Eskiden” adlı şiirine göz kırpmamak olmaz:

(...)

Hani hepimiz arkadaşken,

Hani oyunlar tükenmemişken,

Henüz kimse bize ihanet etmemiş,

Biz kimseyi aldatmamışken,

Eskidendi, çok eskiden.

Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,

Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,

Daha biz kimseye küsmemiş,

Daha kimse ölmemişken,

Eskidendi, çok eskiden.


Şimdi ay usul, yıldızlar eski

Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden

Geçen geçti,

Geçen geçti,

Geceyi söndür kalbim

Geceler de gençlik gibi eskidendi

Şimdi uykusuzluk vakti.

Son Söz
Güneş doğdu gece oldu, gün battı sabah oldu. Eski eskide kaldı.

Eski televizyonlar arka odalardaki yerini aldı. Gel zaman git zaman maskara, madrabaz günler devri başladı.

Umutları beslemek, korumak gerek biliyorum, ama sormadan edemiyorum:

- Açları toklardan çok, düşünenleri konuşanlardan az memleketimizde bunca elem, bunca ıstırap, bunca çile bugünler için miydi?

 
Toplam blog
: 14
: 1012
Kayıt tarihi
: 24.09.07
 
 

Gazeteciyim. “Bu meslekte en çok ne ile övünüyorsun?” diye sorsalar, “Abdi İpekçi Dostluk ve Barı..