Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sınav macerası

Geçtiğimiz haftasonu Açıköğretim Fakültesi arasınavları vardı. Ben de diğer öğrenciler gibi sınavlara girdim. Benim canım annem de kızının büyüdüğünü göz ardı ederek, “o saatte beni bilmediği semtlere yalnız gönderemeyeceğini” belirterek bana eşlik etti. J

Yetkililer de sağ olsun çoğu öğrenciye kendi ikamet ettiği ilçede, 10-15 dakikalık mesafede sınav yeri belirlerken; bana İstanbul trafiğinde 1, 5 saatlik mesafedeki okulları sınav yeri olarak seçmişler. Onlara da teşekkürü bir borç bilirim!...

Cumartesi sabahı saat 7:00 de evden çıktık. Cumartesi sabahı tıklım tıklım olan bir otobüse kendimizi sıkıştırdık. Çevreme baktığımda ellerinde “ sınava giriş belgesi “ olan insanların kollarının altında da malum dersanelerin ( reklam olmasın J ) çalışma kitapları vardı… Sınav yerime tek vasıtayla gidemeyeceğim için otobüsten inip minibüse bindik. Ben daha önce sınav yerimi görmüş olmanın rahatlığıyla ineceğim durağı söyleyip ücreti ödedim. Ancak bunu bir ben yapmışım herhalde diye düşünmeye başladım. Çünkü her binenden benzer cümleler duyuluyordu:


“ Ben Altınyıldız İlköğretim Okulu’na gideceğim. Nerede inmem gerekiyor???”

“ Cami durağında inecekmişim ama bilmiyorum, gelince söyler misiniz? “

“ Doğu Sanayi durağına gider dimiii? Yanlış binmeyeyim… “


Şoför artık dayanamadı :

“ Bir dakika!!! Herkes bir binsin ücretini versin ( koyun can derdinde, kasap et derdinde =)) Sonra herkese yardımcı olacağım… “


Herkes teker teker ücretini ödedi.


Şoför:

“ Şimdi abla sen nerede ineceksin?”

“ Cami durağı dediler amaa ben bilmiyorum. Okula gideceğim, okul var dimi orada? “

“ Tamam abla, ben indireceğim seni. Bekle sen. Sen nerede ineceksin?....”


Herkesin sorusunu cevaplandırdıktan sonra :

“ Yahu önceden 2-3 gün önce gelip bakıyorlardı bu okullara… Siz niye bakmadınız da şimdi telaş ediyorsunuz? “


Adam haklıydı ve kimse cevap vermedi bu soruya… Okul duraklarında minibüs boşaldı yavaş yavaş, biz de birkaç kişi son durakta indiğimizde kimse kalmadı minibüste. Herkes aceleyle okul binasına girmeye çalışıyordu.


Sınıfa girip yerime oturup etrafı izlemeye başladım. Daha zaman vardı. Bu arada diğer sınav görevlisi geldi yüksek topuklarıyla “ tak tak tak “ diye.


“ Günaydın arkadaşlar. “


Herkes mırıltıyla karışık “ günaydın “ derken yan taraftaki sıralarda oturan kızlardan biri bana liseden sınıf arkadaşım Melike’yi hatırlattı bana.


“ Günaydın da o topuklarla yürümeyeceksiniz dimi? Yani sıraların arasında dolaşmayın sakın!”


Görevlinin yüzündeki tebessüm dondu bir anda.

“Biz eğitimciyiz. Nasıl davranacağımızı iyi biliriz.” demekle yetindi.


Melike de böyle yapardı. Hocalara çoğunlukla muhalefetti. Hocalar da dahil herkes bu huyunu iyi bilirdi ve dersler çoğunlukla onun hocalara kendini haklı çıkarmaya çalışmasıyla geçerdi. En sonunda lise son sınıfta bu yeteneğini okullar arası münazara yarışmasında kullanma fırsatı buldu. O yarışmaya hazırlanırken biz de rahat ettik. Artık hocalarla tartışıp duran biri olmayınca, biz de sakin sakin ders işler olduk.


Aman Melike duymasın

 
Toplam blog
: 25
: 600
Kayıt tarihi
: 03.06.08
 
 

20 yaşındayım. Hem çalışıyorum, hem okuyorum. Kendime birşeyler katma çabasındayım her zaman.....