Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Ocak '12

 
Kategori
Eğitim
 

Sınıf tekrarında öğretmen etkisi

Sınıf tekrarında öğretmen etkisi
 

Milliyet gazetesi eğitim kategorisi yazılarıyla, her zaman gündemin nabzını tutan “Abbas Güçlü,”  21 Ocak 2012 tarihli  “Karneler kimin? Öğrencinin mi, velinin mi, Bakan’ın mı?” başlıklı yazısında bu haklı soruyu sorarak, konuya devamla şunları yazıyor.

 
“Sınıfta bırakmak çözüm mü?
Her yıl yüz binlerce öğrenci sınıf tekrarı yapıyor. Bir o kadarı da, eğitim sisteminin dışına itiliyor. Öğrencilerin yarıdan fazlasının karnesinde kırık var.
Peki, tek suçlu derslerine yeterince çalışmayan öğrenciler mi?
Eğitim sisteminin, öğretmenlerin, velilerin, eğitime yön verenlerin, bu kırıklarda hiç mi payı yok? Eğer varsa, fatura neden sadece öğrencilere çıkıyor?..Yediden yetmişe hepimizin şikâyetçi olduğu bu çarpık eğitim sisteminin faturası, neden herkese değil de sadece öğrencilere ödettiriliyor?Öğrencileri sınıfta bırakarak, sistem dışına iterek, iyilik mi yapıyoruz yoksa kötülük mü?Çalışanla, çalışmayan elbette ayırt edilmeli. Ama bunun yöntemi çalışmayanı cezalandırma yerine çalışanı ödüllendirme şeklinde olmalı.Ceza yerine, ödüllendirmeye yönelik bir eğitim modeli, şimdi değil de ne zaman gelecek?..”
                                                  ***********
Öğrencilerin temel eğitimde “sınıf tekrarı yapmasını” öteden beri gereksiz buluyorum. Sonuçta bu bir “Temel Eğitimdir.”  Çocuklarımız neden sınıfta kalsınlar? Çocuklarımız neyi yapamıyorlar da sınıfta kalıyorlar?
 
 Bugünkü sistemde çocuklarımıza devamlı olarak “başarısızlık” aşılayıp duruyoruz.  Başarı neye göre ölçülmelidir?  Ders notlarının “zayıf” olması öğrencinin başarısız olduğunu mu gösterir?
 
Ne yazık ki okullarımızda öğretmenlerimiz,  öğrencilerimizin ders çalışması için “geçme- kalma” sistemini “sopa” olarak kullanabiliyorlar. 
 
Hadi!  herkes ortaokulda, lisede yaşadıklarını bir düşünsün bakalım. Dersinize giren öğretmenlerden kaç tanesi sizi-sınıfı “dersinize çalışın yoksa sıfır alırsınız haa!” diyerek zorladı-tehdit etti?
 
Bu durum yalnızca öğrencilerin ders çalışmaya zorlanması için yapılmıyor. Aynı zamanda öğrencilerin kişiden kişiye değişebilecek olan görsel durumlarıyla da ilişkili olarak kullanılabiliyor. Öğretmen kendi düşünce kalıbına ters olarak giyinen bir öğrenciyi yine not sistemiyle korkutabiliyor.
 
Bu durum bazen zıvanadan da çıkabiliyor. Öğretmen ders esnasında gürültü yaparak ders yapılmasını engelleyen  birkaç öğrenci yüzünden tüm sınıfa cephe alabiliyor. Bazen bile değil, çoğunlukla düşük not verilerek değerlendirilen sınavlar, öğrencilerden bir intikam alma yoluna bile dönüşebiliyor. Bu yolla öğretmen, “Benim istediklerim yapılmazsa bende sizi notla cezalandırırım” demektedir. 
 
"Geçme-kalma sistemi" süratle düzeltilmelidir. Bazı öğretmenlerin değil, çoğu öğretmenlerin dediği gibi “ geçme-kalma sistemini kaldırırsak hiç ders çalışmazlar” kalıplanması artık çağımıza uygun düşmemektedir. Bakın kısa adı “MEM” olan “Mesleki Eğitim Merkezlerinde” (Çırak öğrencilerin eğitim sisteminde)  1986 yılından beri “geçme- kalma sistemi yoktur.” 
 
Diğer taraftan geçme-kalma sisteminin, öğrenci başarısıyla doğrudan bir ilişkisi yoktur. Yoksa en çok korkutan-zorlayan öğretmenlerin oluşturduğu okullar,  “başarı sıralamasında en önde olurlardı.” Halbuki durum tam tersidir.
 
 Ayrıca öğrenciler arasında yapılacak bir gözlem veya araştırma sonucunda “notla korkutarak ders çalışmaya zorlamanın”  öğrencilerin umurunda bile olmadığını gösterecektir. Bu sistem olsa olsa kendi öğretme becerisini pazarlamasını beceremeyenlerin,  aslında öğretmenlik vasfı olmayan öğretmenlerin bilmeden, kolayından destekledikleri bir düzendir. “Bence bugünkü sistem herkesin işine gelmektedir(!)
 
Her yıl yüz binlerce öğrenci sınıfta kalıyor.  Neyi beceremiyorlar da sınıfta  kalıyorlar?  Sınıfta kalan öğrenciler “ rehabilite mi”  edilmelidir? Neden sınıfta kalsınlar? Sınıf tekrarı yapan öğrencilerin psikolojik durumları kimin umurunda? Çocukları sınıfta kalan aileler ne olacak? Sizin çocuğunuz sınıf tekrarı yaptı mı? Neler hissettiniz? Çocuk neler hissetti? Peki ya sonra, yani sınıf tekrarı yapanlar büyüyüp hayata atıldıklarında “başarıları nasıldı?”  Yani devam ettirilen sistemin bu açıdan "geri bildirimi başarılımı?"
 
Sayın Abbas Güçlü’nün ortaya serdiği bu sorunumuzun düzeltilmesi güç olmasa gerek. Yurtdışına çeşitli projelerle giden ve oradaki uygulamaları gören binlerce MEB personeli var. Ülkemize dönerken ceplerinde dolarlar, sterlinler, avrolar getirenler neden oralardaki uygulamaları ülkemize getirmezler? Neden bir Alman, Fransız vb. öğrencileri notlarla korkutulmazken, bizim öğrencilerimiz devamlı olarak hem de “beşikten mezara kadar”  korkutulup durur. Ayıp olmuyor mu?
 
 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara