- Kategori
- Şiir
Sınır boyları
Ve evet sen aslında tam da şu anda kaybettin.
Yok, hayır bundan öncekiler bitişti, sen şu an kaybettin.
Bittin, dirilecektin avuçlarda ama bir anda ölüverdin.
Yusuf güzeldi
Züleyha çok imkânsızdı Yusuf’a…
Ama bak kavuşturmuşlar işte, kavuşmuşlar işte…
Bak, dön bir bak Mecnun’a Leyla’sına kanaya kanaya…
İradesizlikle atılan bin bir adım.
Kelimeleri kana bulama vakti,
Kanayarak erime vakti.
Kendini tekerrürleyen zamandan ibaret her şey.
Sen aynısın, insanlar farklı, cümleler aynı, dibe vuruş aynı…
Zırvalıklar aynı!
Ve terminaller her gün biraz daha senli, her gün biraz daha yalancı.
Ve üşürsün yeni tanıştığın satırlara,
Ben seni, senin Tanrınla paylaşamazken…
Anımsayış geçmişten bir elçi olur her gün.
Elinde kadeh, bir bakışınla içi boşalıverecek…
Aman bilmez bir düşmandır ağıt,
Şarkılar üşümez,
Teninin rengi üşür.
Ya kişiler doğrudur, zaman yanlıştır.
Ya da zaman doğrudur, kişiler apayrıdır.
Kıyamazsın hiçbir sevdiğine,
Gerçi hangisini sevdiğini bir türlü bilemediğin halde olsan bile…
Cepler sevgi sözcükleriyle dolu değil artık.
Ve ben yakınırken, dillenen bir iki yalan daha…
Keşke adın gibi olsaydın,
Hep “sınır boylarında” bahar olarak kalsaydın…
Anlam aramak anlamsızdı, o' her şeyini bir noktada bıraktı.