- Kategori
- Futbol
Sırat köprüsünü kayıpsız geçmek

Beşiktaş için Antalyaspor maçı, tam anlamıyla bir 'sırat köprüsü' idi. Hazırlık maçları dahil, son 5 maçta sadece 3 gol atabilmiş, galibiyet alamamış bir beraberlikler takımı olma yolunda ilerlerken, bu maçı da seyircisiz oynamak Beşiktaş için çok tehlikeli idi. Nitekim alınacak bir beraberlik ya da yenilgi takımın, transferlerin ve bunun beraberinde Mustafa Hoca'nın sorgulanmasına sebep olacaktı. Beşiktaş'ın seyircisiz oynaması, gerçekten kanadını kırıyor. Bu sezon bitti, rahatça küfür edelim deyip gelecek sezonun ilk maçını ziyan etmek ancak akılsızların işi olabilir. Kabul ediyorum, Galatasaray maçında Sabri'nin gereksiz tahrikleri bu sonucu hazırlamıştı, ancak küfürün ve beraberinde seyircisiz oynamanın mazereti olamaz. Sonuç çok kötü olabilirdi, yazık değil mi Beşiktaş'ın kaybedeceği puanlara, hasılata? Gerçekten inanılır gibi değil. Bu sessiz maçta çokça Mehmet Özdilek bağırışı ve İlker Meral düdüğü dinledik. Onun dışında Beşiktaş aslında istekliydi, seyirci olsa başta skor alabileceği bir maçı 70. dakikadan sonra kazandı. Yeni transferlerin genelini beğendim, Beşiktaş'ın mücadele gücünü de, ancak ön libero ile gole yönelik orta saha arasında çok büyük boşluklar var ve bu boşluklarda Beşiktaş çok top kaybetti bu akşam. Ernst ve Fink zaman zaman uyum sağlar görünse de çok fazla top kaybı yaparak takımın hızını kesti. Halbuki ön liberonun ileriye çıkarabildiği her pozisyon net gol pozisyonu oldu. Nihat çok istekli olmasına rağmen hala gergin, üzerindeki baskıyı gol atarak kırmak isterken bencilleşiyor, bu şekilde orta yapması gereken çok net pozisyonda golü harcadı. Yine ilk golün asistini yaparak iyi yolda olduğunu gösterdi. Mustafa Denizli Bobo'yu oynatarak Bobo'ya 'seni satmak istemiyorum' mesaji vermek istedi herhalde. Ancak Bobo sol kanatta sıkışıp kaldı, Holosko girip maçın kilidini açmasa hala Bobo'nun sol açıktan gelip gol atmasını bekleyecektik. Özellikle ikinci yarıda müthiş bir pas yüzdesi ile oynadı Beşiktaş, bu kısımlarda keyif verdi. İbrahim Üzülmez iyi niyetle müthiş bir mücadele örneği gösterdi, ama ben daha ofansif olması itibariyle özellikle iç saha maçlarında İsmail Köybaşı'yı görmeyi tercih ederim. İbrahim Üzülmez rakibin üzerine gidip sürekli faul yaptırarak oyunu durdurma ya da topu kapma yoluna gitti, ancak Beşiktaş'ın daha dinamik ve sol kanatta daha hareketli bir adama ihtiyacı vardı, o da İsmail'dir. Ferrari ve Sivok bu maçta ilk defa uyum bulmuş gibiydi. Tabii burada onları çok ısırmayan Balili-Veysel-Ali üçlüsünün etkisi vardır. Mustafa Denizli ilk golde dahi sevinmedi, çok gergin olması gözlerden kaçmadı, üzerinde bir sıkıntı var. Sanki geçen seneki heyecanını taşımıyor gibi. Umarım istediği 10.5 numara sonrası keyfi yerine gelir. Beşiktaş çok zor bir maçtan 3 puan çıkararak rahat bir nefes aldı. Bu maç, oynanacak bir deplasman maçından bile daha zordu. Artık Denizli'nin şapkasını önüne alıp takımın içindeki boşluklara çözüm bulması gerek. Antalyaspor Şampiyonlar Ligi'nin ölçütü olamaz ve Şampiyonlar Ligi'nde Beşiktaş bu şekilde oynarsa halimiz yaman.