Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '07

 
Kategori
Haber
 

Sırça köşkten, fare deliğine

Sırça köşkten, fare deliğine
 

Radikal Gazetesi'nin, 3 Şubat 2007 tarihli manşeti beni bir kez daha irkiltti. Bayrak skandalından sonra ikinci bir şok ciddende ağır gelecekti. Gerçi haberi okuyunca çok güçlü bir kaynağa dayanmadığı ve haberi ispatlamanın çok zor olacağını düşünmüştüm. Ancak yine de, hapishanede Ogün Samast'ın bir kahraman gibi karşılanma ve özel bir muameleye tutulma olasığının bulunması bile beni olumsuz yönde etkilemişti.

Ancak aynı günün akşamında, bazı televizyonlarda, savcı beyin rehberliğinde, Ogün Samast'ın kaldığı hücreler kameralar önünde sergilenmişti. Ekrana yansıyan görüntüler, Radikal'in verdiği haberin tam zıddı yönündeydi. Son derece ufak, kirli ve özel bir hazırlık yapılmamış olan bir hücre idi sergilenen. Savcı beyin ifadeleri de aynı yöndeydi, bırakın ipek yorgan vermeyi, hiçbir örtünün verilmediğini söylemekte idi.

Savcı beyin dürüstlüğüne güvenerek Ogün Samast'a kahraman muamelesi yapılmaması içimi rahatlatmakla beraber, ekranda görmüş olduğum görüntünün beni yine de üzdüğünü söylemek istiyorum. Çünkü gördüğüm hücre, suçu her ne olursa olsun bir insana layık görülebilecek bir mekan değildi.

Benim Ogün Samast'ı sevme ve affetme olasılığım yoktur. Benim için o, bu dünyada işlenebilecek en büyük suçu ve günahı işlemiştir. Gerek insanlığa, gerek ülkesine, gerekse de inancına ihanet etmiştir. Ancak tüm bu suçları işlemekle beraber, her suçlu gibi onun da insanca bir muameleye tabi tutulması, adalet sisteminin görevleri arasındadır. Ogün Samast'ın ve ona benzeyen insanların suçlarının en ağır bir şekilde cezalandırılması başka bir şeydir, cezasını insani koşullar altında çekmesi ise bambaşka bir şeydir.

Bu toplumun görevi, Ogün Samast ve benzerlerine en ağır cezanın verilmesini sağlamakla beraber, bu ceza sürecinde ona yeniden insan ve toplum sevgisi kazandıracak bir ıslah ortamının yaratılmasıdır. Çünkü, bu toplumun gençlerine verilebilecek en iyi eğitim, Ogün Samast'ın bir gün, "ben yaptığımdan pişmanım, keşke Hrant Dink'i öldürmeseydim ve onunla karşılıklı oturup fikirlerimizi paylaşabilseydim" demesidir.

Oysa ki, ekranlarda gördüğümüz tip bir hücre, insanda yeniden sevginin yeşermesine müsaade edecek bir ortam değildir. Tam aksine onu toplumdan daha fazla yalıtılıp, topluma ve insana daha da düşmanlaşan bir insan yaratır.

Radikal'in yayınında, hücreye plazma tv'lere konulduğundan bahsedilmekte idi. Keşke odasına küçükte olsa bir tv yerleştirilse ve oradan Ogün Samast'a Nebil Özgentürük'ün yapımı o güzelim "Bir Yudum İnsan" belgeseli izletilebilse idi. Rakel Dink'in cenazede yaptığı konuşma dinletilebilse, ona o metinlerde geçen sevgi anlatılabilse. Hrant Dink'in yazıları okutulabilse. Özellikle de öldürmesine sebebiyet verdiği tahmin edilen cümlenin gerçek anlamı anlatılabilse.

Evet, toplum olarak bizim en büyük sorunumuz makul ve rasyonel olamamamız. Bir kişiye ya sırça köşkü, ya da fare deliğini layık görüyoruz. Ne sorunumuzu doğru tanımlayabiliyoruz, ne de gerçek çözümler üretebiliyoruz.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..