Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Sırf birileri tatmin olsun diye…

Sırf birileri tatmin olsun diye…
 

Resim: Millliyet


Evet! ... Sırf birileri tatmin olsun diye sürekli atalarımızın Ermenilere zulüm yaptığını, göçe zorladığını, kılıçtan geçirdiğini söyleyenler ve Ermenilerin önünde diz çöküp, el açıp, af dilememiz gerektiğini söyleyenler…

Lütfen ama lütfen!..

Bilmek istiyorum. Öğrenmek istiyorum.. Yıllarca yan yana beraber yaşadığı Ermenileri niye göçe zorlamış atalarımız. Canı sıkılmışta, su savaşı yapalım derken yanlışlıkla kurşun mu yağdırmışlar Ermenilerin üstüne.

Lütfen bilmek istiyorum. İstatistiklerle. Neden benim atalarımdan kaç kişi öldüğünden hiç bahsedilmiyor. Kaç şehit vermiş benim atalarım. Tacizlerden, tecavüzlerden, yakılanlardan, yıkılanlardan, ölümlerden bahsedilmiyor da… Sürekli atalarımın Ermenilere yaptığı zulüm işleniyor.

Eğer benden özür dilememi bekliyorsanız her iki tarafın bilançosunu belgeleriyle aktarın. Yoksa biri veya birileri mutlu olacak diye ben nenemim kemiklerini sızlatamam mezarında. Tüüüüü der. Ben seni böyle mi yetiştirdiydim, bunun için mi sırtımda mermi taşıdıydım, bunun için mi aç biilaç, uykusuz kaldıydım, anlatmadı mı anan sana der. Yüzüme tükürür.

Dedemin aksakalları yol yol buz olur. Sızlar ciğerleri içten içe, içi göçer, kavrulur. Leşini dağlarda kurt parçalayan boz eşek eşekliğinden utanır.

Dili olsaydı da konuşsaydı der gecenin karanlığında duvardaki taşları çatlatan kadın çığlıkları. Dağlar tuz buz olurda devrilir. Köz olur yanar kavak ağaçları. Rüzgar dile gelir savrulur.

Gözleri oyulan, karnı deşilen, dili koparılan, kör Seyit mezarında konuşur.

Biz bu vatan için can vermiştik. Bilmezdik bir gün gelip de bir de mezarımızda vurulacağımızı der.

Beni vurup gittiğinden beri ah be vefa derim,

Vefa göstermen bu kadar zormu,

Bu kadar zormu.

Hiç bir şey koymadı bana,

Yedi cihan üzerimde kainat,

Hiç bir şey acıtmadı yüreğimi senin kadar,

Vefasızlığın kadar.

Hiç bir şeye ağlamadım ben,

Sana ağladığım kadar.

Toprağımdaki hercaiyi geleceksin diye diktirmişim,

Vefasızlığının, hayırsızlığının anısına.

Sakın dokunma sevdiğim, Sakın dokunma hercaiye

Hercailer insanın yüreğini yakar.

Gürsel Pal

Ya özür. Özür dilemekle her şeyin çözüleceğini sanan, iddia eden sözde aydınlar. Ya, bir zamanlar, Ayşe’ye Fatma’ya tecavüz edenler (!) siz bi geçin kenara işimiz yarım kalmıştı zaten, biz işimize bakalım derse… Atacak mısınız bizi birilerinin kucağına…

Diyecek misiniz? Hanım benim de kahvede okeyim yarım kalmıştı. Konuklarımıza iyi davran. Çaylarını kahvelerini eksik etme. Ben bi saate kadar dönerim diye…

Bu mudur aydın olmak? Bu mudur bilinçli olmak? Bu mudur tarihi okumak, çözümlemek.

Benim gönlüm elvermiyor, benim ruhum elvermiyor, benim vidanım elvermiyor.

Bir savaşın, bir kıyımın, bir vahşetin birilerinin sırf canı sıkıldı diye diğer tarafa zulüm yaptığını, işkence yaptığını düşünmüyorum. Mantığım bunun böyle olmayacağını söylüyor bana. Ve bir gün bir savaş çıkarsa korkudan nereye sineceğini şaşıracağından emin olduğum sözde aydınlar kendilerine kucak açacak kaçacak ülkeler bulabilirler. Her zaman bulmuşlardır.

Ama benim Mehmedim, benim Ahmedim, ama benim Hüseyinim atmaz yavuklusunu, anasını, karısını birilerinin kucağına. Son damlasına kadar savaşır, müdafaa eder dokunulmazlarını. Bir zamanlar çanağında yemek yedirdiği kapı komşusunun, karısına, kızına, kızanına göz koymasına razı gelmez, gelemez gönlü. Al senin olsun tepe tepe kullan diyemez. Çeker mızrağını, çeker silahını, alır gardını. Ya vurur, ya vurulur.

Ama arkasından değil. Ama dolandıraraktan değil. Vurur alnının (!) ortasından.

Bekleyin Bir Dakika

yanlışlar parkında

yalnız dolaşmayı yeğlerken

yine de sordunuz

herkesin nerde olduğunu

önce pişpişlediklerinizi

siz değil miydiniz şimdi didikleyen

aramadınız sormadınız kimseyi

ne hastaya gittiniz

ne cenaze gördünüz

vefalı adam isteyen

vefalı adam olmalı

demiş İbnüemin

bu sözü biraz düşünelim

gitmeyin bir yere

bekleyin bir dakika

vefa deyince aklıma geldi

mutfakta vefa bozası var

vefa

getireyim içelim

Alaaddin Emre

Bu gün sabah dört otuz itibari ile Soner Yalçın' ın bir yazısına ratladım. Başlık:

Türk soykırımı için özür dileyen Fransız solcu lider öldürüldü... İdi.

Ermeni sorunu ile ilgili olduğu için yeni bir blog açmak yerinie linkini vermeyi uygun gördüm. Amacım olabildiğince farklı bakış açısından bu konu ile ilgili yorumlar okumak, özellikle tarih konusunda kim ne diyor, kim yalan, kim doğru söylüyor yakalamaya çalışmak. Ve bu yazıyı okumadan önce şöyle bir şey gelmişti aklıma. Dünyadaki tüm ülkelere biz vize ile girebiliyorken, hem de bin dereden su getirilerek, Türkiyeye herkes girebiliyor elini kolunu sallayarak. Ya da çok daha kolay giriyor. Neden diye düşündüm. Siz de düşünün isterseniz. İşte Soner Yalçın' ın duyurduğu haber ya da yazı. Sevgiler

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10613718.asp?yazarid=218&gid=229

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..