Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '18

 
Kategori
Deneme
 

Sırtımızdaki Taşlar

Sırtımızdaki Taşlar
 

..birer taş, birer kaya parçasıdır ki, taşır dururuz.


Evrenin görüp bilmediğimiz pek çok yanı olduğu gibi insanın da göremediğimiz yanları vardır.

Her birimiz kendi çapımızda taşlar taşırız sırtımızda. Taşırız da göstermez ve hatta bazen kendimiz de görmeyiz.

Onlar objektiflik mihengine vurulduklarında bazen ayarı yüksek, bazen ayarı düşük şeylerdir. Yani bizim sırtımızda taş olarak durdukları halde bazen gerçekten birer sabun köpüğü gibi dayanıksız ve boşturlar. O durumda olanlara ayarı düşük diyebiliriz.

O ayarı düşük yükleri doğru iğneyi bulup batırıncaya, batırıp patlatıncaya kadar taşır, ağırlığı altında eziliriz. Bazen küçücük bir bilgiyle, bazen bir dosttan gelen sıcacık bir ilgi ve basit bir uyarıyla patladıklarında “vay be” deriz. “Biz bu yükü bunca zaman taşıdık, altında ezildik meğer ne de basit bir çözümü varmış!”

Bazıları da gerçekten sağlam birer taş, birer kaya parçasıdır ki taşır dururuz.

Kimimiz bir süre önce almıştır onları sırtına, kimimiz uzun yıllardır taşımaktadır ve artık bir tür alışkın olmuştur taşımaya. Hatta özellikle anımsatılmadığı zamanlarda ya da genel anlamda vücut direnci düşmediği sürece farkına bile varmayız öyle bir taşın sırtımızda olduğunun.

Elbette onların da pek çoğunu belli bir teknikle, bilgiyle, çabayla sırtımızdan indirebiliriz ama bu sabun köpüğünü patlatmak kadar kolay olmaz.

Onlarla baş edebilmek için, ille de belli bir eğitim almamız; bizi yoran, inciten ve gerçekte de yanlış olan ve tarafımızdan kutsal bir emir gibi sahiplenilmiş durumdaki inançlarımızdan, korkularımızdan kurtulup rehberlikle doğru hamle yapmamız gerekir.

Muhatabıyla yüzleşmek istemediğimiz bir alacak verecek meselesi ya da benzer bir şeyse bu, üzerine gitmemiz; operasyondan, tedaviden çekindiğimiz için çok açık etmediğimiz bir hastalık, alışkanlıksa korkularımızı yenip gereğini yapmamız; kültürel bir darlıksa konu ile ilgili farklı görüşlere, yaklaşımlara bakıp o darlıktan kurtulmamız icap eder.

Şu an aklımıza gelmeyen, pek çoğunu tahmin bile edemeyeceğimiz ama taşıyıcısını ciddi anlamda rahatsız eden ayarı yüksek ya da düşük; farklı boyutlarda, farklı ağırlıklarda, farklı niteliklerde taşlar olduğunu ve bu taşların taşıyıcılarını yorup durduğunu; özellikle yaşlılık döneminde diğer her şeyin zorlaşmaya başladığı o zamanlarda taşınamaz hale geldiğini hepimiz biliriz.

O ağır yüklerin altında bulunanların bir kısmı bu yorgunluğu gündelik yaşamına yansıtmasa da diğerleri ya ara sıra oturup soluk alarak, ya başka yol ve yöntemlerle etkisini azaltarak yaşar dururlar.

O yükü ayağı sıkan bir ayakkabı gibi düşünürsek bazen o ayakkabıyı ayaklarından çıkarıp rahatlar; sonrasında da yeniden giyinip etkisini tüm bedenlerinde duyarlar.

Her insan ayrı bir dünyadır. Duyarlılık düzeylerimiz de, duyarlı olduğumuz konular da bazen birbirlerine taban tabana zıt olacak şekilde farklıdır.

Kimin hangi taşın etkisi altında olduğunu çoğu kez görmeyiz, bazen kimi belirtileriyle kıyıdan köşeden tahmin ederiz ama yine de sonuçlarıyla birlikte kavrayamayız.

Çoğumuz kendimize, kendi bedenimize, kendi nefsimize yoğunlaşmış olduğumuz için eşlerimizin, evlatlarımızın ya da başka yakınlarımızın sırtlarında taşıdıkları taşlardan habersiz yaşarız. Onlara gereğince destek olamayız.

Bazen de anlatmaya, paylaşmaya, yardım almaya çalışırız ama karşımızdakine anlatamayız. Ya bizim anlatmamızda bir sorun olur, ya onların anlamasında; işin ciddiyetini gösteremez, taşı sırtımızdan atamayız.

Bir de hiç mi hiç farkında olmadan taşıdığımız taşlar vardır ki, onların bir kısmı karşı tarafa sırıtır. Karşıdakiler telaşla gelip böyle bir ağırlık taşıdığımızı, ondan kurtulmamız gerektiğini söylerler. Bazen anlarız, bazen anlayamayız.

Tabii karşıdakilerin, hani annemiz ya da babamız gibi, evladımız, sevgilimiz ya da çok yakın dostumuz gibi bizimle ilgili ince duyarlılıkları olanların üstümüze titredikleri için gerçekte yok iken gördükleri hayali taşlar da vardır ki, onlara bunun hayali olduğunu, öyle bir ağırlık taşımadığımızı anlatmak cidden yorucu olur. Anlatamayız.

Her defasında incitmeden, esprili ifadelerle yakınmalarını gidermeye bakarız.  

 

19.01.2018

09:16

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..