Sivasspor Fenerbahçe ya da herhangi bir maç

25 Ocak 2008 günü yazdığım “Sivasspor Fenerbahçe Maçı” yazıma çok yorum aldım (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=88098#). Ancak hiçbirini de yayınlayamadım. Hem etik değerlerden dolayı yayınlayamadım hem de benim üzerini örtmeye çalıştığım konuları açıkça yazdıkları için yayınlayamadım.

Yorumları, yazı sonundaki “yorum yaz” bölümünden değil de kişisel elektronik postamdan aldım. Bu yolu tercih etmelerinin nedeni, aslında yorumcuların yazdıkları yorumların kendileri tarafından da bilindiği gibi “yayınlanamaz” olduğundandı. Elektronik postayı tercih etmeleri bu yüzdendi. Ancak yazının içeriğini çok iyi anlayanlar olduğu gibi, yazıda sözü edilen “saf taraftarlar” da vardı. “Fenerbahçe yenecek” diyenler olduğu gibi “Sivasspor yenecek” diyenler de vardı. Oysa konu, ne Fenerbahçe’nin galibiyeti, ne de Sivasspor’un galibiyetiydi. Belki de yazılan bu yazının başlığı “Sivasspor Fenerbahçe Ya Da Herhangi Bir Maç” olmalıydı. Ama konu, Sivasspor Fenerbahçe özelinde anlatılmak istendiği için bu başlık seçilmişti. Öyle maçlar vardır ki, bazen O’nlar özelinde “genel” anlatılır. Bu maç ve maç ile ilgili olan yazı da bunlardan biriydi.

Sivasspor’un 1967 yılında kurulması tarihinden başlayarak günümüze kadar nasıl, ne ve kimlerle kolkola girdiğine bakmadan, bugüne nasıl geldiğini bilmeden, Fenerbahçe’nin Sivasspor ile ilişkisinin nerede başlayıp nerede kesiştiğini veya bittiğini bilmeden 27 Ocak 2008 günü oynanacak olan Sivasspor Fenerbahçe maçının değerlendirilmesi eksik kalır. Aman yanlış anlaşılmasın, bu maçın sonucunun “sahada değil de masada biteceğini” filân söylemek istemiyoruz. Bir spor adamı ve hukuk savunucusu olarak, hiç kimse ve kuruluş için önyargımız yoktur. Hiç kimse ve kuruluş, yargı kararı olmadan ne suçlanır ne de töhmet altında bırakılır. Bizim anlatmak istediğimiz konu, bir olayın değerlendirilmesinin o olayın “önü ve ardı”yla beraber yapılmasıdır.

“Bunda ön ve ard aranır mı, alt tarafı bir maç” yaklaşımı doğru değildir. Futbol, bugünkü konumunda, sadece futbol ile sınırlı değildir. Siyasetle, siyaset dışı güçlerle ve her türlü kontrolü eline almak isteyen kişi ve kurumlarla iç içedir.

Kılıç’ın dediği gibi: “Siyaset ve futbol ayrı dünyaların kavramları. Biri sahanın içindeyse, öteki kale arkasında olmalı. Ancak böyle değil. Ne yazık ki iç içe geçmiş durumdalar” (Kılıç, Ecevit., Politik Goller Futbol ve Siyaset, Güncel Yayıncılık, sayfa: 7, İstanbul, 2006).