- Kategori
- Deneme
Siyah giyen Adam

SİYAH GİYEN ADAM
Mahallemize bu ay yeni biri taşınmıştı. Oldukça iri yarı, sert mizaçlı, kaba saba bir adama benziyordu.
Elinde kahverengi bir bavul, omzunda küçük bir çanta vardı. Bizim mazlum Recep görmüş. Biz taşınsak en az iki kamyon lazım diyor tükmüklerini saça saça. Bir yandan da sarhoş gibi el, kol hareketlerine engel olamıyordu. En sonunda kendimi durduramadım. Mazlum sen altı kişisin, adam tek kişi deyip konuyu kapatmaya çalıştım. Ama nafile. Bana elli tane sebep söyleyip durdu. Bir de baktım dosdoğru yürüdüğü yoldan geri gelmiyor.
On beş adımda köyün kahvesine attım kendimi. Yakın arkadaşlarımın bulunduğu bir masaya oturdum. Selamlaştık. Çayımı yudumlarken içeri siyah şapkalı, siyah ceketli, siyah pantolonlu biri girdi. Herkes öylece baktı. Dediler, bu mahallemize yeni taşınan adam olmalı. Düşündüm, sahiden Recep’in anlattıklarıyla özdeşleşiyordu. Hepimiz Hoş geldin dedik. Oda hoş bulduk kardeşler deyip sıcak bir karşılık verdi. Adamla içten içe sohbet etmek geldi. Hem tanımak istedim, hem de mahalleye yavaş yavaş ısınmasını.
Merhaba kardeş nasılsın dedim. İyileşmeye çalışıyorum, sen nasılsın dedi bende iyiyim sağ ol dedim. Çayından son yudum alıp kaçarcasına uzaklaştı kahveden. Öylece kalakaldım. Rahatsız mı etmiştim? Yaralarına mı dokunmuştum yoksa? Bir hal oldu ama bilemedim deyip arkadaşlarımın yanına geri döndüm.
Saat altıyı gösteriyordu. Hanımı kızdırmamak için evin yolunu tutum. Bir güzel karnımı doyurdum. Uykumda karalı adamı gördüm. Çok canım acıyor dedi yine aynı somurtkanlığıyla. Derken sabah ezanı okunuyordu. Kalktım. Abdestimi alıp, namazımı kılmaya başladım. Adam aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Kendi kendime söylenirken bir pencere açıp, hava alayım dedim. Pencereyi açtım. Mis gibi kır kokuyordu her yan. Tavuklar yine ötüyordu. Kuşlar yine formundaydı. Cik cik, cik cik, cik cik… Aynı şarkıları, aynı tazeliğinde besliyorlardı. Evin önündeki güllere bakarken gizemli adam elinde aynı renk bavul ve aynı renk kıyafetiyle yol alıyordu. Evden uçarcasına çıktım. Koştum peşinden pat pat ayak tabanlarıma basa basa. Durdu. Geleceğini biliyordum kardeş. Ben bir yazarım. Aklım, beynim, gönlüm nereye gitmek isterse yolum oraya düşüyor. Bu yüzden belli bir yerim yok. Her cümlemi farklı ortamların desenleriyle süslemek istiyorum. Bu yüzden buralardayım.
Her şey kalemim ve kendim için buluşuyor. Ancak en çok da kayıplarıma yazıyorum. Karımı, çocuklarımı arıyorum. Onları çok özlüyorum. Bu sebeptendir ki yas tutuyorum. Acımı unutmaya çalışıyorum. Ne kadar beceremesem de bir yerlerden başlamak istiyorum. Be adam hadi bit ben yas tutmaya kalemimle ve şu yaralı gönlümle devam edeceğim. Sense bu güzide ailenle yaşamaya mutluluk içinde yaşamaya devam et. Hoşçakal…