Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

Siyaset algısı

Siyaset algısı
 

Belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetine “siyaset” denilirken; duyu organları tarafından kaydedilen uyarıcıların beyin tarafından yorumlanarak anlamlı bir hale getirilmesine ise “algı” denilir. Bu tanımlara binaen diyebiliriz ki, bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların beyin tarafından yorumlanarak anlamlı bir hale getirilmesi ile, bu çıkarların uzlaştırılması sonucuna “siyaset algısı” denilir.

Sağlıklı bir siyasal hayat, halk ve devlet arasındaki yakınlaşmayı ifade eder. Bu yakınlaşma ise, halkın tercihlerine açık olan bir siyasetçi algısını gerektirir. Lakin günümüz dünyasında yaşanan olaylar göstermektedir ki, artık her görüş uç bir noktaya varmış, ideolojilerde bir fanatikleşme durumu meydana gelmiş ve ne yazıktır ki bu tarz bir holiganlığın halk tarafından da benimsendiği ortaya çıkmış, teoride olması gerekenler konuşulmaya başlanmışken uygulamada tam tersi durumlar hayata geçirilmiştir.

Aslında “siyaset algısı” tanımlamalar ve söylemler dışında kalan ve gerçek hayatta cereyan eden olayların yansımasıdır. Algı, insanoğlunun olayları hangi pencereden gördüğü ve hangi pencereden bunu dışarıya yansıttığıdır. Bu paralelde ülkemizde mevcut bulunan siyaset algısını incelemekte fayda vardır. Bu algıyı maddeler halinde sıralayacak olursak eğer hiç şüphesiz, karşımıza çıkacak tablo ve olması gerekenler şu şekilde olacaktır:

- Ülkemizde siyaset algısı, bir ideolojiye tek yanlı bir pencereden bakmak demektir. Çünkü bu algıya göre, benimsenen ideoloji her yönüyle doğrudur ve içerisinde hiçbir yanlışı barındırmaz. Bu haliyle mükemmeldir de ve bu nedenle sorgulanmaz. Bu algıya göre yanlış olan, bu ideolojinin aksini belirten görüştür. Bu aksi görüş her yönüyle yanlıştır ve bu nedenledir ki, içerisinde tek bir doğru dahi barındırmaz. Bu nedenledir ki, söylemlere her daim konu olan “farklı görüşlere saygı” ifadesi uygulamada pek hayat bulmaz ve her daim sözde kalır. Çünkü karşı görüşü dinlemeye dahi tahammülü kalmaz teoride bunu savunan insanların.

Olması gereken: Oysaki bilinmelidir ki, hiçbir görüş tek başına salt doğruları barındırmaz ve hiçbir görüş tamamen yanlış olmaz. Her görüşün kendi içinde doğruları olduğu gibi, bazı temel yanlışlarının da olması muhtemeldir. Ve tabi ki, tamamlanmayı bekleyen eksiklerinin bulunması da ihtimal dâhilindedir her zaman. Bu nedenle olması gereken şudur ki, doğruya ve mükemmele ulaşılmak isteniyorsa ve doğru olana dair söylemlere konu olan her şey teori olmaktan ziyade uygulamada hayat bulmak istiyorsa eğer, farklı görüşlerin birbirini ayrıştırması, birbirini yok sayması yönünde izlenen politikalar terk edilmeli ve her görüş birbirinden faydalanmalıdır. Faydalanmalıdır ki, doğru ve mükemmel olana ulaşılıp bu görüşlerin eksik yanı tamamlanabilmiş olsun.

- Ülkemizde siyaset algısı, karşı tarafın yapmış olduğu her şeyi olumsuz manada eleştirmek ve karşılığında çözüm üretmemek demektir. Çünkü bu algıya göre, karşı tarafın yapmış olduğu şey doğru olsa dahi, bu yapılanlar, yanlış olduğu yönde bir eleştiriye maruz kalır. Bu eleştirme olgusunun en belirgin yanı, “yıkıcı tarafının yapıcı tarafına ağır basması”dır. Ve ne tuhaftır ki, karşılığında alternatif bir çözüm önerisi de sunulmaz. Çünkü amaç, çözüm üretmekten ziyade karşı tarafı yıpratmak ve kendini ön plana çıkarmaktır. Yani bir bakıma, “siyasi gücün oy maksimizasyonu gayesi toplumsal faydanın önüne geçer.” Bu nedenledir ki, belirgin olarak “siyasi tıkanıklıklar ve uyuşmalıklar” yaşanır.   

Olması gereken: Olması gereken ise; hangi ideoloji, hangi irade tarafından yapılmış olursa olsun ortada yapılan bir doğru var ise, yapılanlara alkış tutularak destek verilmeli ve hep daha iyisini yapmanın yolları hep birlikte aranmalıdır. Yanlış olduğunda da, gerektiği ölçüde yapıcı eleştiriler yapılmalı ve gerekli çözüm önerileri sunularak vuku bulan uyuşmazlıklar çözülmeli ve tıkanıklıklar giderilmelidir. Bu şekilde bir yol izlenmelidir ki, “toplumsal fayda maksimum düzeye çekilerek toplumsal refah sağlanabilmeli”dir.

- Ülkemizde siyaset algısı, siyasetteki konumun getireceği imtiyazlara sahip olabilmek demektir. Siyasetin sağlamış olduğu en büyük ayrıcalık, siyasi mekanizmanın sunmuş olduğu güçtür. Bu öyle bir güçtür ki, kişiyi kendisinin müptelası haline getirir ve kişiyi savunmuş olduğu ideallerden uzaklaştırarak kişinin “fayda” kavramı ile meşgul olmasına sebep olur. Bu yüzdendir ki, kişi tercih sıralamasını ve seçimlerini “fayda, çıkar ve kâr merkezli”olarak oluşturmaya başlar. Böylelikle “siyasi rant, toplumsal faydayı aşar” bir seviyeye ulaşır.

Olması gereken: Oysaki olması gereken ise, sahip olunan imtiyazları gereği gibi kullanmak ve elde edilen gücü halkın da desteği ile bütünleştirerek sahip olunan ideallere adım adım yaklaşmaktır. Savunulan idealleri fayda ile değişmeyip “maksimum toplumsal fayda elde etmek” yolunda ilerleme sağlanmalıdır ki, siyasi rantın simgesi olan oy maksimizasyonu, her defasında artış yönünde ilerlemiş olsun.

- Ülkemizde siyaset algısı, çok laf az iş demektir. Çünkü bir hitabet sanatı da olan siyasetin en belirgin yanı, içerisinde çokça “vaat” barındırmış olmasıdır. Bu yüzdendir ki, genel olarak seçim öncesi veya bir sonraki seçimlere yakın bir zamanda hedeflenen siyasi ranta ulaşabilmek için, teoride yapılacak olan çok şey mevcut iken; bu rant elde edildikten sonra ya bu vaatler kısmi olarak gerçekleştirilir ya da genel olarak olduğu gibi vaat olarak kalır ve unutulur gider.

Olması gereken: Oysaki olması gereken ise, seçim öncesinde ya da bir sonraki seçimlere yakın bir zamanda uygulamada hayat bulamayacak vaatler verilmemeli ve doğru tespitler ile gerçekleşebilecek hizmetler vaat edilmelidir. Bu yönde toplumda ihtiyaç duyulan alanlarda yenilikler yapılmalı ve yeni projeler geliştirilip hayata geçirilmelidir. Bu nedenle, sadece kendini düşünen değil, tüm toplumu temsilen seçilen bu bireyler toplumu düşünen bir yapıya bürünebilmelidir. Böylelikle, toplumun temsilcileri hizmet süreleri dolduğunda dahi, geride kendilerini hatırlatacak kalıcı eserler bırakabilmelidirler.

Ülkemizdeki bu siyaset algısını daha başka saptamalarla ortaya koymak mümkündür. Lakin burada bilmek gerekir ki, siyasi başarı elde edilmek isteniyor ise, söz konusu siyasi ekibin halk kutbunda konumlanması gerekmektedir. Bu konumlanmayı sağlayıp kalıcı bir başarı elde etmek isteyen siyasi mekanizmanın yapması gereken ise, ülkemizdeki siyasi algı yönünde oluşan bu tabloyu tersine çevirmektir. Yani “mevcut olan durumu, olması gereken konumuna getirmek”tir.

 https://twitter.com/MURATTAS20

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..