Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '13

 
Kategori
Deneme
 

Okuyucuya

Okuyucuya
 

“Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür, ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez.”(Tolstoy)

Ne kadar da doğru bir sözdür bu. Bu sözün doğruluğuna şahitlik etmek için, çevremizdeki insanları gözden geçirmiş olmamız yeterli bir kaynak olacaktır bizlere. Çevremizdeki insanların söylemlerine dikkat ettiğimiz vakit, birçoğunun dünyayı değiştirmekten bahsettiğini, birçok şeyin yanlış olduğunu savunduğunu ve bu gibi durumlardan şikâyetçi olduklarını, birçok şeyin eksik yanlarını tespit ettiklerini görürüz çoğu zaman. Buraya kadar bir sorun yok. Lakin asıl sorun bundan sonrasında başlamaktadır. Sorun şu ki, buna benzer birçok şeyi gören ve tespit eden bu gözlerin, yine aynı gözle kendisinde mevcut bulunan noksanlıkları görmezden gelmesi ve dünyayı değiştirmek istediği kadar kendisini de değiştirmeye eğilimli olmamasıdır asıl mesele. Gözden kaçırılan en önemli nokta, küçük bir değişimin beraberinde büyük değişimleri de getirmesidir. Bu nedenledir, kişi değişime öncelikli olarak kendisinden başlamalıdır ki, gerçekleşmesini istediği/umduğu değişim gerçekleşmiş olsun.

Ben yazdıklarımda mükemmel olduğumu ya da mükemmele ulaşmayı hedeflediğimi söyleyemem. Yine Tolstoy’un söylediği gibi: “Tüm bildiğim sevdiğim için bildiğimdir.” sözü paralelinde hedeflediğim tek şey, sevdiğim için bildiğim tüm her şeyin sadece bende gizli kalmasını engellemek ve de kapısına kilit vurduğum kalbimin ve de zihnimin odalarının tüm kapılarını açarak düşüncelerimle paylaşımlarda bulunmaktır. Bir diğer neden ise, belki de en önemli neden, paylaştıkça çoğalan mutluluklarımı, sevinçlerimi, hayallerimi, zihnimde yaşattıklarımı ve yine paylaştıkça azalan hüzünlerimi, acılarımı, sıkıntılarımı ve buna dair içimde yaşattıklarımı paylaşarak içimdeki dünyayı oluşturmak ve biraz zor gibi görünse de bu yolla içinizdeki dünyayı keşfetmektir.

Yazdıkça, paylaştıkça, yazmanın yalnızlaştırdığını söyleyenlerin aksine, yazarak sizlerle birlikte çoğaldıkça hem kendi dünyamı hem de sizlerin dünyasını keşfediyorum her defasında. Bu öyle bir histir ki, yazmak için kaleme her dokunduğumda, yazmaya başladığım ilk günkü heyecanı yaşıyorum her defasında. Yazmaya her başladığımda yeniden dünyaya gelmiş gibi adım atıyorum hayata. Yazdıkça, her defasında bir başka insan olup her defasında bir başka yerde nefes alıp verirken buluyorum kendimi.

Çıkmış olduğum bu yolculukta çoğu kez bilmediğim diyarlara düşerken yolum, hiç bilmediğim ve de hiç tanımadığım insanlara dokunuyor kalemim. Her yol alışımda kendimi kaybediyorum ve kendimi her kaybedişimde de yeniden buluyorum. Kaybetmenin ve yeniden bulmanın tadına vardığım her anda ise, daha sıkı sarılıyorum kalemime. Soğuk kış gecelerinde üşümeye başladığım her anda ise, beyaz bir sayfa çekiyorum üzerime ve yazmaya başlıyorum yeniden. Yazıyorum, yazdıkça eriyor buzlarım ve ısınıyorum.

Yazmak, karanlıklarda fener olup ışık saçmaktır, aydınlanmaktır. Yazmak, ucu bucağı olmayan bir sevda denizinde yol almaktır, sevdalanmaktır. Yazmak, kendini yenilemek olmakla birlikte bir başkasını da bu yeniliğe dâhil etmektir, yenilemektir. Yazmak, değişmektir ve nihayetinde değiştirmektir.

Çocukluğumdan bu yana, bu hislerle yazmaya başladığım ve bende büyük değişimlerin oluşmasını sağlayan kaleme almış olduğum yazılarımın sizlerde de büyük bir değişimin başlangıcı olmasını umut ederek kalemimden mürekkebini ilk günkü heyecanıyla bugün de akıtmaya devam ediyorum. 

https://twitter.com/MURATTAS20

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..