- Kategori
- Blog
Size de bu yakışırdı!

Kara gecelerde kuruldu düzeniniz. Uçurum diplerinden gelen alçak tonda sesleriniz, ‘SÖZ’ü kana buladı.
Yarınlardan kaygısız işbirlikçileriniz, işkence hamuruyla yoğrulmuş gevezeliklerde korku pişirmek için dizildiler sıraya!
Artık yazamıyorum!
İşkence sendromu deyin, ne derseniz deyin!
Ama...
Sakın büyüdüğünüzü sanmayın!
Sümüklü kızlarla sümüklü oğlanlar...
Yola muz kabuğu koydular!
Görünmez adamlar, böyle bir hengâmede her görünmez adımla çoğaldıkça, yeryüzü, evrene sığmayacak denli büyüse de yarını kurmaya yetmeyecek!
Hiç bunu düşündünüz mü yarınlara sorumsuzca saldırırken?
Zaman kayıp gidiyor ellerimizden. Siz, her gün bir başka bahçenin çiçeğini, çimenini çiğnemektesiniz.
Çoksunuz, çok!
‘Ben odaklı’ bu hengâmedeki çokluğunuz, hepten görünmez yapıyor sizi. Görünmez oluşunuzla da daha güvenilmez oluyorsunuz. İsmiyle, cismiyle ortalardayken, görünmez olmak ne acıklı...
Akıl ne ola ki?
Aklımın ufkuna her bakışımda bir kuş havalanıyor alnımdan! Kıyısız denizlere açılmak istiyorum kuşların ardı sıra.
Bir bakıyorum ki korsan gemileriniz sıra sıra dizilmişler limana.
Sakın kötümser olduğumu sanmayın!
Ya birlikte kurtulur insanlar, ya da evrenin yalnızlığında...
Öyleyse insanın üstüne zifiri geceler örtmeniz niye? İnsanı insan yapan değerleri boğmanız niye? Neden salarsınız cehaletin köpeklerini ışığın üzerine?
Her ışık karanlığın çocuğudur, diyordu bir bilge... diyordu da, karanlığın ışık doğurduğu nerede görülmüş!
Karanlığınızı da alın tarihin kara sinekleri, savulun!...
Gözünüz aydın, ‘ben odaklı’ hengâme tutsakları!
Artık yazamıyorum!
Bu değil miydi istediğiniz?
Büyüdü mü şimdi beyinleriniz?
Vay be! Meğer biz ne zeki yaratıklarmışız mı dediniz?
Koca kafalı zeka küplerine mi döndünüz kocabaşlar coğrafyasında?
Aferin size!
Size de bu yakışırdı!
Biliyor musunuz?
İple çekiyorum yürek dinleyeceğim, yürek dinlendireceğim günleri...
Bir gün...
Belki bir yıl sonra..
belki bin yıl sonra...
Sağır kuyulara tıktığınız güneşi de alıp, dikileceğim karşınıza!
Artık çoktan dün olmuş bugünün hesabını sormaya!
Şimdilik...
Savulun!... diyorum, ‘ben odaklı’ hengâme tutsakları!
görünmeyen yüzünüze, bütün kapıları kapatıyorum!
...
Zelin Artuğ, 28 Aralık 2010, YERYÜZÜ