Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '08

 
Kategori
Siyaset
 

Sn. Ahmet Altan'a: "Siyasal liberalizmdeki görünmez el nedir?"

Sn. Ahmet Altan'a: "Siyasal liberalizmdeki görünmez el nedir?"
 

28 Temmuz tarihinde NTV - Amerika'nın Sesi radyosundan şu haberi dinledim. Metni internet sayfasından alarak ekliyorum.

"Almanya’da demokrasiye güvenin sarsıldığı bildiriliyor. Yeni bir araştırmaya göre Almanya’da her 3 kişiden biri demokrasiyle mevcut sorunların çözümlenemeyeceğine inanıyor.

2’nci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın örnek demokrasisi olarak nitelenen Almanya’da siyaset ve demokratik sisteme güven şok edici bir boyutta azalıyor. Seçimlere katılımın gitgide inmesinden yola çıkılarak, Friedrich Ebert Vakfı
(bu vakfın ne kadar güvenilir olduğunu bilmiyorum - UG) tarafından yaptırılan araştırmaya göre toplumun yüzde 35’i Almanya’da demokratik sitemin sorunları çözemediğine inanıyor, Doğu eyaletlerinde oran daha da ürkütücü, halkın yüzde 53’ünden fazlası demokrasi şart değil diyor. Eski DDR toprakları üzerindeki Doğu eyaletlerinde halkın yüzde 38’i, sosyal konumlarının düzelmesi durumunda demokrasi yerine tek partili bir sistemde yaşayabileceklerini de ifade ediyorlar. Berlin Türkiye Toplumu sözcüsü Safter Çınar, iki Almanya’nın birleşmesi sürecinde insanlara yerine getirilemiyecek sözler vaad edildiğin,, şimdi de bunun toplumsal faturasının verildiğini savunuyor.

Araştırmada özellikle ülkedeki fakir kesimin demokrasiye inancının zayıflaması da dikkat çeken bir husus. İş hayatında tutunamayan kesim kendini toplum dışına itilmiş olarak hissediyor ve giderek demokratik yönetim şekline inancını kaybediyor. Toplumun sadece yüzde 62’si kendisine eşit davranıldığını düşünüyor. Geriye kalan yüzde 36’sı ise haksızlığa uğradığı kanısında. Toplumun demokrasiden uzaklaşması aşırı uçların aktif hale gelmesi tehlikesini de doğuruyor. Diğer yönetim şekillerinin gücü ele geçirmesi Almanya’da demokrasiyle ilgili tartışmaların başlaması bile insanı ürkütüyor.

Safter Çınar da bu konuda gerekli çalışmaların acil bir şeklide başlaması gerektiğini düşünüyor.

Eldeki verilere göre,iktidardaki Birlik Partileri CDU/CSU ile SPD 2005 seçimlerinden bu yana gerçekleşen eyalet seçimlerinde toplam 8,6 Milyon seçmen kaybetti. Bu memnuniyetsizlik küçük ve radikal partilere yarıyor, en son Saksonya eyaletinde yapılan yerel seçimlerde aşırı sağ parti NPD’nin oyunu yüzde 1,3’ten 5,1’e çıkararak bütün yerel meclislere girmeyi başardı."
(
http://www.voanews.com/turkish/2008-07-28-voa20.cfm)

Bir süredir siyasal liberalizm üzerine düşünüyor, yazıyor, tartışıyoruz. Yukarıdaki metinde özetlenen araştırmanın yapıldığı yer Avrupa'daki en güvenilir siyasal liberalizm kalelerinden bir tanesi; yani Almanya.

Eric Fromm'un, Özgürlükten Kaçış olarak anlatmaya çalıştığı şey de bu metindekinin benzeriydi. Almanya'da Naziler demokratik seçim yoluyla iktidara geldiler. Gelirken de toplumdaki genel hava yukarıda ifade edilen benzer kaygılardı.

Meşhur bir kitap vardır; Küçük Adam Ne oldu Sana? diye. Almanya'da 1933'lü yılarda yaşayan orta sınıf - yoksul bir ailenin yaşadığı sorunları anlatır. Nazilerin iktidara gelme arifesi ya da geldiği günlerdir. Bugün böyle eserler yazılmıyor. Yazılsa da okunmuyor.

Bir çok aydınımız siyasal liberalizmin bayrağını göndere çekme gayretindeyken; yine bu sabah, bu sefer BBC Türkçe servisinin hazırladığı kimi için önemsiz görülen ama yukarıdaki metinle bir araya geldiğinde çok çarpıcı bir bilgi haline gelen haber dikkatimi çekti. İnternet sitesinden alıp buraya taşımak istiyorum.

"Financial Times - Amerika Birleşik Devletleri, Euro bölgesi ve İngiltere merkez bankalarının bu hafta faiz hadlerini değerlendirmek üzere toplanacağını da hatırlatıyor, enflasyonun yükseldiğine dair yeni işaretlere rağmen merkez bankalarının faizleri değiştirmeyeceği tahminine yer veriyor.

Amerikan Merkez Bankası'nın eski başkanı Alan Greenspan de Financial Times'a yazdığı makalede, hükümetleri, paniğe kapılıp küreselleşmeye sırt çevirmemeye çağırmış.

Alan Greenspan şöyle yazıyor:

"Demokratik toplumlarda ekonomi iyi gidince, halk bunu hala hükümetlerinin başarısına bağlıyor. Oysa gerçekte, son 10 yıldır küresel güçlerin ekonominin kontrolünü ulusal hükümetlerden devraldığına tanık olduk.

"İktisatçı Adam Smith'in ulusal ekonomilerde serbest rekabetin düzenleyici gücüne atıfla kullandığı 'görünmeyen eller' kavramını artık küresel piyasalar için kullanabiliriz. Merkez bankaları faiz hadlerinin uzun vadeli kontrolünü uluslararası piyasalara bırakmak zorunda kaldı.

"Daha önce sıkı devlet kontrolündeki Çin, Rusya ve Hindistan gibi ekonomiler rekabeti benimsediler. Ama şimdi ortaya çıkan enflasyon tehlikesi karşısında hükümetlerin yeniden ekonomiye müdahale hevesine kapılması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu yaygınlaşırsa, küreselleşme gerileyebilir ve maliyeti büyük olur." (http://www.bbc.co.uk/turkish/pressreview/story/2008/08/080805_pressreview.shtml)

Amerika'nın, doların eski patronlarından birinin yaptığı bu açıklama mıdır yokda bir itirafname midir, düşünmemiz gerekiyor. Yani biz sanıyorduk ki, demokrasilerde seçtiğimiz partiler bizim adımıza ekonomileri yönetiyor, yön veriyor hatta politikalar üretiyor.

Altını çizdiğim parafrafı tekrar tekrar okumak ihtiyacı duyuyorum.

Yani bugün iktidarda olan partinin 6 yıllık icraatları değil mi bizi bugünlere getiren?

Değilse ne?

Liberalizm ve onun demokratik uzantısı olan siyasal liberalizm demek küresel ekonomi ile uyumlu, onun güdümünde yaşamak anlamına mı geliyor yoksa?

Yok yok, belki Sn. Ahmet Altan bize ışık verebilir. Onu da okuyalım.

Sn. Ahmet Altan aşağıdaki satırları Türkiye'de yokluğundan eksiklik duyduğu için yazıyor.


"Sistem bütünüyle değişmeden hiç kimse güvence altında olmuyor.

Ordunun politikanın dışına çıkıp asıl işine döneceği, yargının siyasallaşmaktan uzaklaşıp hukukileşeceği, siyasal partilerin “tek adam” yönetimi altında aşiretleşmeyeceği, bütün fikirlerin örgütlenme hakkına sahip olarak kendilerini demokrasi içinde ifade edip parlamentoda yerini bulacağı, tüm vatandaşların eşit olacağı, insanların nasıl giyinip, nasıl konuşacağına “devlet otoritesinin” karışamayacağı, devletin şeffaflaşacağı, “derin devletin” bitirileceği bir ülke yaratmak için gerekli koşullar oluşmuş gözüküyor.

Neden biz de gelişmiş, özgür, zengin bir ülke olmayalım?

Neden bu ülkenin her fikirden, her dinden, her ırktan insanları kendilerini güvencede hissetmesin?"

Bu soruyu ben kendime soruyorum. almanya'nın doğusunda yaşayan ve alman olan insanlar neden kendilerini bu kadar dışlanmış, güvensiz ve gelecek kaygısını ta derinlerinde hissederek yaşıyor?

Biri Amerika'dan, diğeri Almanya'dan iki haber. Birinde demokrasiden şikayet var. Diğerinde de ekonomiyi hükümetlerin yönetmediğini hatta "görünmez bir elin" olduğunu söylüyor.

Biz de o "taraf"a geçmek için soruyoruz.

"Siyasal liberalizmdeki görünmez el nedir? Şeffaflık bu elin sayesinde mi kurulacaktır?"

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..