Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Sokaktaki insan ve siyaset

Sokaktaki insan ve siyaset
 

Çağdaş yaşamı benimsemiş, demokrasi ve insan haklarını özümsemiş insanların hoşgörüden uzak yaklaşımlara ve meydanlarda esip gürlemelere alışmaları mümkün müdür?

Öfkesi bir türlü fren tutmayanların, dilinde hakaret, saldırgan konuşma üslubu ve tehdit olarak algılanabilen söylemleri düşürmeyenlerin, demokrasi ve özgürlük anlayışlarına alışmak olası mıdır?

Siyasilerimizin çarpık demokratik kültürümüzü zorlayan çıkışları devam ededursun…

Hak arama bilinci ve gerçeği yorumlama alışkanlıklarımızın eksiklikleri de devam ededursun…

Biz yüzümüzü sokağa dönderip sokaktaki garibanın yaşamına ve sorunlarına yoğunlaşalım isterseniz.

On binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insan şu ya da bu nedenle yerini yurdunu terk etti. Neyi var neyi yok kamyonun kırık kasasına doldurdu. Kendisi de kamyonun kasasında yolculuk etti.

Nereye?

Daha iyi bir yaşam umudu için şehirlere. Umuda yolculuk yıllarca sürdü.

İç göçün sonucunda artan gecekondular, kalabalıklaşan şehirler ve sokaklarda yaşam mücadelesi verenlerin sayısı gün geçtikçe arttı. Köprü altı çocukları olgusu, tinerci çocukların varlığı herkesçe bilinir oldu.

Sonrasında kalabalık şehirlerin sokaklarında…

Yol kenarına kıvrılmış üstü başı perişan bir adam, adamlar. Uykusuzluktan gözleri kızarmış, yüzü gözü şişmiş sokakları mekân tutmuş bir çocuk, çocuklar.

Çöp konteynırlarında yiyecek arayan kadınlar, yaşlılar.

Yoksulluk.

Varoşlarda ki zorlu yaşam mücadelesi. Tozlu ve çamurlu yollar.

İşsizlik.

Tenceresinde sudan başka kaynatacak bir şeyi olmayanlar.

Tüm bunları gördükçe ne yapıyorsunuz?

Yardım etmeyi mi düşünüyorsunuz yoksa sadece içiniz mi sızlıyor?

Yoksa sokaklardan başka yaşam alanı olmayanların uzağından mı geçip gidiyorsunuz?

Ya da görmezlikten gelip toplumsal bir sorun olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Evinize döndüğünüzde saçları uzamış, üstü başı kir içinde, giysileri lime lime olmuş esmer bir çocuğun silueti kendi çocuklarınızla ilgilenirken sizi rahatsız etmiyor mu?

Yüzünde yılların derinleştirdiği çizgilerle apartmanların ve işyerlerinin saçak altlarını kendine mekân tutmuş, yamalı pantolonu ile boyası çoktan gitmiş tabanları aşınmış ayakkabıları ile bir dilim ekmek için yüreği burkularak elini açan ihtiyar amcanın varlığı vicdanlarınızı sızlatıyor mu?

Toplumsal eşitsizlikler ne yazık ki fiziksel yapıya ve sosyal yaşama yansımaktadır. Zengin fakir olgusu gecekondudan villaya, belediye otobüsünden özel arabaya yansıdığı gibi, gelir dağılımındaki adaletsizlikte sosyal ayrıcalıkları beraberinde getirmektedir.

Sürünen, terleyen, stres altında yaşayanların umurunda mı siyaset…

Çaresiz, tıkanmış, yoksulluk ve yoksunluk çemberinden kurtulamayanların da öyle…

Onlar söylemlerin değil karınlarını doyuracak bir dilim ekmeğin peşindeler.

Onlar köprü altında, sokak ve caddelerde değil evlerinde oturmanın peşindeler.

Onlar yoksullaşma, işsizlik, çaresizlik, acımasızlık ve insafsızlığın değil, demokrasi kültürünü özümsemiş insanların olduğu, işsizlik ve yoksulluğun olmadığı, adalet ve eşitliğin olduğu bir yaşamın peşindeler.

 
Toplam blog
: 40
: 792
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

1958 Gürün doğumluyum. Emekli öğretmenim. Ülkemin ve dünyanın gündemini oluşturan konularda yazılar ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara