- Kategori
- Güncel
De Bakalım Haso, Ağa Olursan ne Yaparsın.

Hayal gücü, birilerinin yaşam mücadelesinde farkında olmadan yaşadığı algı yanılsamasıdır desek yanılmış olur muyuz? Başıboş ve kontrolü başkalarında olan içgüdülerimiz geçmişte ne idiyse bugünde odur. Değişen bir şey yok.
Herkes hayal gücünden etkilenir. Fakat bazılarımız serseme döner.
Gerçeği saklamak ve yalan söylemek kimi zaman yapılan bir bencillik olsa gerek. Oysaki adalet insanın içindedir. Yeter ki onu haksızlıkları gidermek için kullanalım. Haksızlık yapmak için değil.
Sormuşlar:
- De bakalım Haso, ağa olursan ne yaparsın? Düşünmüş düşünmüş Haso, kafasını kaşımış, gene düşünmüş ve sonunda:
-Soğanın cücüğünü yerim demiş.
İnsanların toprak kadar üretken olduğu ancak rüzgârın vurup yelin üfürdüğü, yağmurun damla damla erittiği bir coğrafyayı düşünün. İşte böyle bir coğrafyada dağın kayalık yamacına yapışmış olan toprak evlerin vadinin üretken toprağına bakışında ve akşamın alacakaranlığının kehribar rengi ışığında sorulan soruları Haso duygularını gizlemeden telaşsızca böyle cevaplıyordu.
Haso’nunki hayal gücüne dayanan bir anlayıştı. Çünkü Haso’da biliyordu ki ağa olamazdı. Dahası ağalıkta acımasızlık vardı. Haso acımasızda olamazdı. Haso’nun yüreğinde istese de kimsenin el süremeyeceği kimsenin çiğneyemeyeceği bir insanlık anlayışı vardı.
Okyanus ötesi icazetli, emperyalizmin yeni yetmelerinin durumu ise serseme dönmeleridir. Kendi değerlerine, kendi geçmişlerine yabancılaşmışlardır. Hoş Haso’nun aklı soğanın cücüğünden öte geçmiyor. Ya diğer Haso’ların aklı nereye kadar varıyor?
Cumhuriyetin ilan edilmesi ve yeni devletin kurulması sonrası, Türk toplumu içindeki eski kalıntılar, geçmişe özlem duyanlar veya ulusal kurtuluş eylemini başka alanlara kaydırmak isteyenler cumhuriyet olgusuna karşı çıkmışlar, direnmişler ve ayaklanmalar hazırlamışlardır. Bunların içinde en ciddi ve en büyük olanı Şeyh Sait ayaklanmasıdır.
Diğeri ise Seyyid Rıza’nın Tunceli ve yöresinde çıkardığı isyanıdır. Her ikisi de bertaraf edilmiştir.
Ağzı olan konuşuyor. Biri diyor ki;: <ı>“…eşit vatandaşlık hakkı olmayacaksa anayasaya da uymayacağım elbette. Hem uyup uymayacağıma siz değil ben karar vereceğim artık. Bunu anlayamadınız mı hala? Yıl 1984 ilk kurşunun patladığı gün üç beş çapulcu olarak görmüştünüz ve aradan geçen yıllardan sonra gördünüz ki üç beş çapulcu Türkiye’de siyasetin gündemini belirliyor artık…”ı><ı> ı>
Ne yazık ki hala o üç beş çapulcu sanal ortamı kullanıp hayallerini yazmaya devam ediyor.
Ne yazık ki hala o üç beş çapulcu kalleşçe kurdukları tuzaklarla kör karanlığın korumasına sığınıp kundaktaki bebeleri, tarlasında işinde gücünde yoksul vatandaşları, görevinin başında öğretmeni, askeri nasıl şehit ederim düşüncesinde.
Ne yazık ki hala o üç beş çapulcu nasıl eroin kaçakçılığı yaparım, nasıl yoksuldan kimsesizden para koparırım peşinde.
Ne yazık ki hala o üç beş çapulcu geçmişte emperyalizmin yüzyıllardır sürdürdüğü “böl ve yönet” politikasının oyuncağı olduğunun farkında bile değil.
Kim olursa olsun bu vatan topraklarında yaşayan her yurttaş Türkiye Cumhuriyeti anayasasına ve kanunlarına aynen uyacaktır. Tıpkı geçmişte olduğu gibi bugünde bu bir vatandaşlık görevidir. Her yurttaş anayasa ve yasalar karşısında eşittir. Güneş balçıkla sıvanmaz. Türk milleti geçmişte olduğu gibi bugünde gelecekte de gerekirse emperyalizme ve onun yerli ve yabancı uşaklarına karşı gerekli mücadeleyi verecektir.
Bu ülkede hiç kimseye ayrıcalık tanınmamıştır. Tanınmayacaktır da. Herkes kanun karşısında eşittir. Anayasamızın ilgili maddeleri gereğince eğitim dili Türkçedir.
Türkçe dışında başka bir dille eğitim yapma isteği kabul edilemez. Bu ülkenin yasal işleyişi dün ne idiyse gelecekte de o olacaktır.
Siz öncelikle “ağa” ve “seyyid” dediklerinize yöre insanını “maraba” olarak kullanmaktan vazgeçmelerini söyleyin.
Siz öncelikle yıllardır yöre halkını sömüren, maraba olmaktan çıkmalarını engelleyen, yoksulu ezen, töre adı verilen 21. Yüzyılın utanç uygulamasını devam ettiren toprak ağaları, şeyhler ve şıhların çıkarlarına dur deyin.
Siz öncelikle kız çocuklarına “töre” adı altında zulüm edilmesine karşı çıkın, mücadele edin ve önleyin.
Siz öncelikle yöre insanının iyi bir eğitim alması için mücadele edin. İş ve aş olanaklarına kavuşmaları ve yoksulluk ve yoksunluk zincirinin paslı halkalarının kırılması için çalışın.
İstihdam olanakları sağlamaya çalışın. Yöre insanının ekonomik geleceğinin sağlanması için uğraşın. Tüm enerjinizi bunun için harcayın.