- Kategori
- Haber
Son dakika: Ülkü Tamer Hayatını Kaybetti

Ülkü Tamer
Askerden yeni gelmiştim. 2000’lerin başıydı.
Hem iş arıyor hem de sivil hayat uyum sağlamaya çalışıyordum. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi’nde okuyan bir arkadaşım vardı. O dönem hem okuyup hem de çalıştığı için derslere devam edemiyordu.
Rica etti : “Okulum bitti bitecek ama mühendislik fakültesine mitoloji diye seçmeli bir ders koymuşlar. Hoca yoklama alıyor. Benim yerime derse girer imza atar mısın?”
Zaten boşum. Hem bir değişiklik olsun hem de biraz mitoloji dersi dinlerim dedim kendi kendime.
Ders diğer bölümlerle ortak yapılıyordu. İTÜ Maçka’daki Makine Fakültesi’nde ilk derse girdim. İsmini hatırlayamayacağım ileri yaşlarda pamuk gibi bayan bir hoca. Elinde Edith Hamilton’a ait bir kitap.
"Bu kitabı işleyeceğiz arkadaşlar" dedi. Çeviren : Ülkü Tamer…
Az önce haber merkezlerine Ülkü Tamer’in 81 yaşında hayatını kaybettiği haberi düştü.
Bir dönem sadece ünlü ve başarılı bir çevirmen olarak tanıdığım Ülkü Tamer’in nasıl da önemli bir edebiyatçı olduğunu fark edebilmem için ne yazık ki uzun yıllar geçmesi gerekti.
İlerleyen yıllarda Türk edebiyat tarihine merak sarıp, şairleri, dönemleri ve özellikle şiir teorisini ayrıntılı tetkik etmeye başlayınca anladım ki Ülkü Tamer sıradan biri değildi.
Başta o meşhur “Güneş Topla Benim İçin” şarkısının sözlerinin Ülkü Tamer’e ait olduğunu öğrendiğimde çok etkilenmiştim.
Yine Ahmet Kaya’nın insanı ağlatan o “Üşür Ölüm Ölüm Bile” şarkısının sözleri…hep Ülkü Tamer’e aitti.
Her ne kadar Zülfü Livaneli söylese de, belki de ilk kez Burhan Çaçan’dan dinlediğim için yine beni alt üst eden o şarkının sözleri de Ülkü Tamer’e aitti : Memikoğlan.
Türk edebiyat tarihi kitaplarında ismi daima “İkinci Yeni Akımı”nın diğer şairlerinden olan, Cemâl Süreya, İlhan Berk, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Edip Cansever ve Sezaî Karakoç ile birlikte anlatıldı.
Tam da “İkinci Yeni Akımı” nın gerektirdiği gibi eserler verdi : bireyci, soyut, imgeci, içe dönük, kapalı.
Kalbi şiirle, edebiyatla, sanatla atan Ülkü Tamer’in hukuk fakültesinde ilk derse girdikten sonraki hisleri ve izlenimlerine gelince:
“1958 yılı güzü. Hukuk fakültesine gidiyordum. Daha doğrusu, Hukuk Fakültesi kantinine. Girdiğim ilk dersi on beş dakika kadar izledikten sonra aklım başıma gelmiş, kendi kendime, “hukukçu olmayacaksın; burada ne işin var? diye sormuştum." [1]
…
İyi ki de istediğini yapmışsın Ülkü Tamer.
Rabbim rahmetiyle karşılasın seni.
Sabrın sonu ile