- Kategori
- Blog
Son derece zor bir durum… mu acaba?
Hani bazen, saatler süren telefon konuşmaları azaltmaz duyulan özlemi sevgiliye.
Ve hatta çevirip kontak anahtarını, yüzlerce kilometre aynı şarkıyı dinleyip, yanına gitmek bile yetmez ya bazen! Kesmez özleminizi ya! İşte öyle bir şey…
Farkına vardığınızda, özlenenin sevgili değil “özlemek” olduğunu anladığınızda yani , koca gece direksiyon sallamış olmanın hatırından mıdır, sevgilinin yüzünüze şaşkın bakışından mı bilinmez “ ben ne yapıyorum?” diye sorar iç sesiniz ya! İşte öyle bir şey…
Ortak yaşanan bir yaşam değildir sizin ki! Ayrı kentlerde, ayrı sokaklara bakan, ayrı evlerin ayrı odalarında, ayrı kanepelere uzanıp ayrı programları izleriz çoğunca ya! İşte öyle bir şey…
Yüzlerce kilometrenin hatırı vardır şüphesiz. Dürtülerin beyin aracılığı ile bir yerlerinizi dürtmesinden mi bilinmez, nefeslerin, tenlerin, terlerin kokularının karmaşası; dağılan yatağın umursanmaz çarşaf düzensizliğinde, tek dal sigaranın dudaktan dudağa geçişi sırasında usunuz ayrı tellerden çalar ya! İşte öyle bir şey…
Arkanızdan bakakaldığını düşlersiniz, öyle olmasını istersiniz; düşünüzün gerçek olduğunu sanıp mutlu edersiniz kendinizi ya ! İşte öyle bir şey…
Rehavet, yorgunluğunuzun bir başka kisvesidir üzerinize çullanmış.Özleminiz gitmiştir, hevesiniz, tutkunuz, arzunuz; ayrı kentlerde, ayrı sokaklara bakan, ayrı evlerin ayrı odalarında, ayrı kanepelere uzandığınızda “ ben özlemeyi seviyorum galiba” dersiniz ya! İşte öyle bir şey…
35 gün dayanabilmişim Milliyet Blog’dan ayrı kalmaya…
ÖzleNmek değil, özlemekti seçimim.
Yatağın karmaşık çarşafını, dudağından dudağıma uzanacak tek dal sigarayı, nefesinin, terinin, teninin kokusunu özledim Milliyet blog.